''Yanlışlıkla katliam'' bile isteye vicdansızlık

''Yanlışlıkla katliam'' bile isteye vicdansızlık

Ortada bir "savaş" olmadığından zaten ucube bir dil de, tek bunun için bile içinde "barış" geçen herhangi bir cümlenin muhatabı olmaması gereken bölücü teröristlerce yapılan Başbağlar katliamının yıldönümü dolayısıyla, kronik "Madımak diyenler Başbağlar diyebildi mi? Ama Başbağlar diyenleri de Madımak''ta görmedik" polemiği başladı.

Vatana millete hayırlı olsun!

Bu polemiği, milliyetçilerle, milliyetperverlikleri su götürmez Aleviler arasına fitne olarak yerleştirmek üzere kullanıp da, Şeyh Sait''çi siyasal bölücülerin sahte Madımak yasına kananların da dizine gözüne dursun!

*

Madımak''ta insanlar diri diri yakıldı.

Başbağlar''da insanlar diri diri yakıldı.

Madımak''ta tekbirler eşliğinde ve "Müslüman Türkiye" nidalarıyla Aleviler katledildi; cehaletin insanoğlunu ne menem bir karanlığa, bağnazlığa, acımazlığa sevk ettiğinin, nasıl ve ne kolay güdülür, kullanılır hale getirdiğinin resmiydi.

Başbağlar''da, Cumhuriyet''e karşı sözde "din elden gidiyor" diye ayaklanan, kullanışlı yobaz Şeyh Sait''i öncü, önder sayan teröristler cami cemaatini kurşuna dizdi.

Adalet hukuk nezdinde ne Madımak için tecelli etti, ne Başbağlar için tecelli etti; vicdan nezdinde zaten hiçbir şekilde mümkün değil tecellisi!

*

Hâl buyken…

Bu iki insanlık suçu da gözlerimizin önünde işlenmişken…

Her ikisi de düpedüz ve şüpheye yer bırakmayacak şekilde "katliam" iken… "Vahşet" iken… "Canice" iken…

Bu ülkenin "yarası", "sızısı", en "derin" sancılarından iken…

Hiç mi  hissetmezsin acısını be insan suretli…

Hiç mi ibret almazsın; ders almazsın; bu kışkırtıcılığın trajik sonuçlarından pişman olmazsın!

*

Bir kere, ömrü hayatında bir kerecik bile "Madımak"la yanmamış biri olarak, "Günlerdir "Madımak... Madımak" diyenler.. Bakalım bugün bir defa "Başbağlar" diyecekler mi?" Diye sormaya hiç mi utanmazsın.

*

Niceliğin, niteliğe üstünlüğüne öyle bir alışmışsın ki; elbet utanmazsın!

Öyle utanmazsın ki, "Madımak ile Başbağlar aynı olmasa bile.. Birisinde kasten, taammüden işlenen cinayetler.. Diğerinde.. En azından yargılananlar için söyleyelim.. İnsan ölümüne yönelik bir kasıt olmaksızın yaşanmış yanlışlıklar olduğu halde.. Madımak için yapılan açıklamalar.. Aynı şiddette.. Aynı yüksek sesle.. Aynı netlikte.. Aynı geniş kapsamda.. Başbağlar için söylenmezse.. İşte orda, iğrençlik gözler önüne serilmiş olacaktır.. Hainlik ifşa olacaktır.." Diye yazarsın; yazabilirsin.

Bu satırların aynı zamanda "Madımak katillerinin yargılanmadığı, yargıdan kaçırıldığı" anlamına da geldiğini umursamazsın mesela;

Bu devri iktidarda kim ne yapabilir ki sana!

*

Ölçüye bakar mısın;

Madımak için, onlarca km. öteden silahını kuşanıp otel önüne gelen bir tek kişi bulunmuş muymuş!

Bir katilin katil sayılması için illa başka bir şehirden gelmesi gerekli sanki!

Otele iki kilometre öteden benzin bidonları taşıyınca katilden sayılmaz; planlamış sayılmaz, onlarca kilometre öteden gelmiş olacak!

Zırvaya bak!

*

"Biz Madımak''ta insanları öldüreceğiz" diye yola çıkıp, Sivas''a dışarıdan gelen insanların varlığı iddia edilmiş miymiş!

"Cehennem ateşi bu" diye avaz avaz bağırıyorlar; "Allah''ım bu senin ateşin, içeri gönder" diye, insanlar diri diri yansın diye -dua demeye dilim varmıyor- dileklerde bulunuyorlar; Azrailliğe soyunmuşlar hâlâ "öldürme niyetinin beyanı"nı göremiyor bu zatlar!

*

"Yanlışlıkla" yapmışlar!

Otelden çıkmaya çalışanları da, "yanlışlıkla" mı alev alev yanan binaya kovaladılar, ellerindeki sopalarla ite-kaka zorla soktular?

Benzin bidonlarını da mı "yanlışlıkla" taşıdılar?

İnsanların feryatları ve yanmış insan eti kokusu yükselirken de "yanlışlıkla" mı alkışladılar?

*

Aziz Nesin''i, linç için bekleyen kalabalığın arasına atan itfaiyeciler gibi değil de, linçten kurtarıp hastaneye götüren o komiser gibi de olmayı seçebilir "insan"

Emrindeki polise, askere kalabalığı dağıtma emrini veremeyen bazı rütbeliler gibi değil de, üzerindeki bütün yaftalarla, yangından kaçmaya çalışanlara el uzatan birkaç BBP yöneticisi gibi olmayı seçebilir…

Zor değil…

İyi olmayı istesin yeter!

FIKRA

Türkiye''nin yıllık enflasyonunu ENAG''ın yüzde 175.5, TÜİK''in yüzde 78.6 olarak açıkladığı; TÜİK''in açıkladığı oranın bile son 24 yılın rekoru olduğu ortamda, AK Parti medyasının "duayen ismi(!)" Mehmet Barlas, "Dünya ekonomisindeki kırılganlık, bazı ülkelerde alışık olunmayan durumlara yol açıyor. Örneğin, İsviçre''de uzun yıllardan beri ilk defa enflasyon yüzde 3''ün üstüne çıktı…" yazdı.

Fıkra bu kadar.

ABD GÖZETİMİNDE BAĞIMSIZLIK(!)

İsrail''in Cenin''e düzenlediği saldırılarda öldürülen Filistinli gazeteci Şirin Ebu Akile''nin vücudundan çıkan mermi ağır hasar gördüğü için kaynağı tespit edilememiş!

Akile''nin ölümüne, "İsrail ordusunun açtığı ateş yol açmış olabilir" miş ama bu "kesin olarak belirlenememiş"!

Ayrıca…

Üzerinde uluslararası basın yeleği bulunan, tabiri caizse eşek kadar "Press" yazan ve yakın sayılabilecek bir mesafeden edilen ateşin hedefi olan Akile''nin öldürülmesinin "kasıtlı olduğuna inanmayı gerektirecek bir neden" de bulunamamış!

*

Kim diyor?

ABD gözetimindeki bağımsız soruşturmacılar!

Bir Barlas fıkrası değil belki ama bu son cümledeki kara mizah da az buz değil.

*

İkiz Kuleler''in yerle bir olduğu, 2 bin 900''den fazla insanın öldüğü ve bazı kurbanların kimliklerinin hâlâ tespit edilemediği, her şeyin yanıp bitip kül olduğu saldırıda, saldırganların şeceresini anında çıkaran ABD''li uzmanların, -sanırsın Suudiler asit kuyusunda eritti- Akile''nin vücudundaki mermiyi "ağır hasarlı" deyip, kaynağını bulmadan iade etmesi mi daha trajikomik…

Yoksa…

ABD gözetiminde çalışan soruşturma heyetinin, İsrail ile Filistin arasındaki bir çekişmede "bağımsız" ve de "tarafsız" olacağını kabul etmemizin beklenmesi mi?

Yazarın Diğer Yazıları