Türk kimliğine savaş açmış adaylar!
Millet İttifakı''nın aday listeleri üzerinde ciddi bir kamuoyu baskısı oluştu. Türk Ordusu''na kurulan kumpasın icra makamında bulunmuş kişilerden tutun, Kemalizmi "ırkçı ve dışlayıcı" olarak nitelendiren veya geçmişte FETÖ ile ilişkisi bilinenlere kadar birçok kişi listelerde ön sıralarda...
"Tek Adam sistemi ancak Millet İttifakı''nın ve Cumhurbaşkanı adayının kazanması ile sona erdirilebilir" kanaati yerleştirildikten sonra listeler hazırlanırken, Türkiye Cumhuriyeti Devleti''nin kuruluş ilkelerine hiçbir saygısı olmayan kişilere ön sıralarda yer verilmiş olması, üstelik bunun bilinçli bir tercih olması, seçmende tereddüde yol açmıştır.
Bu tereddüt giderilmezse, istenmeyen adaylar listeden çıkarılmazsa, yığınakta yapılan hata, seçim süreci boyunca devam eder... İstenmeyen isimlerin listelerden çıkarılması, seçmenin kararını olumlu yönde değiştirebilir ama bu sorgulama bitmez... Çünkü "güven" kaybedilmiştir...
***
Tabii Cumhur İttifakı listesinde, Atatürk''e hakaret eden veya Hizbullah ilişkisi bilinen adayların bulunması konusunda bir kamuoyu baskısı yok... Çünkü ittifakın ana yapısı ve temel ilkeleri zaten bu doğrultudadır. Anayasa''ya aykırı olmasına rağmen üçüncü defa aday olan Tayyip Erdoğan da seçim beyannamesini açıklarken "yeni sivil anayasa" yapacaklarını; toplumun hiçbir kesimine hayat biçimi ve kimlik dayatılmasına izin vermeyeceklerini bildirdi.
Bu ne demektir? "Topluma bir kimlik dayatılıyor biz bunu ortadan kaldıracağız" demektir. Cüneyt Ülsever''in tanımıyla "Kurucu unsuru Türkler olmayan yeni bir Türkiye projesi" demektir.
Oysa Anayasa''nın 6''ncı maddesi göre "Egemenlik, kayıtsız şartsız Milletindir. Türk Milleti, egemenliğini, Anayasanın koyduğu esaslara göre, yetkili organları eliyle kullanır. Egemenliğin kullanılması, hiçbir surette hiçbir kişiye, zümreye veya sınıfa bırakılamaz. Hiçbir kimse veya organ kaynağını Anayasadan almayan bir Devlet yetkisi kullanamaz." şeklindedir.
Tabii, Anayasa''ya aykırı şekilde aday olan kişinin, ilk dört maddeyi veya altıncı maddeyi çiğnemesi de beklenir...
Gerçek şu ki her iki ittifakta, Türkiye''nin Türk devleti olarak kurulmasından rahatsız olan kadrolar vardır. Cumhuriyet Halk Partisi''nin, devleti kuran parti olarak, ülkenin kuruluş felsefesine uygun adımlar atması, adaylarını ve ittifaklarını da bu temele göre belirlemesi beklenirdi.
Millet İttifakı''nın, millî kimlik konusunda Cumhur İttifakı''ndan bir farkı yoksa halkı meşgul etmek için iki ittifak arasında danışıklı dövüş mü yapılıyor? Yoksa AKP, cumhuriyete son darbeyi vuramıyor da bu yıkım işini CHP''ye mi ihale ettiler?
Bizzat Kemal Kılıçdaroğlu, bu konuya açıklık getirmek durumundadır.
***
Milliyetçilik, İslamcılık ve Cumhuriyetçilik...
Ziya Gökalp''ın "Türkleşmek, İslamlaşmak, çağdaşlaşmak" diye ifade ettiği bu üç değer, üç ayrı parti tarafından savunuldu.
Milliyetçilik ve İslamcılık bu iki değeri savunan partiler tarafından çökertildi... Şimdi elde kalan son değer olan Cumhuriyet de yine bu değeri savunanlar tarafından mı değersizleştirilecek?
Listeler iki tarafta da Cumhuriyet''in kurucu değerlerine karşı mevzilenmiş insanları barındırıyor.
Burada önemli olan şu isim bu isim değil, iki tarafın genel iradesidir. Zaten Ziya Paşa''nın dediği gibi, "Ayinesi iştir kişinin, lafa bakılmaz, Şahsın görünür rütbe-i aklı eserinde..."
Cumhur İttifakı''nın varlık sebebi, kurucu değerleri yok etmektir; Millet İttifakı''nın ise kurucu değerlere sıkı sıkıya sarılması beklenirdi. Kurucu değerlere sahip gibi görünürken, o değerlere savaş açmış isimlere yer vermek, seçmene ve genel olarak millete saygısızlıktır...