Demek ki gazeteci annelerinin ortak kaygıları varmış;

Sözcü'ye yapılan operasyonla ilgili Hürriyet yazarı Ahmet Hakan annesinin bir sözünü hatırlatmış yazısında;

"herkes kendini kurtarır, olan sana olur."

Benim annem de aynı cümleye 20 yılı aşkın zamandır şunu ekler;

"uğraşma bunlarla oğlum".

Annemin "bunlar" dediği; program, kitap ve yazılarıma konu edip eleştirdiğim iktidarlar ve halkın sırtından geçinen siyasetçi-işadamı-bürokratlardan oluşan isimler...

AKP'den önce de varlardı. Hatta "Güve: Bir Türkiye Filmi" adlı kitabımda önceki iktidarların kamu bankalarını nasıl yağmaladıklarını belgeleri ile anlatmış, AKP iktidara gelince "Meclis Yolsuzlukları Araştırma Komisyonu" yaptığı çalışmalarında bu kitaptan faydalanmıştı.

Önceki iktidarların kirli çamaşırlarıydı...

Bu iktidar döneminde yenileri ortaya çıktı...

Biz her dönemde yolsuzlukların, haksızlıkların izini sürüyor, halkın gerçekleri öğrenme hakkı için mücadele ediyoruz...

İktidarlar gelip geçicidir... Gazeteci ne iktidarın ne de muhalefetin rüzgârı ile yelkenlerini doldurur.

Gerçek; bir kutup yıldızı gibidir ve en karanlık sularda gazeteci peşinden gider.

***

Türkiye karanlık sularda...

19 Mayıs'ta Atatürkçü bir gazeteye FETÖ operasyonu yapılıyor.

Cumhurbaşkanı'nın tatil yaptığı yeri darbecilere haber vermekle suçlanıyor gazete.

Haberi nasıl vermiş? İnternet sitesinde yayınlayarak. Yani haberleştirerek... Herkesin bildiği bir "sırrı" haber yaptı diye...

Batı'da Türkiye aleyhine çalışan FETÖ'cüler için bundan daha iyi bir gerekçe yaratılamaz.

Ne diyor dışardaki FETÖ'cüler; "FETÖ diye bir örgüt yok, Erdoğan kendi muhaliflerini hapse tıkmak için bu örgütü uydurdu" diyorlar.

SÖZCÜ'ye yapılan operasyon FETÖ'cülerin eline yeni bir inkâr aracı verdi.

Türkiye'de FETÖ'ye karşı mücadele etmiş isimlerin dahi bu hain örgütle ilişkilendirilmesi, haklarında dava açılması, tutuklanması... tüm bunlar FETÖ ile mücadeleye zarar veriyor.

Kumpas davalarında hapis yatmış gazeteci Soner Yalçın basın açıklamasında Erdoğan'ı kastederek; "kandırılmaya devam ediyorlar" dedi...

Haksız mı?

Fethullah Gülen'e hocaefendi diyerek el etek öpenler bugün "dokunulmaz" olmanın rahatı içindeyken, geçmişte FETÖ'nün hedefi olmuş AKP'yi eleştiren gazeteciler ise; ya içerde, ya da tutuklanma korkusu ile yaşıyor!

---------

Atatürk'e hakaret edenlerin amacı ne?

Emperyalizm Türkiye'yi hücrelerine ayırıyor. Şimdi de Atatürkçülük üzerinden bir fay hattını derinleştirme hevesindeler.

AKP'nin göreve getirdiği bazı bürokratlarda, valilerde, Atatürk ve Millî

Bayramlarımız ile ilgili etkinlikleri engellemek gibi bir düşünce hakim. Sanki bu yolla Saray'a yaranmış olacaklar.

Bu düşünce spor ve sanat camiasına da yayılıyor. AKP'ye yaranmak için Atatürk'e dil uzatmanın yarışı içinde bazıları!...

En son İzmir Marşı'na küfür eden müptezeli hatırlayın...

O da yaptığı alçak ve aşağılık küfrün sonuna Recep Tayyip Erdoğan ile ilgili övgü dolu bir dize uydurup eklemişti!

İzmir Marşı'na küfredip Erdoğan'ı sözde övmüştü!

Ben Cumhurbaşkanı ve çevresinin bu tiplerden ve Atatürk'e dil uzatarak yapılmaya çalışılan "yalakalıktan" rahatsız olduğunu düşünüyorum.

 Bu düşünce içinde olanlar dün Oda TV'nin Emine Erdoğan ile ilgili haberini arşivden bulup okumalı.

Tarifeli uçakla seyahat ederken görülen Emine Erdoğan, 19 Mayıs ile ilgili uçakta yapılan anonsu diğer yolcularla birlikte alkışlayarak kutlamış.

 Erdoğan'a "yaranmak" için Atatürk ve Cumhuriyete türlü aşağılık iftiralarla saldıran müptezeller bir daha düşünsün...