Ünlü deprem bilimci Prof.Dr. Övgün Ahmet Ercan formülü verdi. Depremlerin yıkıcılığının nasıl önleneceğini açıkladı

Ünlü deprem bilimci Prof.Dr. Övgün Ahmet Ercan formülü verdi. Depremlerin yıkıcılığının nasıl önleneceğini açıkladı
İzmir'de yaşanan depremi önceden bilen Prof.Dr. Övgün Ahmet Ercan, "Deprem neden ekonomisi kötü olan ülkelerde yoksulları öldürür" başlıklı bir yazı kaleme aldı. Ercan, "Türkiye’nin yoksulluğu sürdükçe, deprem göçükleri, ile deprem ölümlerinin önüne geçme olasılığı yoktur. " dedi.

Depremlerin ekonomi ve yoksullukla olan ilişkisini yazdığı bir yazı değerlendiren Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan, "Türkiye’de ortalama deprem yıkıcılığının M5,5’dan M7’e çıkması için kişi başına yıllık gelir 34,000 doların (297,500 TL/yıl, 24,780 TL) üstüne çıkmalıdır. Yoksa, bu ezilen Türk halkı için cenaze yükünçleri/namazlarını kılmak bitmeyecektir." dedi.

Ercan, "Türkiye’nin yoksulluğu sürdükçe, deprem göçükleri, ile deprem ölümlerinin önüne geçme olasılığı yoktur." dedi.

Ercan'ın yazısı şu şekilde;

Depremde çıkan gerginlik boşalmasının oranına “büyüklük” denir, M ile gösterilir. O gerginlik boşalımının sarsıntısının, yerde, yapılarda yaptığı dokuncaya ise “Yıkımgücü/şiddet) denir. “I” ile gösterilir. Büyüklük ölçeğine Richter denir 1 ile 9 arasında değişir. Yıkımgücü ölçeğine de Mercalli-Cancani denir, I ile XII arasında değişir.

Yıkımın gücü; depremin büyüklüğüne, süresine, kırılma işleyişi ile doğrultusuna, odak derinliğine, yerleşim alanının bulunduğu yersel konuma, yerin ıslaklık ya da sululuğuna, kaya ya da toprak oluşuna, gevşek ile sert oluşuna, yapıların yaşına, türüne, dayanıklığına, yasaya uygun olarak yapılıp yapılmadığına, kaçaklığına, toplumun, yerel ile ülke yönetimlerin yolsuzluğuna, toplumun, inancına, yazgıcılığına, eğitim ile yoksulluğuna bağlı olarak değişir.

Türkiye’de en büyük deprem M8 olduğundan birinci derece deprem ülkesi olmamasına karşın, depremden etkilenen 192 ülke arasında ilk üçe girmektedir. Neden böyle?

Yeryüzündeki ülkelerin kişi başına düşen yıllık gelir düzeyleri, Lihtenştayn 166,000 dolar(1 milyon 452 bin 500 TL) ile en yüksek, Burundi 290 dolar (2 bin 537 TL) arasında değişir.

Birisi ayda 13,833 dolar (1 dolar= 8,75 TL) (121 bin TL) kazanırken, en yoksul ayda 0,80 dolar (7 TL) ile geçinmektedir. Türkiye’de ise yıllık kişi başına düşen gelir 9,300 dolar (81,375 TL), bir ayda ise ortalama 6,781 TL kazanmaktadır. Kim alıyor bu aylığı söyler misiniz?

Üst yöneticiler, bilimtey(üniversite) öğretim üyeleri, güvenlik güçleri, beyaz yakalılar, subaylar, milletvekilleri (3,5 katı), Cumhurbaşkanı danışmanları (6 katı), Cumhurbaşkanı( 12 katı). Ancak toplum içinde bu dağılım eşit olmayıp, 500 TL ile 25,000 TL arasında dağılmaktadır.

Türkiye’de en az aylığa(asgari ücrete) çalışan, 40 milyon kişilerin aylığı 2,300 TL ile Avrupa’nın en eşitsiz gelirini almaktadır. 3,5 milyon emeklinin aylık geliri ise 760 TL’dir.

Aşağıda, en çok deprem gören ülkeler, dolar olarak kişi başına geliri ile o ülkede depremin yıkıcılık eşik değeri dökülmüştür. Verilen o eşik değer altında kalan depremler ülkede yıkıcı olmamakta, olağanüstü koşullar dışında, toplumu öldürmemektedir.

Tüm dünya ortalaması alınırsa, yıllık kişi başına düşen gelir 11,300 dolar(98,875 TL, ayda 8,240 TL). Demek ki, yoksullukta Türkiye, dünya ortalamasının altındadır. Tüm dünya ortalamasına göre M5,6’dan küçük depremler yıkıcı olmazken, Türkiye’de depremin yıkıcılık eşik değeri M5,5’dur.

Günümüzde, Anadolu’da yapı niteliği bundan 3000 yıl önce Anadolu’da yaşamış atalarımız Hitit’ler düzeyindedir. Türkiye’de depremden yıkılmaz yapılaşma için ivedilikle, atalarımızın buluşu olan, Safranbolu türü ya da Hımış denilen çatkılı çelik yapıya geçilmelidir.

Birinci önemde deprem ülkesi olan İzlanda’dan, İsrail, Japonya’ya kadar ülkelerde M7,5’dan küçük depremler yıkıcı olmazken, başta Türkiye, 9,300 dolar gelirle, M5,5 eşik değerle ortanın altında, Afganistan ise 544 dolar yıllık gelirle, M4,0 eşik değerle depremden en çok etkilenen ülkelerdendir.

Depremden en az etkilenen ülkelerin yüzde 10’u yazgıcı olmayan, bilimin kılavuzluğunda giden ülkelerdir. Bu aydınlanmış, bilime önem veren ülkelerde kilometrekare başına düşen insan yoğunluğu düşük, toplumsal bozuşma, yolsuzluk, yoksulluk en düşük düzeydedir. Depremden ez az dokunca gören ülke olan Japonya’nın “inançsız ülke” olduğu anımsanmalıdır.

Depremden en çok yıkım, ölüm gören ülkelerin ortak yanı; tek erkli, elerkil(yönetimde halkın katılımı) olmayan, deprem şehitliğiyle, yazgıyla/kaderle kandırılan” yoksul ülkeler olmasıdır.

 Tüm uygarlıkların beşiği olan ülkemizde, gelir düzeyi ile yapı sağlamlığı bölgelere göre değişmektedir. En yoksul Doğu ile Güney Doğu’da toplumun yıllık gelir ortalaması 1,000 doların altında kalırken, (8,7500 TL), depremin yıkım eşik değeri M4,2 ile en geri ülkeler düzeyine inerken, Orta Anadolu’da 6,000 dolarla(52,500 TL), M5,5, Batı Anadolu’da 20,000 dolarla(17,500 TL)  M6,4’e çıkmaktadır.

Ege’nin öbür yakasında bizden 1829’da bağımsızlığını almış Yunanistan’da 20,400 dolarla(175,000 TL) M6,6 ya ulaşmaktadır.

Türkiye’de ortalama deprem yıkıcılığının M5,5’dan M7’e çıkması için kişi başına yıllık gelir 34,000 doların (297,500 TL/yıl, 24,780 TL) üstüne çıkmalıdır. Yoksa, bu ezilen Türk halkı için cenaze yükünçleri/namazlarını kılmak bitmeyecektir.

Özetle, 30 Ekim 2020’deki M7,0 büyüklüğünde Sisam depreminin yapı göçertmemesi için bugün aylık ortalama kazanç olan 6,781 TL/ay gelir, 24,780 TL’ye çıkarılmalıdır. Kısacası, deprem göçüklerine ana nedeni kısıtlı, yeterli olmayan kazanç, kıskılın(ekonominin) bozukluğudur. Türkiye’nin yoksulluğu sürdükçe, deprem göçükleri, ile deprem ölümlerinin önüne geçme olasılığı yoktur.