Cami ile değil, imam ile meselemiz var

Bugün sizlere siyasi kuruluşumuzu  temsil eden Genel Başkan sayın Devlet Bahçeli Bey’in uygulamalarından,  açıkladığı siyasi görüşlerinden ve beklentilerimizden söz edeceğim ve artarak çoğalan yanlışlıklarımızdan örneklerimi de, tekrarlanmaması için sunacağım. Devlet Bey; Ülkücü yapımızı ömürboyu içine sindiremiyen, kırk yıl önce “Türkiye Halklarına özgürlük” isteyen, “Toprak sürenin su sulayanındır”, “Yugoslavya modeli uygulanmalıdır” diyen Ecevit’in karşısında el pençe durmuş ve Rahşan hanım, “eli kanlı katiller ile bir araya gelip, hükümet olmayı pek fazla içime sindiremiyorum” hakaretine cevap bile vermemiştir. Bu görevi hepimiz adına yerine getiren Milletvekili Ali Güngör kardeşimizi de partimizden ihraç ettirmiştir.

Doğu Türkistan Türkleri’nin baş belası Çin Halk Cumhuriyeti’nin Reisi Cumhuru’na “Şeref Madalyası” veren hükümetin Başbakan Yardımcısı, Türk Milliyetçilerinin siyasi Kuruluşu’nun Genel Başkanı Devlet Bahçeli’dir.

Türk Dünyası ile ilgili yayınların önünü açma görevini yerine getirmediği gibi, rahmetli Genel Başkanımız Alparslan Türkeş ve arkadaşları tarafından başlatılan “Türk Devlet ve Toplulukları Dostluk, Kardeşlik ve İşbirliği Kurultayları” na, Türk Ocakları Genel Başkanlığınca her yıl tertiplenen “Türk Gençlik Kurultayları” na, Türk Dünyası Araştımaları Vakfı’na yine her yıl tertiplenen “Türk Dünyadı Çocuk Şöleni” ne sırt çevirmiştir. Aynı kişi, Kerkük Türk Heyeti ile görüşmeden kaçmıştır.

İktidar ortağı olduğumuz yıllarda, hiçbir ciddi sebep yokken, Genel Merkez Yönetiminin de herhangi bir karar ve toplantısı olmadığı halde, yurdumuzu seçime çağırması, yanlışlıklarının başında gelmektedir. 4 Mayıs 2005 tarihli basın toplantısında sarfettiği “Türk Milli Kimliğinin oluşumunda kanbağı ve soy birliği değil, vatandaşlık bağı esasdır” sözü, geçirdiğimiz yılın Eylül ayının ikinci haftasındaki Söğüt Şenlikleri’nde, önünde eğilerek yol açtığı Tayyip Erdoğan’ın rolüne soyunduğunun göstergesidir.

2004 yılının Kurban Bayramında, İstanbul’daki bayramlaşmaya ben de şahit oldum. Genel Başkanı’mız şöyle konuştu; “-Sinsi sinsi, güya akıl veriyormuş gibi, güya Milliyetçi Hareketin geleceğini hepimizden fazla düşünüyormuşcasına, MHP yi başkalarının amaçları doğrultusunda sorgulamaya kalkan, ağır gaflet içinde değilse ya işbirlikçidir ya da görevli insandır. Onun için bunlara müsaade etmemiz mümkün değil. Üç-beş yerde, yalancı kaynakların araştırmalarına dayanarak kimse MHP yi yorumlamaya çalışmasın, MHP ye hedef biçmesin. İki yıl sonra kongremizde bırakın dışarıdan kumandalı, dışardan ısmarlanmalı, dışarıdan kurgulu insanları... İçimizden herbirimiz, Genel Başkan olmaya layıktır. Ama kongre yokken, ülke kuşatılırken Türkiye yol ayrımına sürüklenirken neyi bahane ederek, nereye, kimi sürüklemek istiyorsun? Kimi nereye peşkeş çekmek istiyorsun?” Biz liderimizden, bir bayram gününde küskünleri, dargınları birleştirecek konuşma bekledik. Kendi gibi düşünmeyenleri ve kendisini tenkit edenleri, bu kadar çirkin tehdit etmemeli idi. Çirkin oldu ve yakışmadı. Şimdi sizden bir ricam var! Sayın Bahçeli’nin bu konuşması ile, iki yıl sonraki Kongrede Genel Başkanlığa adaylığını koymaya teşebbüs eden Ümit Özdağ kardeşimize yapılan uygulamaları lütfen değerlendiriniz ve Türk Milliyetçilerinin Cami ile değil, İmam ile meselesi olduğunu kabul ederek, gereğini yapınız. Tanrı Türk’ü Korusun.

Yazarın Diğer Yazıları