Yoksulluk dip yaptı

Dünya Bankası raporuna göre dünyada halen 115 milyon kişi, aşırı yoksulluk içinde yaşıyor. Covid-19 salgını yüzünden bunun 2021 sonu itibarıyla 150 milyon kişiye yükseleceği tahmin ediliyor.
Türkiye''de yoksul sayısı pandemi öncesinde artmaya başlamıştı. Bunun bir nedeni enflasyondur. Türkiye''de her zaman mutfak enflasyonu açıklanan ortalama TÜFE oranının üstünde olmuştur. İşçi ve memura yapılan düzeltme artışları ise TÜFE''ye göre yapıldığı için çalışanların satın alma gücü düşmüştür.
Yine, pandemiden bağımsız olarak, üç yıldır GSYH''da büyüme ve fert başına gelir artışı da düşük kaldı.
İşsizlik, pandemi öncesinde de artmıştı. 2020 TÜİK verilerine göre hesaplarsak, fiili işsiz sayısı 8,3 milyon kişi ve fiili işsizlik oranı yüzde 23,6 oldu. İşsiz kalan yoksul değil mi?
Dahası pandemi nedeniyle, işçi çıkarma yasağı var. Hizmet sektöründe, bildiğim bir işletmede 40 kişi çalışıyor. İşçi çıkarma yasağı kalkınca bu gibi işletmeler işçi çıkarmak zorunda kalacaktır. Pandemi sonrası maalesef Türkiye''de iki kişiden bir kişi işsiz kalacaktır.
Öte yandan, Covid''le birlikte Türkiye''de iflaslar arttı. Euler Hermes Küresel iflas raporuna göre, Çin''in GSYH''sı bizim 20 katımız (Çin 14,4 trilyon, Türkiye 717 milyar dolar) ve fakat 2020''de Çin''de iflas eden işletmelerin sayısı bizden düşük kalıyor.
Rusya''da 2007''ye göre iflas eden şirket sayısı yüzde 36,9 oranında azalmıştır. Bizde ise aynı yıllarda yüzde 60,8 oranında artmıştır.
Romanya, Brezilya, Güney Afrika''da 2020''de iflas eden işletme sayıları bizden çok daha düşüktür. (Aşağıdaki tablo.)
Pandemi sonrası bu iflaslar daha da artacaktır. Önceki sene şirketlerin iflas ertelemeye gitmesi yasaklandı. Mayıs ayında icra takibi yapılmayacak. İflaslar yargıda gecikme nedeni ile gerçekleşmiyor. Pandemi sonrasında daha çok firma iflas eder.
Uluslararası Para Fonu (IMF), korona salgınının etkileri ve ülkelerin halka ne oranda mali destek verdiğini karşılaştıran pandemi raporuna göre Türkiye, verdiği 1,9 oranındaki doğrudan destek ile halkına en az destek veren ülkeler grubunda yer aldı.
Buna rağmen hükümet pandemi desteğini GSYH''nın yüzde 12''si gibi gösteriyor. IMF, Mart raporunda bu verileri de ayrıca yayınlamış. Hükümetin iddiasına aldanmayın. Bu verilerde şark kurnazlığı var. Doğrudan yapılmayan banka kredilerinin ertelenmesi bile destek olarak gösterilmiş. Gerçekte izinli işçilere ödenen paralar ve doğrudan yardımlar bu oran içinde devede kulak kalıyor.
Türkiye''nin GSYH''ya oran olarak pandemi destekleri;
* Kredi garantileri; yüzde 6,4,
* Kamu bankaları kredi ertelemesi yüzde; 2,6,
* Vergi ertelemesi; yüzde 1,4.
Bunlar pandemi olmadığı dönemlerde de sık sık yapılmıştı.
Tekrar etmek gerekirse, pandemi için yapılan maddi destekler GSYH''nın yalnızca yüzde 1,9''u kadardır. Yani pandemi de yoksulluğun tuzu biberi oldu.
Uluslararası değerlendirmelerde cari açık Türkiye için ''''Aşil''in topuğudur'''' deniliyor. Gerçekte Türkiye yatırım malı ve teknoloji ithal etmek için cari açık vermiyor. Toplam ithalat içinde yatırım malı ithalatı yüzde 13''tür. Bu mevcut yatırımların amortismanını ancak karşılıyor. İthalatın yüzde 10''u tüketim malı ve yüzde 77'' si ham madde ve ara malıdır. Kur artışları ithal malı fiyatlarını artırdı. Halkın satın alma gücü düştü. Halk yoksullaştı. Söz gelimi artık kimse araba satın alamıyor.
Dahası cari açığı dış borçla finanse ediyoruz. Bunun için faiz çıkışı kaynak kaybı demektir. Kaynak çıkışı servet kaybı ve yoksulluk yaratır.
Zaten AKP iktidarı istese de, itibardan tasarruf olmaz zihniyeti ile saraylar yapmaktan, Mercedesler, uçaklar almaktan, beşli müteahhitlere ihale vermekten, popülizm yapmaktan halka dağıtacak para bulamaz.

Yazarın Diğer Yazıları