ABD tepişmesi gerçek mi?

Türkiye, adım adım, içinde bulunduğumuz çağdan kopup mağara devri gibi, inanılmaz bir tarih öncesi döneme götürülüyor. İşin acı tarafı çevredeki öteki ülkelerin halkları, haklarından kıymık koparılsa, yeri göğü yıkarken, biz, çöküşü normal, soygunu olağan karşılıyoruz. Son günlerde, yaşadığımız ülkeyi yönetenlerin açıklamaları, sizi nerelere götürdü bilmiyorum, ama indiğimiz düzey, uygarlığın yeni keşfettiği Afrikalı bir yerli kabilesinden beter. Kusura bakmayın bu kadar basitliği midem kaldırmıyor. 
Biliyorum, belki kabak tadı verdi, ikide bir çıkıp kafanızı ütülemem, sanki azarlar gibi şeyler yazmam, ama uygarlık tanımlamamız, sizlerle pek büyük farklılık gösteriyor. Benim halkım uygarlığı, kullandığı son model lüks arabalar, lüks evler, kebaplar, mankenler falan olarak görüyor. Türkiye’ye gelen bir Amerikalı gazeteci arkadaşımı gezdirirken, sokaklarda park eden lüks arabaları görünce, dudakları uçuklamıştı. Belki, sizlere bugüne kadar seyrettirilen holding dizilerinde ve filmlerde böyle olabileceği anlatıldı. Okumayı da pek sevmediğimizden gördüklerimizle yetindik. 
Ama kazın ayağı öyle değil. Kusura bakmayın ama kıllı kafalar, tam da göründüğü gibi, Araplaşan mağara devrini yaşıyor. Gördüğünüz gibi, kullandığınız son model araçlar, sizi uygar yapmıyor. Hâlâ kadına zulüm, hayvana eziyet, kendi eksikliklerini tamamlayacağına, birbirini izleyip, eleştiren, kollayan burnunu başkalarının işine sokan bir toplum. Namus kavramlarının ahlaksızlıkla yer değiştirdiği toplumda, hırsızlık ve yolsuzluğa göz yuman sizler, çukurun en alt noktasına güle oynaya gidiyorsunuz. 
Biz aldırmıyoruz soyulmaya ama elin oğlu, AB, verdiği paraların hesabını istemeye başladı. Din, ahlaksızlığa kolay sapabilen insan nesline, ahlaki sınırlar vermek için kuruldu. Dünyadaki inançlarda putperestlik dâhil, kendi yandaşlarının ahlaksızlığını ve hak yemesini haklı göstereni yok. Ama şimdilerde ahlaksızlar, dini kullanıp, ahlaksızlıklarını mazur göstermeye çalışıyor. Ha buna rağmen, dindar görünüp hakkını yediklerini, dinsizlikle suçlamak, tarihte yok mu? Var, tabii ki var. Bırakın tarihi, günümüz diyaloglarına bakın. Kusura bakmayın bu ahlaksızlıkları yapanlarla, aynı din ve mezhepten olmayı içime sindiremiyorum. Mevlevi değilim, ne olursan ol gel diyemiyorum.  
Türk politikasında içeriden fark edilmeyen bazı gelişmeler var. Ama dışarıdan çok net. Mesela, Erdoğan kendisine koyduğu üç dönemlik sınırlamayı kaldıracağa benziyor. Mesela kendisi cumhurbaşkanı olamayacağı için Gül’ün süresini en azından genel seçimlere kadar iki yıl daha uzatmayı planlıyor. Bu yerel seçimler ve yaz seçimleri sonrası, Erdoğan’ın kaybı çok olursa, genel seçimleri de 2015’e bırakmayıp, öne çekebilir. 
Gelelim haftanın dış politika konusuna. Ukrayna. Bu olayda Rusya, komşuları konusunda taviz vermeye hazır değil anlaşılan. Ama eğer Davutoğlu bu işe parmak basarsa, eminim ne Birleşmiş Milletler, ne NATO, ne de Avrupa Birliği bu karmaşıklığı çözebilir. Suriye, Mısır ve Irak olaylarında olduğu gibi. Şurası bir gerçek, Rusya, yanı başında böyle bir krize izin vermez. Gürcistan olayında olduğu gibi, kendisini denemek isteyenlere ters bir yanıt verip tekrar geri çekilebilir. 
Türkiye’deki uzman arkadaşlar, yalakalık uğruna şu önemli noktayı unutuyor. Önümüzdeki sene de, şiddetli geçeceği şimdiden belli olan kış mevsiminde, Batı dünyası ve Avrupa’yı ısıtacak tek güç ve enerji kaynağı, Rusya. Hem Karadeniz altı, hem de Türkiye üstü bağlantılarla ve Ukrayna’dan geçen boru hatları ile şu anda Avrupa’yı kıskıvrak yakalamış durumda. Bu hatlardan elde ettiği döviz ise en az petrol kadar. Dolayısıyla böyle bir durumda ABD’nin Rusya’ya ekonomik zarar vermesi söz konusu değil. 
Askeri ilişkilerin durdurulması tehdidi ise bence boş. Zaten ABD ve NATO ile Rusya’nın ilişkileri göstermelik. Olsa da olur olmasa da. ABD’nin, hem teknolojik hem de güç olarak ekonomik koşullar nedeniyle birkaç cephede savaşması, söz konusu değil. Böyle bir gerginlik, yavaş yavaş doğru şekilde düzelmeye başlayan ekonomiyi çökertir. Adamlar bir kaç aya kadar Afganistan’daki askerlerini çekip ordularını küçültmeye hazırlanıyor. Haber okumuyorsunuz anlaşılan. Bu arada, bu devler arası tepişmede, bizim dış politika beceriksizi yöneticilerimiz, pilotu olmayan hava kuvvetleri, kaptanı olmayan deniz kuvvetleriyle araya girmeye kalkarsa da, ara dayağı yiyebiliriz. 
Şimdilik biz, başkalarının işini bırakıp, kendi evimizde, gece askıya astığımız ceketimizde bulunan cüzdanlarımızı boşaltan, hanemizdeki kargaları bulup haklayalım, sonra başka konulara gireriz.

Yazarın Diğer Yazıları