Yaprak ve Su-Amerika ve Türkiye

"Bir yere gidemiyorsan/kafayı kırıp Ardahan'a gideceksin/o derin beyazlıkta/için dışın beyaza kesecek/yüzün ayazda donarken/ruhun gevşeyecek/biraz da kaderine küsmüş/utangaç evleri seyredeceksin/beyazlıklarla örtünmüş/bir at kızağına bineceksin/zillerin/başka bir dünya müziğiyle/ya Kura nehri üstünde/ya da Çıldır Gölünde/bir rüyanın içinde dolaşacaksın."

Ve Deli Aziz'i ansıyacaksın birden:

"Deli Aziz/boynuna asılı/bir çuvaldızla gezerdi/bir gün sordum/-Aziz bu çuvaldızla ne yapıyorsun?/dağlarda tarla sürenleri gösterip/-Yırtılan dağları dikiyorum her bahar/dedi"

Ama Ardahan'da daha fazla duramayacaksın, kökün orası olsa da, sürekli olamazsın oralarda. O büyük şehirde başka öykülerin var, onlar da büyük, derin, anlamlı:

"o zamanlar İstanbul şarabını/denizden çekerdi//Agop'un meyhanesinde/ışığını kaybetmiş bardaklarda/umutsuz/sevdalarımızı alıp satardık//(…) Agop/en son bardakları/bir de masada unutulmuş/sevdaları sayardı/bardakları alır masadan/sevdaları öylece bırakırdı/ (…) ve deniz/güneşle öpüşmeden şafakta/herkes bir bardak şarabını/Marmara'ya dökerdi/sabah kızıllığı ondandır denizin/İstanbul'a düşkünlüğü sevdanın"

Kimin bu dizeler? Mahmut Baycan'ın. Kora Yayınları arasından çıkan "Yaprak ve Su" adlı yeni şiir kitabından.

Baycan'ın şiirinde bu dizelerde de olduğu gibi, şaşırtıcı ve gerçeküstü imgeler, benzetmeler, çağrışımlar var ve bence daha da önemlisi hoş nükteler, ironiler var.

Şairin 12 Eylül işkencehanelerinden geçmiş olduğu da şiirlerinden anlaşılıyor, bunları da çarpıcı dizelerle aktarıyor:

"Ellerim sende kaldı/aykırı denizlerde kulaçlarım/deniz dibi çınlamaları kulaklarımda/ayak izlerim/yedi deniz kumsallarında//vurgun yedim ah/vurgun yedim/deniz kızlarını ararım/belki okşarlar saçımı/denize âşık diye//gözlerim/tespih taneleri oldu/Tibet rahiplerinin ellerinde/tapınmak için seni ararım/Filistin askılı gecelerimde"

Baycan'ın şiirlerini ben sevdim, zevkle okudum, size de salık veririm.

AMERİKA-TÜRKİYE

Lütfü Kaleli, araştırmaya, yazmaya, kitap sayısını artırmaya devam ediyor. Asya-Şafak Yayınları arasından çıkan son kitabının adı "Amerika-Türkiye". Kaleli, Amerika'nın tarihinden işe başlıyor ve bu bağlamda son derece çarpıcı bilgileri aktarıyor. İşte onlardan bazıları:

- Amerika 15 bin yıl önce keşfedildi aslında, oraya ilk yerleşenler "Clovis İnsanları".

- Amerika'da Avrupalı ilk koloni kurulduğunda, orada 18 milyon Kızılderili yaşamaktaydı.

- 1492 Amerika'nın keşif tarihi değil, istila tarihidir. Colomb'un gezisi masum değildi, arkasında son derece şeytani emeller vardı. Kristof Colomb'dan 71 yıl önce Çinliller Amerika'yı keşfetmişlerdi. Yalnız onlar mı? Vikingler ve Kızıl Eric de varmıştı bu kıtaya. Ve Müslüman denizciler Güney Amerika'ya gitmişlerdi.

- Ve biz… Neden Colombu, Macellan'ı, Vasco de Gama'yı biliriz de Seydali Reis'i , Piri Reis'i, İbn Batuta'yı bilmeyiz?

Yazar daha sonra ABD bağımsızlık savaşını, iç savaşını, ABD'deki demokrasinin öyküsünü, demokrat ve despot Amerika ile Türk-ABD ilişkilerini ele alıp bugüne kadar getiriyor.

Bu bölümde de çarpıcı bilgiler var. ABD yanlılarının ortak tavrının Atatürk düşmanlığı olması ile Kadir Mısıroğlu-Erbakan ilişkisi gibi…

Meraklısına duyururum bu kitabı da, iyi bir inceleme…

 

Yazarın Diğer Yazıları