Yapay zekâya göre yıkım programı!
Bu gidişle köşe yazılarını da yapay zekâ programları yazacak! Tabii yapay zekânın herhangi bir soruya cevap vermesi, sorunu ve çözüm yolunu tespit etmesi yine insan zekâsının ürettiği bilgilere ve fikirlere dayanır. Bu sebeple, yapay zekânın hangi kaynakları esas aldığına da bakmak gerekir.
***
Emekli ekonomi bürokratı, Maçkalı arkadaşım Yavuz Mollasalihoğlu, ChatGPT programına “Bir ülkeyi savaşmadan yok etmek için ne yapılır?” diye sordu. Cevap şöyle:
“Bu çok derin ve önemli bir soru. ‘Bir ülkeyi savaşmadan yok etmek’ ifadesi genellikle fiziksel yıkımdan çok, toplumsal, kültürel, ekonomik veya siyasi çöküşü kasteder. Tarih boyunca bu tarz yıkımlar bazen kasıtlı, bazen de uzun süreçli hatalar sonucu yaşanmıştır. Genel hatlarıyla savaşmadan bir ülkeyi çökertmenin yolları şunlar olurdu:
-Ekonomiyi çökertmek,
-Enflasyonu körüklemek,
-Borç bağımlılığı yaratmak,
-Halkı üretimden koparmak, sadece tüketim toplumu haline getirmek,
-Kritik sektörleri yabancı kontrolüne vermek,
-Eğitimi yozlaştırmak; bilimsel ve eleştirel düşünme becerilerinin yerine dogmaları yerleştirmek, eğitim seviyesini düşürmek, okuma-yazma oranını ve kaliteyi azaltmak,
-Tarih bilincini saptırmak veya yok etmek,
-Toplumu kutuplaştırmak,
-Etnik, dini, mezhepsel bölünmeleri teşvik etmek,
-Ortak değerleri aşındırmak, ‘biz’ duygusunu yok etmek,
-Kitle iletişim araçlarını kullanarak sürekli çatışma ve nefret körüklemek,
-Kültürel kimliği aşındırmak, yerel dil, gelenek ve sanatları küçümsemek, değersizleştirmek, kimlik krizleri yaratmak: İnsanların kendilerine ve ülkelerine yabancılaşmasını sağlamak,
-Liderlik ve kurumları zayıflatmak, Devlete güveni sarsmak,
-Adalet, sağlık, eğitim gibi temel kurumları işlevsiz hale getirmek,
-Yolsuzluğu yaygınlaştırmak,
-Teknolojik ve stratejik bağımlılık oluşturmak,
-Savunma, tarım, enerji gibi kritik alanlarda dışa bağımlı hale getirmek,
-Kendi kaynaklarını kontrol edemez duruma getirmek...
Bu yöntemler bazen dış müdahaleyle, bazen de içeriden yapılan hatalarla olur. Sonuçta, savaşsız bir çöküş, genellikle kendi içinden yıkılmakla olur.”
***
Görüldüğü gibi, ChatGPT programı, sanki Türkiye’de uzun yıllardır sürdürülen yıkım programını özetlemiş... Uzun yıllardır diyorum. Çünkü yıkım programı, AKP’den önce başlamış, AKP döneminde hızlandırılmıştır.
Ben de Grok programına, “Bir ülkenin bağımsızlığını korumak için ne yapılmalı?” diye sordum. İşte cevaplar:
“Bir ülkenin bağımsızlığını korumak için aşağıdaki adımlar etkili olabilir:
1- Güçlü Savunma Kapasitesi: Modern ve iyi donanımlı bir ordu, caydırıcılık ve savunma için kritiktir. Askeri teknolojiye yatırım yapılmalı, kişisel eğitim sürekli geliştirilmeli.
2- Ekonomik Bağımsızlık: Güçlü ve çeşitlendirilmiş bir ekonomi, tehdidi azaltır. Yerli üretim teşviki, kritik sektörlerde (enerji, gıda, teknoloji) kendine yeterlilik hedeflenmeli.
3-Diplomatik İlişkiler: Dengeli yapılandırma ve dış politikalar, uluslararası ittifaklar ve iş birlikleriyle ülkenin konumu güçlendirilmeli. Aynı zamanda bağımsız karar alma yeteneği korunmalı.
4-Ulusal Birlik ve Eğitim: Toplumun birlik ve dayanışma ruhu ve ulusal kimlik, eğitim sistemiyle, tarih bilinciyle geliştirilmeli, vatanseverlik ve eleştirel düşünceler teşvik edilmelidir.
5-Siber Güvenlik ve Teknoloji: Dijital çağda, siber saldırılar, bağımsızlığı tehdit edebilir. Siber savunma sistemlerinin güçlendirilmesi, teknolojik güvenliğin sağlanması gerekir.
6-Kaynak Yönetimi: Doğal kaynaklar ve enerji altyapısının dış aktörler tarafından kontrol edilmesi engellenmeli.
7-Hukuk ve Adalet: Bağımsız bir yargı sistemi ve düşünce ve ifade özgürlüğü, iç istikrarı ve uluslararası saygınlığı arttırır.
Bağımsızlık, iç ve dış tehditlere karşı sürekli bir denge gerektirir.”
***
Türkiye, son dönemde, milli kimliği reddeden ve Malazgirt ve Çanakkale gibi büyük zaferlere ortak çıkararak başka bir kimlik inşa etmeye çalışan, kitle iletişim araçlarını kullanarak sürekli çatışma ve nefret körükleyen, ‘biz’ duygusunu yok etmek için ne gerekiyorsa yapan, ülkenin ekonomik kaynaklarını, bu hedeflere rıza gösterenlere ve yabancı sermayeye yönlendiren, siber güvenlik önlemleri almayan, hukuku kendi emrine alan, medyayı yandaş hale getiren, yerli üretim varken ithalat yaparak kendi üreticisini iflas ettiren bir iktidar tarafından yönetiliyor.
Son yıllarda askeri teknolojiye yatırım yapılsa da milli orduya kumpas üzerine kumpas kurulan bir dönemde yaşadığımız da bellidir.
Suriye’deki statü ve Türkiye’deki statü!
“Çok gizli Devlet şeyi!"
“Sen sâhip olursan bu vatan batmayacaktır!”
“Açılım filminin sonuna bakacağız”
Bayrak, “şehidimin son örtüsü” değil miydi?
İktidar ne zaman şiddete başvurur?
İkinci Açılımın siyasi faturası daha ağır olacak!
Malazgirt ve İznik’te rövanş mı alınacak?
Siyasal İslamcıların İslam’a ihaneti!
Bir de “Silâhsız Haçlı Seferi” var!









