Ermeni soykırımı da ne ki?

Haftayı, bir sürü, gereksiz tartışma ve konuyla bitirdik. Hâlâ demokrasi ve hukuk olan bir ülkeymişiz gibi, oturmuş Cumhurbaşkanlığı veya seçimlerin namusunu tartışıyoruz. Bırakın dünyayı, kuşlar bile gülüyor. Yapmayın. Olmayan demokrasi ve hukuk içinde, geyik muhabbetinden öte bir şey değil bunlar. Ortada uyguladıkları göstermelik bir karar olursa da, inanın hukuka falan inanıldığından, ya da hukukun üstünlüğünden değil de, kulakların çekilmesinden oluyor böyle şeyler. Zaten artık dünya bizim hukuka, “guguk” diye bakıyor. 
Bu hafta sonu, Washington’da, Türkiye konusu, gene gündemde. Hem de yalnız siyasi değil, ekonomik açıdan da. Ali Babacan, Washington’da. Uluslararası Para Fonu IMF, sanki onu karşılamak istiyormuş gibi, Türk ekonomisindeki kırılganlık için bir uyarı yayınladı. Bu uyarı, öteki kredi değerlendirme kurumlarının, Türkiye ve Türk bankacılığı konusunda yapacağı yeni değerlendirmeler arifesinde gerçekleşti. 
Ben bu yazıyı yazdıktan sonra, Ali Babacan’ın Washington’da düzenleyeceği basın toplantısına katılacağım. Babacan, ayrıca yerel seçimlerde, büyük katkılarına tanık oldukları Anadolu Ajansı’nın, Washington’daki bürosunu da açacak. Babacan ile birlikte, kentte bir de CHP heyeti var. Onlar da temaslarda bulunuyorlar. Düşünce üreten kurumlarda temaslarda bulunuyorlar. Bunların büyük kısmı partiyi parçalayan Kemal Derviş, Henri Barkey gibi kişiler. 
Hafta sonunda ise, Türk Amerikan Dernekleri Asamblesi ATAA genel kurul toplantıları var. Bu toplantıya davet edilen Bakan Şimşek’in de gelmeyeceği ortaya atıldı. Cezaevinden çıkan yeni CHP’li Milletvekili Haberal da davet edilmiş, ama o da katılmayacakmış. Toplantıya, Ermeni soykırımı konusunda İsviçre’de karşı çıktığı ve mahkûm olduğu davada İşçi Partisi Genel Başkanı Doğu Perinçek’e verilecek ödülü almak için yerine eşi Şule Perinçek’in geleceği söyleniyor. Belli ki bu toplantılarda Türk-Amerikan ilişkilerinin geleceği ile ilgili yeni sinyaller verilecektir. Hafta sonunda bu konuyla ilgili size daha ayrıntılı yazarım. 
Şu anda Washington’un en önemli konusu Ukrayna. Ne Suriye ne de Irak ve İran. İşler biraz karışık. Anlaşılan Rusya’ya karşı Amerika ne yapacağını araştırıyor. Türkiye ise ellerindeki en önemsiz konu. Ancak bu tepişmeden Türkiye de zarar görebilir. Ermeni konusunu yazınca aklıma geldi, bugünlerde Amerika’da yaşayan Türkleri geren en önemli konu, Ermeni lobisinin yeniden Kongre gündemine yerleştirmek istediği, sözde Ermeni Soykırımı yasa tasarısı var. 
ABD Temsilciler Meclisi Başkanlığı’na verilen H Res 227 ile ABD Senatosu’na getirilen S Res 410 yasa tasarıları gündemde. Ben bu yazıyı gazeteye gönderdiğim saatlerde ABD Senatosu Dışişleri Komisyonu’nda tasarının gündeme alınıp alınmaması tartışılacaktı. Bu yazı yayınlanırken tasarının gündeme alınıp alınmadığını da öğrenmiş olacağız. Temsilciler Meclisi Genel Kurulu’nda konu açıldı bile. Tasarıyı getiren California Demokrat Milletvekili Adam Schiff, Türk halkına seslendi ve soykırımını kabullenmelerini dedelerinin işlediği cinayeti üstlenmelerini istedi.  
Aslında içeride, yani ülkede bu kadar Cumhuriyet düşmanı varken, Ermeniler konusunda, endişe duymak, saçma oluyor gibi. Nasıl olsa her şeyi dağıtıp döküp saçacak iş başındaki hükümet Ermeniler de ne istiyorsa biraz sıkışırlarsa onu da verirler maazallah. Aslında Ermeni soykırımından daha önemlisi ülkemde Türk soykırımı yapılıyor. Ülkenin direksiyonunda Türk olduğunu söyleyemeyen bir lider, Türk’ten başka herkesi kardeş ilan edip duruyor. 
Kendi cezaevlerini, yönettiği ülkenin aydın ve vatanseverleri ile dolduran kişiler bugünlerde kedilerden, trafolardan falan medet umuyor. Sizler de oturmuş seçim, demokrasi, kim cumhurbaşkanı olsun diye tartışıp duruyorsunuz. Sanki Cumhur kalmış gibi bir de başkanı kim olsun hesapları, planları yapılıyor. Oysa onlar aynı Putin ile Medvedev hesabı köşe kapmaca oynuyorlar. Ya da dansta sandalye kapma oyunu gibi. 
Gerçek ise Washington’da Ankara’dakilerin hesabı kesilmiş durumda. İster Cumhurbaşkanı olsunlar isterse krallık veya şeyhliklerini ilan etsinler. Onları bulup, seçip, iş başına geçirenler karar verdiyse gerisi masal ve ‘Kırk Haramiler’ efsanesi.

Yazarın Diğer Yazıları