Seçimler ve dünya

Yazıya başlarken, gene içim, isyanlarla doluydu. Bugün sizlere, gelecekten tahminler veren, ileride neler olacağı gibi fal bakmayacağım. Çünkü siz, kendi kaderinizi, acı bir şekilde, pervasızca kendiniz çiziyorsunuz. Yani, siz çocuklarınızı öldüren adamın yeğenini, seçip, Meclis’e sokarak, kâtip bile yaparsanız ben ne yapabilirim. Yani siz paranızı çalanı, ananıza söveni, çocuğunuzun, eğitimini çağın gerisine taşıyanı, güvenlik güçleri eliyle, çocukların kanını dökenleri, Meclise çoğunluk olarak sokarsanız, ben ne yapayım?

Bugüne kadar, Cumhuriyet kurulduğundan beri, komşuları tarafından, saygınlık gösterilen ve tam bir “ağır abi” olarak kabul edilen ülkem, giderek artan oranda, komşularıyla küstürenler, memleketi, mahallenin delisi haline getirenler, destek verdiniz, komşularımız ne yapsın? Cebinizde, eve ekmek alacak para yokken, kredi kartlarına borçlanıp, Amerikan sigarası içip, marka giyinip, marka araba yarışına girdiyseniz, hep birileri mi size bir şey yaptı veya yaptırıyor yani? Tuttuğunuz takıma, bayrak, millet ve geleceğinizden fazla önem veriyor ve üzülüyorsanız, kader ne yapsın?

Her alanda eksideyiz

Gördüğünüz gibi, kimse size bir şey yapmıyor. Onlar, sizin kendinize yaptıklarınızdan, yararlanıyor. Bu yararlanma, uluslararası alanda zayıflık gösteren, tüm uluslara uygulanır. Daha dün basında, ABD’nin, Fransız devlet başkanlarını dinlediği açıklandı. Daha önce de Almanları, İngilizleri dinlemişlerdi. Oysa bu da bir şey mi, bizim sokaktaki adamlar bile dinleniyor. Dikkat edin hep bu dinlemeler, ulusların, en zayıf zamanlarına denk geliyor. Ülke içindeki dinleme de öyle. Ne zaman sen kendini zayıf hissedersin, seni devirmesinler diye vatandaşını dinlersin. Eşler birbirinden şüphe ederse, birbirlerini dinler veya dinletirler. Ama bizi dinlemelerine bile gerek yok bence. Bizdeki yapılanlar, açık seçik ve hepimizin gözüne soka soka, yapılıyor. Bu açıdan en ucuz istihbarat bence Ankara için yapılanı.

Ülkemizle ilgili gözünüzden kaçabilmiş olan gelişmelere gelince. Demokratik hakları savunan Özgürlük Evi (Freedom House) Avrupa genelinde özgürlüklerin giderek daha otoriter hükümetler tarafından kısıtlanmaya başlandığını öne sürdü. Tabii bu raporda da Türkiye başarı ile kısmen özgür ülkeler kategorisindeki yerini korudu. (Son yıllarda bu kategorinin alt sıralarına yani özgür olmayan ülkeler sınıfına doğru hızla kaymamıza rağmen). Hangi alanlarda diye göstergeleri inceledim. Abartmıyorum her alanda en az eksi iki ve eksi altı kadar düşme var geçen seneye oranla. Ne acı değil mi herkes bir iki puan artırırken bizim eksiliyor. Bu son günlerin bir göstergesi.

Bir başkası ise Avrupa Parlamentosu’nun Türkiye’de seçimler ve seçim kampanyalarını değerlendiren raporu bizim bilmediğimiz bir şeyleri söylemiyor aslında. Avrupa Konseyi, Parlamenter Meclisi heyetinin raporunda seçim kampanyası eleştirilirken seçim övülüyor. Kampanya bağlamında, eleştirilen en önemli unsurlardan birini ise Recep Tayyip Erdoğan’ın, kampanya sürecinde oynadığı rol oluşturuyor.

APK’dan satırbaşları

Medya özgürlüğü alanında yaşanan olumsuzluklar da, raporda önemli yer tutuyor. Mesela rapordaki satırbaşları şöyle;

- Anayasaya göre, parti tutmaması ve görevlerini taraf olmadan yürütmesi gereken Cumhurbaşkanı, seçim kampanyasında aktif rol oynadı. Cumhurbaşkanı, devletin başı olarak, yerel yetkililerle birlikte, olağanüstü sayıda, halka açık toplantıya katıldı. Bununla birlikte, bu toplantılar, iktidar partisi lehine, kampanya yapma ve muhalefet isimlerini, eleştirme fırsatı olarak kullanıldı.

-Cumhurbaşkanı, iktidar partisine yarar sağlar şekilde, kapsamlı televizyon yayınlarından yararlandı. 

-Cumhurbaşkanı’na hakaretin cezai suç olması, konuşma ve kampanya özgürlüğünü sınırlıyor.

- İktidar partisini eleştiren, medya organları ve gazetecilerin kampanya sırasında karşı karşıya kaldığı baskı ve gözdağıyla, medya özgürlüğü, ciddi endişe alanı. İşleyişi taraflı görünen, Radyo ve Televizyon Üst Kurulu (RTÜK), gelecek seçimlerde, tarafsız işleyişini sağlamak için, değerlendirmeye tabi tutulmalı.

- Yüksek Seçim Kurulu’nun (YSK) aldığı, çok sayıdaki karar, mevzuata aykırıydı.

Dikkatinizi çekerim. Bunları ben değil, Brüksel’den seçimleri izleyen, Avrupa Parlamenter Konseyi söylüyor. Biz zaten bunları biliyor, ama korkudan söyleyemiyoruz. Şimdi bunlara, Kaçak Saray’dan bakalım, nasıl bir cevap verilecek?

Yazarın Diğer Yazıları