''Yetmez ama evet'' pişmanlığı mı pişkinliği mi?

''Yetmez ama evet'' pişmanlığı mı pişkinliği mi?

Ülkede, en çok da bizim sektörde, son dönemde şöyle bir yanılgı var:

-              "Yetmez ama evet"çiler pişman oldular!

Bu doğrultuda "son pişmanlık" olarak aktarılıyor genelde iktidara karşı çıkışları da!

Halbuki pişman değiller; daha ziyade pişkine benziyorlar.

***

Aralarında Orhan Pamuk, Nilüfer Göle, Seyfettin Gürsoy gibi "Evet" yahut "Yetmez ama Evet"çilerin de bulunduğu grup, Paris''te düzenlenen bir panelde, bu sorunun, belki de ilk defa bu kadar net şekilde muhatabı olmuşlar:

-              2010 yılında Anayasa referandumuna ''Yetmez ama evet!'' deyip oy vererek, Türkiye''nin bugünlere gelmesine katkı yaptınız. Pişman mısınız?

***

Safiyane şekilde, bu isimler yahut emsallerinin, Türkiye Cumhuriyeti Devlet sistemi/kurumları/kuvvetlerinin, bir paralel yapının nihai hedefleri doğrultusunda araçsallaştırılmasına sağladıkları katkının sancısıyla kıvrandıklarını, tabiri caizse "imana geldiklerini", yaşananların ders, ibret ve tecrübesi ile artık her birinin birer sahici demokrasi, hak, hukuk, adalet ikonuna dönüşme yolunda ilerlediğini filan düşünenlerin "uyanması" için; buyurunuz verdikleri cevaplar, sergiledikleri tavırlar:

Sanırsın kendisini İspanyol eşeğine oturttular; Orhan Pamuk, "milliyetçi laik çevre ve kurumlar tarafından çok fazla cezalandırıldığı ve işkence gördüğü için" bu soruyu cevaplamaktan kaçındığını söylüyor.

Yaptığı, Cumhuriyet değerlerine, kurucu ideolojiye sahip çıkanları hedef göstermek hâlâ!

Bu mu "Cumhuriyet''in değerini anlama"?

***

Nilüfer Göle ve Seyfettin Gürsoy, o dönemde "Ermeni soykırımının tanınması, Kürt sorununun çözülmesi" gibi konularda taşıdıkları umudu paylaşıyor.

Izdırapları, "Yetmez ama evet" demiş olduklarından değil, "Yetmez ama evet" dedikleri niyet beyanında ortaya konan hedeflere erişilememesinden; aynı yerdeler!

Türkiye Cumhuriyeti, Osmanlı''nın haklı gerekçelere dayanan Ermeni tehcirini "soykırım" olarak tanıdığını ilan etse mesela; düğün bayram olacak onlara…

Bizim bildiğimiz, anladığımız anlamda bir "muhalefet" değil onlarınki; AK Parti''yle başladıkları işi/işleri bitirecek yeni bir taşeron arayışı belki…

Demem o ki…

Eskimiş şöhretlerinden medet umup da kullandırmayın kendinizi!

 

Hangi dinin dindarları?

-----

TBMM eski Başkanı''nın, "Değiştirilemez maddesi olmayan dindar Anayasa" çıkışına karşı, Ülkü Ocakları eski Genel Başkanı Suat Başaran şöyle bir Twitter mesajı yayınladı:

-              ''Dindar Anayasa'' yapacaklarmış. Tamam da, onlara uygun ''Dindar Anayasa'' hangi dine mensup olacak? Yolsuzluğa, iltimasa, rüşvete, insanları ötekileştirmeye cevaz verecek bir din bulmalılar önce….

İsmet Özel, "Bileyim" diyor ya "Münacat" şiirinde;

"…hangi suyun sakasıyım ya rabbelalemin"

O misal iktidarın hali de…

Keşke önce bir bilseler ya rabbelalemin;

Dindarlık iddiasında bulundukları hangi din!

Hangi din ki, zafere giden yol da şirki de mübah sayıyor, kul hakkını da dindarlarına!

 

SORU-YORUM

WikiLeaks belgelerinde adı geçenler, kısmen de olsa zamana yayılan bir tasfiyeye uğramıştı. Pandora belgelerinde adı geçenler de, aynı akıbete uğrar mı, yoksa, mevzu bu defa "tamamen duygusal" olduğundan, dokunan yanar mı?

Misal, öğrenebilecek miyiz bu sorunun cevabını:

Kamudan, son beş yılda aldığı ihalelerle ihya olmuş bir holding, Virjin Adalarındaki paravan şirketi üzerinden, kime/kimlere ve hangi motivasyonla, bir yıl içinde 105 milyon dolar bağış yaptı?

 

Ocaklardan çıkanlar…

MHP Genel Başkanı, ABD''nin, Ülkü Ocakları''nın boynuna "terör örgütü" yaftası asma girişimine haklı ve sert tepki gösterdiği dünkü grup konuşmasının bir yerinde, "Ülkü Ocaklarından şehit çıkar, gazi çıkar, kahraman çıkar, velhasıl adam gibi adam, yiğitler yiğidi insan çıkar. Bir tek çıkmayacak teröristtir, haindir, devlet ve millet düşmanıdır" dedi.

Daha geçenlerde, üstelik de garabet bir neden ve şekilde Ülkü Ocakları''nın "hedefi" olmuş biri olarak; kendilerini kurumların misyon, vizyon, hatıra, hafıza ve geleneklerinin üzerinde ve bunların tamamını keyfi şekilde çöpe atabilme hakkına sahip görenlerin cümle ayıbı saklı kalmak üzere, ben de tıpkı Sayın Bahçeli gibi düşünüyorum.

Bu sebepten dolayı da, anlamakta güçlük çekiyorum;

Ülkü Ocakları''na genel başkanlık düzeyinde hizmeti geçmiş kişiler, üstelik ABD Kongre üyeleri filan da değil bizatihi MHP yöneticileri tarafından, nasıl olur da, sırf siyasi itirazlar geliştirdikleri için döneklik gibi, ahlaksızlık gibi türlü fenalıkla suçlanabilirler?

Yazarın Diğer Yazıları