Oh be rahatladım

Seçimler sonuçlandı. Tahmin edebileceğiniz gibi gene ben, en fazla yanılan oldum. Belli ki, milleti tanımıyorum. Ben halkımı, daha uygar, kendisinin ve çocuklarının geleceğini, memleketini düşünen, Türklüğe önem veren bir toplum sanıyordum. Yanılmışım. Geçen sefer de, ders almamışım. Buralarda geçirdiğim her gün, yanılgımın dozu artıyor. Sanki birileri diyor ki, kardeşim sen gazetecilik yap, siyasete karışma, anlamıyorsun. Durum ortada. Ne olur, bana bir daha, bizim entel-dantel takımının, "Amerika bana şunu yapıyor, Avrupa beni şöyle kazıklıyor" sözlerini hatırlatmayın. Başımıza gelen ve gelecek, her şeyin sorumlusu kendimiziz. Kimse değil.

Millî bir şeyimiz kalmadı

                Her neyse, demokrasiye inanıyorsam, bu sonuçları da kabullenmem gerek. Herkesin bizlerle aynı görüşü paylaşmasını beklemek tüm savunduğum inançlara ters. Ama evet bu seçimi de doğru tahlil etmek gerek.

Türk halkı, gördük ki geleceğini değil, şu anı ve anlık çıkarlarını dikkate alıyor. Bunun açılımı, ABD'nin istediği, Kürt devleti ve PKK ile uzlaşma projelerinin, hayata geçirilmesi önündeki, tüm engeller, artık ortadan kalktı. Orta Doğu konusunda, ne kadar direnecekler, ya da direnebilecekler, Rusya, ABD veya Avrupalıların, ne kadar oyuncağı olacaklar, göreceğiz. Millî bir politikamız olacak mı, sanmıyorum. Artık millî bir şeyimiz kalmadı ve bu seçmen de anlaşılan, millî bir şeyleri pek sallamıyor.

                Yıl sonuna kadar, beklediğimiz veya beklemediğimiz, bizi şaşırtabilecek, bazı şeyleri, şöyle özetleyebilirim. Öncelikle, yeni hükümet kurulacak. Tabii bu hükümette yer alacak isimler, ne kadar etkili olur, bence hâlâ, soru işareti.

İlk siyasi deneyim, bu ay içinde, 14 Kasım tarihinde, Antalya'da yapılacak olan, G-20 zirvesinde, Obama-Erdoğan görüşmesinde yaşanacak. Burada, Erdoğan'ı seçim sonuçları için tebrik edecek olan ABD Başkanının, insan hakları ve hükümet uygulamaları konusunda, uyarması bekleniyor. Obama'nın ayrıca, YPG konusunda da Türk yetkililerin dikkatini çekmesi, kendi politikalarına müdahale edilmemesini istemesi de kaçınılmaz. Tabii bu konudaki gelişmeleri, yandaş basından izleme şansımız yok.

AB ile uzlaşma dönemi!

İkinci konu, Avrupa Birliği'nin, seçim nedeniyle yayınlamadığı veya yayınlanmasını geciktirdiği, ilerleme raporu yayınlanacak. İngiliz Reuters haber ajansının sızdırdığı kadarıyla bu raporda, özellikle seçimlerden iktidarla çıkan AKP'nin, diktatörlüğe gidişi konusunda, uyarılar var. Türkiye'nin, hemen hemen tüm pazarlarını kaybettiği bir dönemde, Avrupa pazarlarını da kaybetme olasılığının, bu rapora yeteri dikkati çekebileceği tahmin ediliyor. AB ile bir uzlaşma dönemini yaşarsak şaşırmayın.

Ekonomi cephesine gelince. Önce, seçim öncesi kontrol edilen Amerikan Doları ve döviz borsalarında, Türk lirasının, değer kaybetme sürecinin hızlanacağına inanıyorum. En azından, Amerikan Doları'nın yıl sonuna kadar zirve yapacağını tahmin ediyorum. Ayrıca yıl sonuna kadar, Türkiye'nin ödemek zorunda kaldığı yüz milyarlarca dolarlık taksitin karşılığı bulunmayan hazinenin, birçok alanda, vergiler de dâhil, artış yapacağını tahmin ediyoruz. Türkiye'ye, bu seçim sonrasında, sermaye akışı veya para akışı bekleyenler avucunu yalayacak. Türkiye, dünyanın gözünde, yeni olaylar ve şiddet olaylarının yaşanacağı bir ülke görünümünde.

Mesela önümüzdeki günlerden başlayarak, uluslararası sorunlar giderek şiddetini artırarak sürecek ve sonunda, hükümetin de canını acıtacak. Uluslararası "öteki" konuların başında, IŞİD petrollerinin satışı, altın satış ve transferlerinin sıkılaştırılarak kontrol altına alınması, uyuşturucu trafiği ile mücadelede sertleşme, İsrail ile uzlaşma ve daha neler, neler. Ama halkımın çoğunluğuna göre, bu anlattıklarım sorun değil, keyfe keder, meseleler. Oh be rahatladım.

Ama başta da söylediğim gibi, bizlere bu kötülükleri dış güçler falan yaptırmıyor. Bırakın bu fantezileri, bir arkadaşımın bana yolladığı mesajda vurguladığı gibi, tarihin en kalabalık IQ denemesinin sonucu ortaya çıkanlar.

Yazarın Diğer Yazıları