Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Sabahattin ÖNKİBAR

Sabahattin ÖNKİBAR

Yumurtaya kükrüyor, rezilliğe susuyor!

BDP Eşbaşkanı Selahattin Demirtaş, önceki gün perdeyi yırtıyor ve meydan okuyarak şu mesajları veriyor:
1) Yasal adımları beklemeden Kürtçeyi bundan böyle ikinci resmi dil olarak görüp kullanacağız!
2) Kentin giriş ve çıkışına Kürtçe tabelalar koyacağız.
3) Ticarethane isimleri Kürtçe olacak!
4) Esnaf bundan böyle sadece Kürtçe konuşacak.
5) Lokantalardaki yemek menüleri Kürtçe olacak.
Bu ifadeler meydan okumanın ötesinde, Anayasa’ya, üniter devlet  yapısına ve de beraber yaşama olgusuna açık bir isyan değil midir?
Tam burada bir parantez açıp
soralım:
Milletin ve devletin birliğini temsil eden Cumhurbaşkanı nerededir?
Abdullah Gül, konumu gereği bu densizliğe tepki koymayacak da neye koyacak?
Yoksa yoksa Cumhurbaşkanının bu suskunluğu müjdesini verdiği güzel günlerin yukarıdaki ifadelerle kapıyı tıklatması mıdır?
Değilse cevap istiyoruz Abdullah Gül, sen ne için varsın?
Peki ya Başbakan?
Uçan kuşlara bile güzergah tayin
etme gücü ve yetkisini kendinde gören Tayyip Erdoğan niçin susuyor?
O Erdoğan ki birkaç mektep çocuğu yumurta fırlattı diye  kıyametleri kopartırken bu dehşet gelişmeye kayıtsız
kalıyor!
Demek ki bu ülkede AKP’ye yumurta atmak, ülke birliğine dinamit koymaya kalkışmaktan çok daha büyük bir suç!
Hayır hadiseyi egzejere ediyor değilim, her şey ortada işte!
Devlete kast etmenin hiçbir müeyyidesi yok iken AKP’ye yumurta atmanın en asgari müeyyidesi örgüt üyeliğidir!
Baksanıza yumurtacı gençleri sigaya çekmek için Emniyet Teşkilatı günlerdir onlara uygun bir örgüt arayışında!
Bir ülke düşünüz ki Başbakan’ın mitinginde hiçbir taşkınlık yapmaksızın sadece  “Parasız eğitim istiyoruz” pankartını açtı diye gençler 15 ay hapisle yargılanırken, öte tarafta açık isyan ve ayrılık provalarını yapanlar görmezden geliniyor!
İmdaaaaaat!

 

YORUMSUZ... 
Yılmaz’da, Çiller AKP ile anlaşır endişesi!
Tansu Çiller’e yakınlığı ile bilinen merkez sağın ağır toplarından Hasan Ekinci iki gün önce Mesut Yılmaz’ı ziyarete gider ve ikili arasında şöyle bir diyalog gelişir:
- Sayın Yılmaz, sizin Genel Başkanlık hesabınız var mı?
- Hayır Hasan Bey, kesinlikle yok. Dahası, benim, önümüzdeki Haziran’da aday olmama ihtimalim yüksek, yani siyaseti bırakabilirim.
- Demokrat Parti için ne düşünüyorsunuz?
- Bu yapı ile barajı aşamaz.
- Tansu Hanım’a karşı mısınız?
-Emin olun değilim, hatta geçen gün Hüsamettin Özkan’la kendisine selam bile gönderdim ama bazı tereddütlerim var.
- Ne gibi?
- AKP ve Tayyip Bey’i hiç karşısına almıyor!.. Bugüne kadar AKP ve Erdoğan’ı eleştiren tek bir ifadesi olmadı.
- Başka?
- Eşi Özer Bey’in televizyonda açık beyanı var; Tansu Hanım, Tayyip Bey’in danışmanlığını yapıyor diye!
- Yok o doğru değil.
- Hasan Beyciğim başkası dese inanmayacağız da bu sözü  televizyonda eden eşi Özer Çiller’dir... Ayrıca...
- Evet ayrıca?
-Yine iyi bir kaynaktan bir iddia geldi kulağıma?
- Ne gibi?
- Sayın Çiller, Tayyip Bey’le anlaşmışmış!
- Nasıl bir anlaşma?
- Tansu Hanım, Tayyip Bey’e güya şu mesajı iletmiş: Eğer DP’nin başına geçer ve DP barajı aşarsa, AKP ile koalisyon kurarım, yok  DP’nin başına geçemezsem AKP’den mebus olurum.
- Mümkün değil.
- Başka bir şey daha var?
- Evet...
-Tansu Hanım güya Tayyip Bey’e, “Sen Cumhurbaşkanı olursun, ben de AKP’nin başına geçerim ve bütün gerginlik ortadan kalkar” demiş   ama Tayyip Bey renk
vermemiş!
- Olur mu efendim, Tansu Hanım böyle şey yapar mı hiç?
- Hasan Bey biliyorsun, Sayın Çiller geçmişte de ’Refah Partisi PKK’dan tehlikeli’diyerek oy topladı ama sonra gidip onunla koalisyon kurdu. Dolayısı ile Sayın Çiller’in ne yapacağı hiç belli olmaz!
(Birinci elden aldığım bu diyaloga yorumu size bırakıyorum...)

 

SUÇÜSTÜ...
Kayseri yolsuzluğu ve Ergenekon!

Kemal Kılıçdaroğlu bir iddia ortaya atıyor; Başbakan iddiayı araştırmaksızın hemen hücuma geçiyor ve ithamlarda bulunuyor. Ertesi gün İçişleri Bakanı Beşir Atalay, bugüne kadar hiç görülmemiş şekilde ağzını bozuyor ve çok ağır sözler ediyor.. Oysa Kılıçdaroğlu TBMM’de, “Sizi değil, Kayseri Belediye Başkanınızı suçluyoruz, elimizde belgeler var bir bakın” diyor ama buna rağmen anında şiddetli bir karşılık görüyor. Bunun yorumu AKP’de paniğin uç vermesi ve suçüstü olma hadisesidir. Eğer böyle olmasaydı Beşir Atalay gibi üslubu bilinen bir isim, o kadar ağır sözler etmezdi.. Burada ilginç olan ayrıntı, Kayseri  Belediyesinde yolsuzluk iddialarında adı geçen bir ismin Ergenekon sanığı olmasıdır.. Ne alaka, anlamış değilim?

 

KRİTER NE... 
O sakıncalı, peki ya bunlar?

Balyoz Davası’na bakan 10. Ağır Ceza Mahkemesi Başkanı Zafer Başkurt için sakıncalı diyenlere soruyorum:
1) Mehmet Haberal’ı tahliye etmeyen hakimler tazminata mahkum edildi ve bu ceza Yargıtay tarafından onandı. Peki ama Adalet’in mahkum ettiği bu yargıçların hâlâ görevinde olmaları sakıncalı değil midir?
2) Ergenekon savcısı ve hakimleri için yüzlerce şikayet ve suç duyurusu olmasına rağmen bunların hâlâ yargılama yapıyor olmaları sakıncalı değil midir?
3) Bizzat AKP Hatay milletvekilinin şikayeti ile Ali Dibo’cu ilan edilen bir ismin, yani Sadullah Ergin’in Adalet Bakanlığı koltuğunda oturuyor olması ve HSYK’ya patronluk yapması sakıncalı değil midir?
4) Zafer Başkurt, Balyoz’da sakıncalı görülüyor ise tayin edildiği Gebze’de nasıl normal olacak? Ne yani Gebze’nin adaleti ile Balyoz’un adaleti farklı kriterler mi içeriyor?

Yazarın Diğer Yazıları