Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Sabahattin ÖNKİBAR

Sabahattin ÖNKİBAR

Ülkücülükten geçinen Tayyiban taşeronları!

Tayyip Erdoğan ve güruhunun referandum bağlamında takındıkları kural ve ahlak tanımayan çılgınlıklarını anlayabiliyorum çünkü onlar kendilerine göre yüzyılın rövanşını almanın peşindeler!
Peki ama emperyalizmin acenteliğini yapan Tayyip Erdoğan’la şürekasına omuz veren o sözde ülkücülere ne demek
gerekiyor?
Yok yok sayıları emin olun bütün ülkücülerin yüzde biri değiller ama yine de sormak istiyorum bu arkadaşlar neden böyle davranıyor?
Referandumda evet çıkarsa biliniyor ki bu sonuç sadece Recep Tayyip’in Sultan olmasına katkı sunacak!
12 Eylül’den hesap sormanın kandırmaca olduğu ve evet çıksa bile hukuki hiçbir sonucunun olmayacağını bırakın başkalarını bizzat Tayyip Bey  söylemedi mi?
Öyle ise kendilerine ülkücü ve milliyetçi süsünü verenler, desteklerinin sebebini açıklamak zorunda değiller mi?
Ne garip rastlantıdır ki bu sözde ülkücüler, evetçi olduklarını AKP’liler kendilerini aradıktan ve bazı sözler aldıktan sonra keşfediyorlar ve bir anda ansızın, “Aaaa ben meğer evetçiymişim” davranışını
sergiliyorlar!
Sorarım size bu ve benzeri tutum ve tavırların adı ülkücülükten geçinmek değil midir?
İnsaf ile değerlendirin; bunun adı ülkücü geçmişi pazarlamak ve o geçmişi   kişisel çıkara dönüştürmek değil midir?
Değil diyenler cevap versinler, hangi ulvi gaye onları ’evet’e zorluyor?
Başbakan’ın Diyarbakır’da Türk Milleti diyememesi ya da Habur’da PKK’ya özel hukuk icat edip onları kucaklaması mı?
Evet cevap versinler, niçin evet
diyecekler?
Yargı tamamen AKP’nin güdümüne girsin ve Türkiye’yi topyekun fethetsinler diye mi?
Yahu O Tayyip Erdoğan ve zihniyetinde olanlar değil midir, 12 Eylül öncesinde “Kavmiyetçiler” deyip ülkücüleri camilere bile sokmak istemeyenler?
O Tayyip Erdoğan değil midir, her fırsatta ülkücüleri ağza alınmayacak ifadelerle aşağılayan?
O Tayyip Erdoğan değil midir, devlet eliyle Kürtçe televizyon kurdurup Kırmançı, Zaza ve Sorani diye ayrışan ve farklı Kürtçeleri konuşan Kürtleri bütünleştirmek ve ortak dilde buluşturup onları millet yapmak isteyen?
O Tayyip Erdoğan değil midir, her fırsatta Barzani ile Talabani’yi kucaklayıp, PKK’ya operasyonu ve  Prof. Özbudun’un hazırladığı yeni Anayasa taslağını önce ABD’ye sormaya kalkan ve Başkan Bush ile konuşalım diyen?
O Tayyip Erdoğan değil midir, Türkiye’nin Güney sınırını yani mayınlı bölgeyi İsrail’e 49 yıllığına kiralamak isteyen ve Anayasa Mahkemesi’ne toslayan?
O Tayyip Erdoğan değil midir, Kıbrıs’ı Rum’a peşkeş çeken ve can Azerbaycan’ın yerine Ermenistan’ı tercih eden?
O Tayyip Erdoğan değil midir, egemenliği AB’ye devreden ve Fener papazı Bartholomeos’la gizli anlaşmalar yapan?
O Tayyip Erdoğan değil midir, Akdamar gibi kiliseleri ihya edip Sümela’da yüz küsur yıl sonra Haçlı’ya ayin yapma iznini veren?
O Tayyip Erdoğan değil midir, Türk Dünyasını umursamazken Hamasçı kesilen?
O Tayyip Erdoğan değil midir, ülkücüleri tehlikeli virüs gibi görüp bürokrasiden tasfiye ettiren?
O Tayyip Erdoğan değil midir, Rahmetli Türkeş Bey’i ömründe bir kez olsun hayırla yad etmeyen?
Öyle ise soruyorum; evet diyeceğini açıklayan sözde ülkücüler yukarıda sıraladıklarımı siz de aynen onaylıyor musunuz?
Değilse, AKP’nin kurmak için çırpındığı Tayyiban Cumhuriyetine taşeron olmak niçin?
Yok yok  siz aslında ülkücülüğü kullanıp post, makam ve mama peşindesiniz!
NOT: Bütün okurlarımın Ramazan-ı Şerif Bayramını tebrik ediyorum...

 

TSK teslim, peki ya Yargı?
Açık açık yazacağım ,TSK’ya karşı yapılan o rezil operasyonlarda maalesef bazı üst düzey generaller aşağıdan tepki olmasın diye güya tepki gösterirmiş gibi yaptılar!
Bugün artık netleşmiştir ki AKP’nin TSK’da işbirlikçileri var!
Hem AKP hem de o işbirlikçi generaller Pentagon ve NATO’nun talepleri doğrultusunda TSK’da soğuk savaş süreci sonrasında uç veren milli refleksleri köreltme adına hareket ediyorlar!
Öyle olmasaydı, yani TSK’nın içinden gerçekten destek verilmeseydi, o malum gözaltına almalar ve Kozmik Oda aramaları yapılamazdı!
Saldıray Paşa ve Balyoz’daki 102 tutuklama olayında gördük işte, TSK direnince askere dokunulamıyor ve tutuklamalar da bir anda kalkabiliyor!
Ortaya çıkan ve netleşen fotoğraf, TSK’nın misyon önceliklerinin değiştiğidir!
Peki TSK böyle de Yüksek Yargı farklı mı?
Doğrusu o noktada kuşkularım var!
Yüksek Yargı’daki bazı isimlerin bireysel yanlışları var ve onun esiri konumundalar!
Ancak bu hal Üst Yargının tamamen teslim olduğu anlamına gelmiyor!
Dolayısı ile önümüzdeki yakın zaman diliminde o çevreden somut bir  tavır ya da adım ihtimal dahilindedir!
Aksi halde onlar TSK misali ehlileştirilmeyecek, tersine bir anda tasfiye
edilecekler!
Her şey kör göze parmak misali ortada, yapılan bu referandum Yargı’yı dizayn etmek yani yandaş yapmak içindir.
Eğer evet çıkarsa, göreceksiniz yargı kısa bir süre sonra YÖK misali olacak ve AKP’ye yüzde yüz ram olacaktır.
Peki Yüksek Yargı ne mi yapabilir?
Hukuku ve kanunu hakim kılar!
Örneğin bana göre sadece şikayet dilekçesi değil aynı zamanda AKP’nin kapatılması için iddianame niteliğinde olan Hanefi Avcı’nın kitabı bağlamında hukuk neyi emrediyorsa onu yaparlar!
Yok bunu yapmazlarsa önce kendileri, hemen akabinde rejim yerle yeksan olacak!

Yazarın Diğer Yazıları