Türkiye Yüzyılı mı? Nasıl?

Türkiye Yüzyılı mı? Nasıl?

“Türkiye Yüzyılı” lafı, havada kaldı. İkinci yüzyıla girerken Türkiye’nin ne ekonomi manzarası, ne adalet ve ne de siyaset manzarası uygulamalarıyla Türkiye’nin önüne iyi örnekler koyamadı. Böylece önerilen “Türkiye Yüzyılı” iddiasıyla uyuşmayan görüntüler ortaya çıktı.

Bu sorunların en tepesinde adalet var.

Bakalım.

HUKUK SORUNU

Nitelikli demokrasinin ölçütü insan haklarıdır. Ülke yönetimlerinin bu konuda verdiği sınav, gösterdiği başarı yahut başarısızlık o yönetimin karnesini oluşturur. Buna göre Türkiye’deki iktidar sınıfta kaldı, haliyle yönettiği Türkiye (Hepimiz) de sınıfta kaldık.

Bu sonuca nereden vardık?

Şuradan.

Yapılan araştırma sonuçlarına göre dünya hukuk devleti sıralamasında 0.41 puanla 117. sırada bulunuyoruz. Geriye bir şey kalmadı.

Cumhuriyetin 100. Yılını kutladık değil mi? Yeni yüzyıla, bismillah adımı attık atmadık. Daha üzerinden bir hafta bile geçmedi. Seçildiği halde hapiste tutulan İşçi partisi Milletvekili Can Atalay hakkında Anayasa Mahkemesi bir karar verdi değil mi?

Sonuç?

İstinaf mahkemesi, Anayasa Mahkemesinin vereceği kararı önceden bilirmişçesine, karar öncesi yazdığı bir yazıyla durumu Yargıtay’a gönderdi. Hâlbuki Anayasa Başkanı Sayın Zühtü Arslan’ın belirttiği gibi “Hukuk devletinde yorum çeşitliliği vardır ancak ‘yorum kakofonisi’ yoktur. Bunu kontrol edecek ve anayasal hükümlerin yorumlanması ve uygulanmasındaki yeknesaklığı sağlayacak olan da kuşkusuz Anayasa Mahkemesidir…”

Efendim bu Geziciler Türkiye cumhuriyeti Hükümetini yıkacaklardı.

Varsayalım öyle.

Anayasa Mahkemesi size yeniden yargılayın diyor. Yargıla, söylediğini belgele ve gereğini yap.

Biz istihbarattan duyum aldık, buna kanaat getirdik demekle olmaz.

Bir benzer olay da Edebiyat Öğretmeni Emine Hanım’a karşı yapılan tutuklama.

Neymiş, “Türkiye Yüzyılı” söylemini eleştirmiş. Böylece siyaset yapmış. E, memur da siyaset yapamayacağına göre…

Ne yaparsın?

Tutuklar mısın?

Siyaset yapan memurları tutuklayacaksanız, öncelikle bütün memur sendika bakanlarını tutuklamanız gerekir.

Madem suç işledi, önce inceleme, sonra suç sabit olursa soruşturma açarsın. Tutuklama da neyin nesi?

Buna, rejimin demokrasiden, hukuktan kopuşu, sertleşerek, hukuk devletinden polis devletine doğru yöneldiğinin göstergesi denir. İster memur olsun, isterse sivil vatandaş, en azından seçmen kimliği ile eleştiri bir haktır.

Kaldı ki Emine Hanım sözlerinde sonuna kadar haklı.

Hakaret etmiyor ya, sorguluyor ve eleştiriyor.

Öğretmenler biyo-mekanik robot gibi davransın mı isteniyor?

EKONOMİ SORUNU

Bu ekonomiyle Türkiye Yüzyılı kurulabilir mi?

Önce Türkiye’deki yolsuzlukları bitirilmesi gerekmez mi? Bitirilmiyor, yolsuzluk yaptığını itiraf edenlere bile dokunulmuyor.

Türkiye’de aklı başında herkes, “Faiz sebep enflasyon sonuç” diye diye geçirdiğimiz süreci biliyor ve göz göre göre ekonominin dibe vurdurulduğu gördü. Ekonomiyi, karar vericiler bilmeden, istemeden batırılmadı ki. Tüm itirazlara rağmen “Ben bilirim” inadı yüzünden herkesin gözü önünde batırıldı.

SİYASET

Toplumsal bütünü, toplumsal kesimlerin, siyasi görüş ve düşünce farklarını üzerinden gererek kutuplaştırmakla Türkiye Yüzyılı kurulabilir mi?

Kesinlikle kurulamaz.

Hangi sosyal bilimci “evet kurulabilir” diyorsa bize nasıl kurulacağını açıklasın.

“Türkiye yüzyılı” düşüncesi, herkesin paylaşacağı, sahipleneceği, bir ülkü ve ideal olarak benimseyeceği, milli bir hedef olmalıydı. Bölücü ve düşmanlaştırıcı, hukuku ve adaleti gözetmeyen, ayrımcı bir siyasi proje, milli hedefler koysa bile tutturamaz.

Yazarın Diğer Yazıları