Dolar, şiddet ve salgın hastalık

İşler, iyice, sarpa sarıyor, ama beklenen sınıra ulaşmadı. Ancak, patlamanın yakında olacağı konusunda, ABD Dışişleri Bakanlığı'nın yayınladığı seyahat uyarısı gibi başka belirtiler var. Yakın diyince, birkaç gün falan değil, belki birkaç ay. Daha önce de vurguladığım gibi, şiddet zirve yapacak, ölüm ve şiddetten bıkan bizler, önümüze konan her şeyi, kurtulalım diye kabul edeceğiz. Şu ana kadar bu konuda haklı olduğum görünüyor.

ABD Dışişleri Bakanlığı uyarısını basın, yalnızca Adana Amerikan Konsolosluğu ve İncirlik'teki askeri personelin ailelerini kapsıyor diye bildirdi. Bildiriyi okudum. Doğru, İncirlik ve konsolosluk uyarısı var, ama tüm Amerikan vatandaşları da kapsamda. Bu uyarıda, "Son zamanlarda turistik bölgelere ve Amerikan çıkarlarına karşı saldırılar düzenlendiği, bu nedenle Türkiye'ye seyahat eden ve Türkiye'de olan Amerikan vatandaşlarının, lehte veya aleyhteki gösterilerden uzak kalmaları, çevrelerini, dikkatle kontrol etmeleri..." gibi bir dizi uyarı var.

11 Eylül'e dikkat...

Bunun dışında, ABD eski Başkan Yardımcısı ve Bush yönetiminin, kilit adamı Cheney, CNN televizyonunda, IŞİD'li teröristlerin, ABD'ye karşı, 11 Eylül saldırısı benzeri bir saldırı planladıklarını söyledi. Cheney, 2001 yılında, 3 bin kişiye mal olan saldırının, bugün, IŞİD ve radikal İslamcıların elindeki silah ve teknoloji ile daha büyük tehlike yarattığı uyarısını yaptı. Şimdi son günlerde, Tayland ve Fransa'da yakalanan teröristler ve Türkiye bağlantılarını düşünerek, konuyu değerlendirin. Ayrıca, ABD'nin, 11 Eylül saldırısı sonunda, El Kaide ile bağlantılı ülkelere, ne yaptığını hatırlamakta da yarar var.

İkinci konumuz mülteciler; Tam da küçük Aylan'ın cesedinin bulunduğu gün, Ege'de o kıyılardaydım. İzmir'de. Şehrin hali, yürekler acısı. Doktor ziyareti için gittiğim kentte, Türkçe konuşulmuyor. İki dil var, Arapça ve Kürtçe. Basmane'de, Konak'ta, kentin görünen her yerinde, o kadar çok Arap var ki, eminim, Arabistan'da bu kadar Arap kalmadı. Ayrıca Afrikalı, Asyalı ne kadar siyahî varsa bize akmış. Sokaklar, dolu. Bir de, Kenya ile vize kalktı diye seviniyorlar. Vize, karşılıklı kalkar.

İzmir'de, mülteci Arap kardeşlerin çoğu genç. Aralarında, ancak yüzde bir veya iki, kadın ve çocuk vardı. Bunlar ülkelerinde kalıp, Esad'cı, IŞİD'ci veya radikal dinci, her neye inanıyorlarsa o dava uğruna mücadele edeceklerine, Batı ülkelerine kaçıyor. Türkiye'de, mülteci sayısı 2 milyon diyorlar ya, eminim yalnız 2 milyon, İstanbul, İzmir, Antalya, Bodrum ve Ayvalık gibi sahil kasabalarında. Mülteciler, yıllardır, Batıya gidiş fırsatı yakalamış gibi.

Çocuk felci uyarısı

Bir başka tehlike daha geliyor...

Biliyorsunuz, dünyada ve Türkiye'de bir dönem çocuklara musallat olan çocuk felci salgını, aşı ile önlenmişti. Şimdilerde dünyadaki sağlık teşkilatları, çocuk felci ve bir iki salgın hastalığın, uyarısını yapıyor. Batılı ülkeler, mültecileri önce karantinaya alıp, sağlık kontrolü sonrası serbest bırakıyor. Bizde ise, delik deşik sınırlar yolgeçen hanı.

Cemaate ait gazete, televizyon ve dergilere yapılan baskınlar ve tutuklamaları, kusura bakmayın, basın özgürlüğü ihlali saymıyorum. Adaletin terazisi bir kez bozuldu mu, dengesi bozulan kefelerin sizi de tartması kaçınılmaz. Hükümet, cemaatin açtığı yolda yürüyor. Bu durum, siyasiler için de geçerli. Acaba bu yüzden mi, Yargıtay Başkanı Yüce Divan yargılanması, bize devredilsin diye önerdi. Birilerini garantiye almak için mi? Varın siz karar verin.

Gelelim son konumuza, Allah razı olsun şu Amerikan Merkez Bankası "FED"den. Yani o da olmasa, Türk ekonomisindeki çöküşe, kılıf uyduran yalakalar, ne bahane bulacak, çok merak ediyorum? Amerikan doları, tahminimden hızlı yükseldi ve yükseliyor. Bu da yıl sonu itibarıyla doların, yeni boyutlara gidebileceğini gösteriyor. Tabii FED, yeni bir bahane yaratmazsa, nasıl açıklarız, biber ve salatalık enflasyonunu?

Yazarın Diğer Yazıları