Yarın daha mı iyi olacak?

Her seçimin partiler bazında kazananı ve kaybedenleri olur. Ama ülke genelinde her seçim yeni bir umut, yeni bir kazanımdır.

Daha doğrusu öyle olmalıdır.

Sonuçlar belli olduğu saatten itibaren kaybedenin başkanlık hayalleri suya düşen Recep Tayyip Erdoğan, kazananın, HDP olduğunda millet olarak hemfikiriz.

Lâkin hiç birimiz, en azından bu kardeşiniz, bu seçimde “Türkiye kazandı” diyemiyor.

Diyemiyor çünkü seçimlerden sonra konuşulan Türkiye’nin nasıl montaj sanayisinden teknoloji üreten sanayiye geçeceğini, madenlerini TIR ve gemilerle ton hesabı satmaktan kurtulup katma değerini yüze bine çıkartacak işlemlerden geçirip nasıl teknolojiye dönüştüreceğini konuşmuyor.

Yine Türkiye emeklisi, dulu, yetimi sonradan görme bir zenginin yediği akşam yemeğinde garsona bahşiş olarak verdiği ücretle nasıl geçindiğini ve onu bu sefaletten nasıl kurtaracağının yollarını kanun tasarısı haline getirmekle uğraşmıyor. Yine Türkiye, yeni bir seçim yapmış olmasına rağmen hukukun, güçlünün sopası olmaktan nasıl adaletin tecellisi olacağının rotasını çizmiyor, çalanın, rüşvet yiyenin yanına kâr kalmasının son bulduğuna, bulacağına dair işaretler vermiyor...

Türkiye bölünüyor...

Bölmek isteyen, şehirlerde ve kırlarda ellerinde Kalaşinkof olan militanların Meclis ayağı ırkçı parti ile  “Böldürmeyeceğim” diyen milliyetçi parti neredeyse eşit milletvekili çıkartıyor, hatta Türkiye’nin profili olan İstanbul’da bölücü parti milliyetçi partinin önüne geçmiş bulunuyor...

Her şeye rağmen Anayasa’dan Türklüğü çıkartma taahhüdünde bulunan ve Öcalan’ı sanki bir devlet başkanı gibi muhatap kabul edip onunla Türkiye’nin bütünlüğü konusunda karar vermek için masaya oturan AKP yine seçimlerden birinci parti olarak çıkıyor, ana muhalefet partisi CHP oy kaybediyor, Milliyetçi Hareket Partisi mahalli seçimlerde aldığı oyların gerisine düşüyor...

Hal böyle iken “Erdoğan kaybetti, başkanlık hayalleri suya düştü, Türkiye kazandı”  demek ne kadar gerçekçi. AKP yine birinci parti, hükümet kurulacaksa yine AKP’li biri Başbakan olacak ve yine Erdoğan Cumhurbaşkanı olarak görevini sürdürecek.

Öcalan masanın bir tarafında, Selahattin Demirtaş Kandil- Hükûmet-İmralı arasında mekik dokuyacak. Bunun neresi iyi, bu nasıl bir kazanç Türkiye için?

Gerçi Erdoğan’ın hükümet içerisindeki aklı ve kulağı Yalçın Akdoğan, “Demirtaş bundan sonra barış sürecinin ancak filmini yapar” demiş, “Madem yüzde 13 oy aldılar, Kandil’e çağrı yapsınlar, silah bıraktırsınlar” demiş amma, bunlar “öfke ile kalkmalar” olduğu için sonucu “zararla oturmalar” olarak tecelli edecektir. AKP, böyle bir tepki ile yeni bir seçime girerse HDP’nin oyunu ancak artırır; kim bilir, belki de amaçları budur...

Tablo bu!

Peki, bu tablo Türkiye’nin kazandığı birtablo mu?

Yazarın Diğer Yazıları