Türk Ortodokslarımızın 86'ncı yılı kutlu olsun

Sayın okurlarım, geçen pazar günü İstanbul’umuzun Karaköy semtindeki Türk Ortodokslarımızın Bağımsız Patrikhanesi’nin 86’ncı kuruluş yılını kutlama törenlerine katıldık.
İstiklal Savaşı’mızda emperyalist güçlerin ve onların maşası Yunanistan ve İstanbul’daki Rum Patrikhanesi’nin Anadolu’muzu ele geçirme ve Bizans’ı yeniden diriltme çabalarını önlemek amacıyla, Büyük Kurtarıcı Mustafa Kemal’in ve Cumhuriyet hükümetimizin destekleriyle, 21 Eylül 1922’de Kayseri ilimizde, Papa Eftim tarafından Bağımsız Türk Ortodoks Patrikhanesi kurulmuştur.
Türk Ortodoks Patrikhanesi’nin kuruluş sebeplerini, kutlama töreninde genç Patriğimiz Sayın Paşa Erenerol’un, dualardan sonraki açılış konuşmasından ve bu konuda bilgi birikimine sahip, törende beraber olduğum Necdet Sevinç kardeşimle gün boyu yaptığım sohbetler sonunda elde ettiğim bilgileri bugün sizlerle paylaşmak istedim. Çünkü Anadolu’nun has ve halis evlatlarından soy şuuruna sahip ırken, lisanen ve âdeten Türk olan Türk Ortodokslar, Milli Mücadele’mize katılmışlar ve vatanımızın kurtuluşu için Müslüman Türk kardeşleriyle beraber ölmeyi göze almışlardı.
İşte, hep beraber o günlere dönelim;
İzmir’imize çıkan Yunan askerlerini Kordon Boyu’nda dualarla karşılayan, İzmir Metropoliti Hrisostomos’un, “Ne kadar Türk kanı içerseniz, cennet size o kadar yakın olur” dediği günlerdi.
Yunan birlikleri karaya çıkarken, önce Hrisostomos arkasındaki kalabalığa dönüp, “Feslileri öldürün” diye haykırdı. Arkasından Yunan birliklerini alkışlamak için Kordon Boyu’na yığılan kalabalıktan bir uğultu yükseldi; “Feslileri öldürün... Feslileri öldürün...” Sahilden yükselen bu vahşi çığlıklar, dalga dalga ıssız sokaklara yayılıyor, yerlere atılan Türk bayrakları ayaklar altında çiğneniyordu. İşte o günlerdi...
Metropoliti Yunan temsilcisi Mavridis’e karargâh olarak tahsis eden Hrisostomos’un İzmir’e gelen Yunan Kralı’na, “Ankara Kalesi’ne dikilmek” üzere Bizans bayrağı teslim ettiği bir gün, Patrikhane sekreteri Atenegoros’la Atina Başpiskoposu Meletias Metaksis’in Yunan ordusuna Anadolu’yu işgale teşvik için ayin yaptığı günlerdi. İstanbul düşmüştü...
Türk başkentinin düşüşünü kutlamak için her tarafa Yunan bayraklarının asıldığı, işgalci Fransız askerlerinin omuzlarda gezdirildiği günlerdi. Yüzlerce sandala doluşan binlerce Rum, lamata çalıp, “Zito” diye haykırarak limana giren Averof zırhlısını karşılıyor, Padişah’ın ikamet ettiği Dolmabahçe Sarayı’nın önüne demirleyen Averof’tan karaya çıkan düşman askerleri çılgınca alkışlarla kucaklanıyor, öpülüyor, kutsanıyordu... İşte o
günlerdi...
İşte o günlerde Fener Rum Patrikhanesi, Anadolu Ortodokslarını Türkler aleyhine isyana teşvike başladı. Bu sırada, Türk oğlu Türk olan Papa Eftim, Mustafa Kemal Paşa ile temasa geçti. Ve Fener Rum Patrikhanesi’nin Türklük aleyhtarı genelgelerini Atatürk’e ulaştırdı.
Bu hareketle Anadolu’ya 1071’den önce gelen Hıristiyan Türkler, Müslüman kardeşlerinin yanında yer aldılar. Bu milli şuur, 22 Eylül 1922’de Bağımsız Türk Ortodoks Patrikhanesi’nin kurulmasına yol açtı. Bu yıl biz de, her yıl olduğu gibi kuruluşunun, seksen altıncı yıldönümünü kutladık.
Türk Patrik Paşa Erenerol, konuşmasını bitirirken “Vatanımın ve milletimin bağımsızlığının savunulmasından taviz vermeyeceğimi, göreve geldiğimden beri ifade ediyorum...” diyerek, Patrikhane’nin Basın ve Halkla İlişkiler sorumlusu kardeşi Sevgi Erenerol’a da, Türk milletinin sonsuza dek özgür ve onurlu yaşam sürdürebilmesi için verdiği mücadeleden dolayı normal yaşantısına bir an önce dönmesi için Ulu Tanrı’ya dua etmiş, bizlerin de “âmin” li dualarımızı göndermemize vesile olmuştur.
Tanrı Türk’ü Korusun.

Yazarın Diğer Yazıları