Asker abiler kızarsa

Hasan Cemal ve şurekâsı, Cumhuriyeti yıkmaya çalışırlarken , “22 Temmuz, Genelkurmay’ın 27 Nisan e- muhtırasına, karşı milletin muhtırasıdır” diyerek, sözü ayağa düşürdüler. Şimdi de  “Asker abiler kızarsa” diye, akılları sıra, Orduyu, komutanları alaya   alıyorlar,

Aday oyunu 
Meclis, Başkanını seçti ve yeni başkan Köksal Toptan, 11. Cumhurbaşkanının seçim sürecini başlattı. AKP’den bir adayın en geç üçüncü turda seçileceği söylenebilir, yani hesaplar tutarsa 28 Ağustos’ta 11. Cumhurbaşkanı göreve başlayacak.
Bu konuda bir sorun var gibi; adayın kim olacağı, AKP içinde tartışmalı. Gerçi Erdoğan daha önceki seçimde “Abdullah kardeşini hararetle, alkışlar arasında” aday göstermişti, ama Gül’ün seçimi Anayasa Mahkemesi’ne çarptı! 
 22 Temmuz’dan sonra işlerin değiştiği anlaşılıyor. Şimdi Gül ile Erdoğan arasında sanki bir iktidar kavgası var... Ve gerçekten varsa, bu AKP içinde bunalımlara mı gebe?
 Yoksa Erdoğan Dolmabahçe Sarayında, Genelkurmay Başkanı Orgeneral Yaşar Büyükanıt’a, Gül’ün, aday gösterilmeyeceğini mi vaat etti?
Gül ülkenin en yüksek makamına bu kadar yaklaşmışken, adaylıktan manevra olsun diye vazgeçer mi? Gizli, danışıklı sebep ne olursa olsun, siyasi kariyerinde bir yenilgi sayılacak bu oyunu oynamayı kabul eder mi. Hele yalaka medya Gül’ün meziyet ve başarılarını bu kadar “şişirdikten” ve “ben meğer neymişim?” havasına girdikten sonra!

Ordunun tavrı
Ordunun, Atatürk’ün Çankaya’sında “türban” görmek istemediği bir gerçek. İsmet Berkan,  seçimlerde tartışmasız bir başarı sağlamış bir iktidara karşı, sırf eşinin başı örtülü birini cumhurbaşkanı seçtiler diye darbe yapılabileceğine inanmıyor.
Ne var ki, asıl sorun, “sırf türban” değil, altındaki zihniyet. Takiyye yapsalar bile bu zihniyet hiç değişir mi? Zaten dikkat edin; 27 Nisan e-muhtırasının özü türbanla ilgili değildi, Şeriat ve Cumhuriyete karşı tehlikelere karşıydı. Yaşar Büyükanıt Paşa, Ordunun Çankaya’da “özde değil sözde Atatürkçü” bir Cumhurbaşkanı görmek istemediğini ifade etti.  22 Temmuz’dan sonra da Ordunun bu düşüncesinin değişmeyeceğini teyit etmişti. Kimse yanılmasın: 22 Temmuz “zaferi”, ordu ve komutanları, mayalarındaki Atatürkçülükten ve Cumhuriyetin son sigortası olmak görevinden vazgeçirmeyecek, Atatürk’ün emanetine ihanet etmeyeceklerdir. Zira bilirler ki, Atatürk ilkelerinden ufak bir taviz, Cumhuriyet için ölümcül olacaktır.
Adamlar alıştıra alıştıra yollarında ilerliyorlar. 
Asıl garip olan da, medyadaki bazılarının hatta güya Atatürkçülerin, 2. Cumhuriyet ve AB ilkeleri uğruna ve “demokrasi var” diye “ılımlı İslam devletine” razı olmaları! 
Evet, Ordu, “asker abilerimiz” ve bizler bu durumlara, demokrasi diye Cumhuriyete ihanet edenlere  çok kızmaktayız...
Asıl tehlike “Asker abilerin”, “kızmaları” değil kızmamaları; “şerrinize lanet”  deyip kışlalarına çekilmeleri ve artık etliye sütlüye katışmamaları!
Bunu yaptırmak istiyorlar, ama boşuna sevinmesinler, “işgüzar” Türk Generalleri, bu görevi asla bırakmayacak ve sonuna kadar nöbette kalacaklar!
“Darbeye” gerek yok, sonunda AKP kendi kuyusunu kendisi kazacak... Yeter ki , “asker abilerimiz” ve bizler, “kızmakta” devam edelim.
Varsın, malum yazarlar “asker abilerimizi” tehlike saysınlar ve 22 Temmuz’dan sonraki “güzel demokrasi bayramı” havasının bozulmasından korksunlar. TC,  çarpık demokrasi tramvayından daha önemlidir!  

Yazarın Diğer Yazıları