Türkiye’nin uyanmaya o kadar ihtiyacı var ki…

5ccfa4e6-088f-4a73-876f-02e51b375ad7.jpg

Aslında Arda Erdik adlı sosyal medya kullanıcısına ait olmasına rağmen yaygın biçimde Aziz Nesin’e mal edilen çarpıcı sözü muhtemelen duymuşsunuzdur:

“Bir gün bu memleketin yanağına öpücük, başucuna da bir not bırakıp gideceğim: Öyle güzel uyuyordun ki uyandırmaya kıyamadım!”

Millet horul horul uyurken, ülkemizi ve geleceğimizi bekleyen tehlikeler konusunda onları bu gaflet uykusundan uyandırmaya çabalayanlar da yok değil… Doç. Dr. Cihat Yaycı da millet için gönüllü olarak “uyandırma servisi” görevini üstlenmiş vatansever bir paşamız.

ee09bd72-bb78-4742-929e-3528f9e15ecf.jpg

Doç. Dr. Cihat Yaycı, “Uyan Türkiye’m” adlı yeni kitabında askerlik mesleğinin bilgi ve birikimini akademik çalışmalarıyla birleştirerek ve tam bir yurtsever hassasiyetiyle, tam da bu iç ve dış bedhahların olası emellerine ve planlarına dikkat çekip, halkı bu konularda uyanık olmaya davet ediyor. Bu çalışmasıyla Türk milletine güçlü ve özgür bir gelecek vizyonu sunmak için tarihsel ve güncel boyutlarda tüm tehlike ve tehditleri ortaya koyan Yaycı, okuyucuya çözüm ve tedbir önerileri sunarken, "UYAN TÜRKİYE'M" diyerek tarihe not düşüyor.

Türkiye Cumhuriyeti’nin Atatürk önderliğinde kuruluşundan beri güçlenerek bugün dünya üzerinde etkili ve güçlü bir devlet haline geldiğinin altını çizen Cihat Yaycı değerlendirmelerini şöyle sürdürüyor:

Türkiye, artık kurudukça sulanan bir ağaç değil, dünya siyasetinde söz sahibi bir güçtür. Ancak bu gücü korumak için uyanık kalmak ve birlikte hareket etmek gerekmektedir. Artık küresel oyunları bozan, kendi bölgesel oyununu kuran bir devlet olarak kabul edilmektedir. Ancak Türkiye'yi kontrol altında tutmak isteyen güçler ve tarihsel rakipleri, Türkiye Cumhuriyeti'ni zayıflatmak için yöntem değiştirmiş ve dışarıdaki düşmanlarla içimizdeki hainler, birlikte Türkiye'ye yüklenmektedirler. Yunanistan'ın sürekli talepleri, Türksüz bir Kıbrıs, Türkiyesiz bir Adalar Denizi ve Doğu Akdeniz gibi istekleri ile FETÖ, Türkiye'nin güvenlik ve beka sorunu olarak kalmaktadır. NATO'nun Türkiye'yi koruyan yapısı değişirken Irak, Suriye ve Karabağ'da Türkler ateş çemberine alınmaktadır. Tüm bunlar Türkiye'nin sürekli uyanık olması gerektiğini göstermektedir.

Girdap Yayınları

Tel: (0212) 438 19 81

6def6081-92ce-44e4-8c32-ac7bd8223a9a.jpg

İmparatorluğun gözde şehri Bağdat’a veda…

IV. Murat’ın ülke topraklarına kattığı Bağdat, payitahta uzak olsa ve imparatorluğun doğu sınırında bulunsa da Osmanlı merkezî idaresinin daima önemsediği bir vilayetti. Özellikle Tanzimat döneminden itibaren, Bağdat’ın merkeze bağlı ve modern bir şehre dönüşmesi için bölgeye güçlü idareciler gönderildi. Tanzimat döneminin reformist devlet adamlarından Mithat Paşa, İttihat ve Terakki’nin troykasından Cemal Paşa, edebiyatımızın nüktedan kalemlerinden Süleyman Nazif, muktedir Bağdat valilerinden sadece birkaçıydı.

Osmanlı İmparatorluğu, Orta Doğu’nun kalbinde bulunan Bağdat’ı kendinden bir parça sayıyor ve kaybetmemek için elinden geleni yapıyordu. Dolayısıyla, II. Meşrutiyet’in ilanı Bağdat vilayetini de derinden etkiledi.

Dr. Emine Şahin, “Osmanlı’nın Bağdat’taki Son Yılları / II. Meşrutiyet Döneminde Bağdat’ta Osmanlı İdaresi (1908-1917)” başlıklı bu çalışmasında Osmanlı İmparatorluğu’nun Bağdat vilayetinde uygulamaya çalıştığı merkeziyetçi politikaları ve bu politikaların bölgedeki yansımalarını konu ediniyor. Bağdat vilayetini idari, sosyal ve siyasi açılardan inceleyerek II. Meşrutiyet dönemine dair genel bir profil çıkarıyor. II. Abdülhamid’in politikalarını eleştiren ve onun uygulamalarına karşı çıkarak farklı bir merkezileşme politikası izlemeyi amaçlayan yeni yönetimin, Bağdat vilayetinde bu hususta başarılı olup olmadığını tespit etmeye çalışıyor. Bunu yaparken de bölgedeki eşrafın ve halkın, yani Bağdatlıların sesine kulak veriyor.

Osmanlı Devleti'nin son 10 yılını şekillendiren II. Meşrutiyet döneminde Orta Doğu'da yaşanan gelişmeleri ayrıntılarıyla ele alan kitap, Bağdat özeline odaklanarak literatürdeki bir boşluğu dolduruyor. Kitapta cevabı aranan önemli sorulardan bazıları şöyle:

*İttihat ve Terakki Cemiyeti Bağdat’ta kontrolü nasıl ele geçirdi?

*II. Abdülhamid döneminden kalan “devr-i sabık” kadrolara ne oldu?

*1908, 1912 ve 1914 seçimlerinde Bağdat vilayeti Meclis-i Mebusan’a hangi mebusları gönderdi?

*Osmanlı merkezî yönetimi bölgede iktidarını tahkim ederken vilayetin muteberanı olan eşrafla ne tür ilişkiler kurdu?

*Bağdat ve Musul vilayetlerindeki petrol imtiyazı için hangi ülkelerin şirketleri mücadele verdi?

*İttihat ve Terakki’ye muhalif Hürriyet ve İtilaf Fırkası bölgede örgütlenebildi mi?

*İttihat Terakki Cemiyeti ülkenin içinde bulunduğu malî krize çözüm bulmak için toprak satmayı düşündü mü?

*Aşiret liderlerinin seçiminde İstanbul’un müdahalesi oluyor muydu?

TİMAŞ Yayınları

Tel: (0212) 511 24 24

Yazarın Diğer Yazıları