Başbakan’ın “acı mesajı” geçersiz mi?

Yıllardan beri, Ermeni diasporasının sözde soykırım ithamlarıyla uğraşan ve başı dertten derde giren Türk Milleti, şimdi de Başbakan’ının imzasıyla yayınlanan ancak hiçbir temele, kaynağa ve karara dayalı olmayan bir mesajla “can evinden” vurulmuşçasına sıkıntılı günler yaşamaya devam ediyor.
Gerçekten de; bir asır öncesini kapsayan Ermeni yalanlarından ötürü, Başbakan tarafından  “özür dilercesine” yapılan “taziye” den utanç duymaya devam etmemek elden gelmiyor.
Oysa, Türkiye’nin görüşleri ve belgelere dayalı tezleri daima Ermeni diasporasını yalanlayacak tarihi değerleri kapsıyor.
Şimdiye kadar, sadece Türkiye’de bulunan Ermeni Patrik Vekili tarafından benimsenen tavizin ülkemize ne yararlar getireceği bilinmiyor.
Kaldı ki, başlatılan yeni sürecin ağırlığını din değil, siyaset taşıyor.
Ne var ki, Başbakan’ın Ermeniler için, hem de tek taraflı duyduğu “acı” milyonlarca Türk’ü yaralamış bulunuyor. 
En azından, Ermeni Devletinden acının karşılıklı duyulduğuna dair bir mesajın yayınlanması gerekiyor.
En önemlisi, bir Başbakan’ın ülke aleyhine ve milletin adına böylesine mesaj yayınlama hakkına sahip olmadığı belirtiliyor.
Zira, ülke yüksek yargısının her hangi “soykırım tespiti” kararından sonra ancak bir  “trajik” durum ortaya çıkabiliyor.
Zaten, galiba ne Bakanlar Kurulu’nda ne de TBMM’de Ermeniler için bu kadar, “tehlikeli”  her hangi bir karar alınmış olduğu bilinmiyor.
Nereden bakılırsa bakılsın, Başbakan’ın girişimi hiçbir şekilde Türkiye’yi bağlamıyor.
Aslında, Türk Milleti’nin önce Ermeni çeteciler sonra da diasporayla hesabı yıllardır sürüyor.
Yoksa, Ermenilerle bir alıp vereceği olmadığı gibi ülkesinde en az 100 bin kişiyi barındırıyor.
Biliniyor ki, tarihi gerçekler hiçbir zaman ortadan kalkmıyor.
Her ne kadar, Başbakan’ın güya “uzlaşı”  mesajı Türkiye’nin tarihi gerçekleri açıklama çabasını daha da cılızlaştıracaksa da, gerçekler asla kaybolmuyor.
Sorunu yakından araştıran Hikmet Gürkaynak’ın görüşlerinden özet vermek de bize düşüyor:
“Server Aya hocamın ” Preposteous Paradoxes Of Ambassador Morgenthau “ adlı (Büyükelçi Morgenthu’un inanılmaz Paradoksları) adlı İngilizce kitabı tam manası ile Ermeni yalanlarını tek tek delilleri ve tarihi vesikaları ile açıklamaktadır.
Kitaptan önemli birkaç konuyu sizlere ileteyim:
Adı geçen Büyükelçi Kasım 1913 Şubat 1916 yıllarında İstanbul’da çalışmıştır. Anadolu’ya hiç gitmemiştir. Ermeni sekreteri Hagop S. Andonian ve Dragoman tercüman Arshag Schimavonian, Elçinin akıl hocalarıdır.
Ne demişlerse onlara inanmış ve yazmıştır. Gazeteci Burton J. Hendrick Elçinin kitabının da hayalet yazarıdır. Yardımcılarına güvenen Elçi onların tuzağına düşerek kitabında birçok yalana yer vermiştir. Bütün Ermeni yazarları bu hikâye kitabına dayanarak, yalanlarını dünyaya yaymış ve yaymaya da devam etmektedirler.
Onun eserinin esas amacı ise Almanya ve Osmanlı’nın aleyhine ABD’yi bir savaşa iştirake yöneltmekti.
Gerçekleri göremeyen devletler de Ermeni yalanlarına kanarak soykırım kanunlarını çıkarmışlar ve akıllarınca Türkiye’yi zora sokmuşlardır.
Halbuki, ellerinde soykırım yapıldığına dair geçerli bir mahkeme kararı yoktur.
ABD’nin eski Başkanı D. Reagan’ın yaptırdığı geniş bir araştırma sonunda Türklerin soykırım yapmadıkları tespit edilmiştir. 
Onun için hiçbir ABD Başkanı Türkler soykırım yaptılar diyememektedir. 
Tarihi gerçekleri hiç kimse örtemez. Milleti sadıka Osmanlı’ya isyan ederek ordusunu da arkadan vurmuştur.
Bu isyanda 473 bin Türk ve Kürt’ü katlederek toplu mezarlara gömmüşlerdir. 
Başbakanlık arşivinde bu konuda pek çok belge vardır.
Yalancıların mumunu da şimdi Ş. Server Aya söndürmüş ve dünyaya da yalanlarını yaymıştır. Türkler hiçbir devirde soykırım yapmamıştır.” 
Hatırlanmalı ki; Ermeniler ısrarla kendi arşivlerini açmıyor. 
Çünkü yıllardır soykırım yalanı ile dönen  “getiriyi” kaybetmek istemiyor. 
Ne yazık ki, Başbakan’ın mesajı ortalarda dolaşırken, Ermenilerin arşivlerini gerçeklere açması ve bir masaya oturmaları artık hayal oluyor. 

Yazarın Diğer Yazıları