Kimyasal rapor için kapıştılar

Kimyasal rapor için kapıştılar
Kimyasal rapor için kapıştılar

Suriye’de kimyasal silah kullanıldığını teyit eden denetçiler raporu, BM Güvenlik Konseyi üyeleri arasındaki fikir ayrılığ

Suriye’de kimyasal silah kullanıldığını teyit eden denetçiler raporu, BM Güvenlik Konseyi üyeleri arasındaki fikir ayrılığını gidermedi. İngiltere ve ABD, “Saldırıyı Esad’ın yaptığı açık” derken, Rusya
raporda bunu kanıtlayacak açık bir delil olmadığını savundu.

 

BM raporunun Suriye’de 21 Ağustos’ta kimyasal silah kullanıldığını teyit etmesinin ardından saldırıyı kimin düzenlediğine ilişkin BM Güvenlik Konseyi’nin (BMGK) daimi üyeleri arasında fikir ayrılığı yaşanıyor. BM raporunda saldırıyı kimin işlediğine yönelik açık bir vurgu olmaması taraflara kendi tezlerini üretme imkanı sağlıyor. ABD, İngiltere ve Fransa’nın BM temsilcileri Esad rejimini suçlarken Rusya’nın temsilcisi, raporda bunu kanıtlayacak açık bir delil olmadığını savundu. İngiltere’nin BM Daimi Temsilcisi Mark Grant, gazetecilere yaptığı açıklamada, roket örneklerinde yapılan incelemelerde roketlerin taşıma kapasitesinin 350 litre olduğunu, bu miktarın Tokyo metro saldırısında kullanılanın 35 katını bulduğunu ifade ederek, saldırıyı rejimin yaptığının açık olduğunu öne sürdü. Grant, inceleme heyeti başkanı Ake Sellström’ün saldırıda kullanılan sarin gazının Tokyo ve İran-Irak savaşında Irak tarafından kullanılan gazdan daha üst kalitede olduğunu söylediğini belirtti. Rusya’nın BM Daimi Temsilcisi Vitaly Çurkin de yaptığı açıklamada, raporda kimyasal silahı kimin kullandığına ilişkin bilgi olmadığını belirterek, “Herkes bu teknik rapordan kendi çıkarımını yapabilir ancak bu çıkarımların siyasi güdülerle olmayacağını umuyorum” dedi.
Saldırıda hiç muhalif asker ölmediğini savunan Çurkin, Esad’ın denetçiler Şam’dayken böyle bir saldırıyı yapmasının mantıksız olduğunu, hemen Esad rejiminin suçlanmaması gerektiğini söyledi. ABD’nin BM Daimi Temsilcisi Samantha Power ise gazetecilere yaptığı açıklamada, raporda yer verilen teknik detayların Suriye rejimini işaret ettiğini dile getirerek, “BM raporundaki teknik detaylar açıkça gösteriyor ki, bu çaptaki bir kimyasal saldırıyı ancak rejim gerçekleştirebilir. Sarin gazına rejimin sahip olması önemli bir nokta. Muhaliflerin sarin gazına sahip olduklarına dair delilimiz yok” diye konuştu.

 


Fransa’ya uyarı
Paris’te bir araya gelen ABD, İngiltere ve Fransa dışişleri bakanları askeri seçenek vurgusu yaparken Moskova’dan görüşmenin barış çabalarına zarar vermemesi gerektiği uyarısı geldi.
Fransa’nın başkenti Paris’te düzenlenen toplantının ardından ABD, Fransa ve İngiltere, Suriye’nin kimyasal silahların imha edilmesi planına sadık kalmaması takdirde güçlü ve bağlayıcı bir BM kararının çıkması konusunda görüş birliğine vardı. ABD Dışişleri Bakanı John Kerry, Fransa Dışişleri Bakanı Laurent Fabius ve İngiltere Dışişleri Bakanı William Hague, ortak bir basın toplantısı düzenledi. Kerry; ABD, Fransa ve İngiltere’nin, Suriye  rejiminin kimyasal silahlarının imhası planına tam anlamıyla uymasından başka hiçbir şeye tahammül göstermeyeceklerini, diplomasinin başarısızlığa uğraması halinde de güç kullanımına başvurulacağını söyledi. Moskova’dan açıklama yapan Rusya Dışişleri Bakanı Sergey Lavrov ise bu görüşmelerin barış çabalarına zarar vermemesi gerektiğini vurguladı.

 


ABD’ye güven
“Sürekli olarak tehdit etmek, korkutmak ve saldırmak için bahane aramak, Cenevre 2 Konferansı’nın düzenlenmesi şansına zarar verir” diyen Lavrov, ABD’nin Rusya ile vardığı anlaşmaya sadık kalacağına dair olan inancının tam olduğunu da belirtti. Dışişleri Bakanı Lavrov, ülkesinin BM’nin 7. maddesi uyarınca Suriye’ye güç kullanılmasını öngören bir kararın çıkmasına karşı olduğunu ve bunun ABD ile yaptıkları anlaşmada yer almadığını vurguladı.

 

İran: Türkiye de kimyasal silahları teslim etsin

ABD ve Rusya’nın Suriye’nin kimyasal silahları konusunda vardıkları mutabakat tüm yönleriyle tartışılmaya devam edilirken Esad rejiminin başlıca destekçilerinden İran’dan “İsrail rejimi, Suudi Arabistan ve Türkiye de kimyasal silahları teslim etmeli” tepkisi geldi. İran Meclisi Ulusal Güvenlik ve Dış Politikası Komitesi Sözcüsü Huseyin Nakavi, “Suriye’nin kimyasal silahlarına ilişkin anlaşma uygulanacaksa, İsrail, Suudi Arabistan ve Türkiye’nin de kimyasal silahları teslim etmeli” dedi. ABD, Suriye’ye karşı askeri müdahalede bulunmaya niyetlenirken Esad rejiminin kimyasal silahları teslim etmesini istemesini mantıksız ve uluslararası kurallara aykırı olarak niteleyen Nakavi, ABD’ye “Suriye’ye saldırmama” taahhüdünde bulunmaya çağırdı. Bu yöndeki bir güvencenin Suriye’nin kimyasal silahlarının uluslararası denetim altına konulması planının uygulanması açısından “kilit” önem taşıdığını söyleyen Nakavi, “ABD Suriye’nin halkına ve hükümetine karşı bir saldırıda bulunmayacağı garantisi vermedikçe planın uygulanmamalı” diye konuştu. Ulusal Güvenlik ve Dış Politikası Komitesi Sözcüsü Nakavi ayrıca ABD’nin Suriye’ye karşı saldırıda bulunması halinde Vietnam’da yaşadığından kötü bir duruma düşeceğini de öne sürdü.

 

Amerikalı Şahinler kızgın

ABD ve Rusya’nın kimyasal silahları kontrole açması karşılığında Suriye’ye saldırıdan  vazgeçilmesine yönelik anlaşmadan ABD’deki savaş yanlısı “Şahinler” rahatsız oldu. Suriye’nin kimyasal silahlarını 2014 yılının ortasına kadar imha veya tasfiye etmesi konusunda Rusya ve ABD’nin vardığı anlaşma Suriye’deki silahlı isyancıların yanı sıra ABD’deki savaş yanlısı senatörlerin de tepkisini çekti. ABD’li Cumhuriyetçi senatörler John McCain ve Lindsey Graham anlaşmayı eleştirdiler. Senatörler, yaptıkları basın açıklamasında anlaşmanın Suriye lideri Beşşar Esad’a erteleme ve kandırma için zaman kazandırdığını savundular. Anlaşmayı diplomatik kör bir patikaya benzeten senatörler, Obama yönetimini de Esad ve Rusya Devlet Başkanı Vladimir Putin’in peşine takılmakla suçladılar. ABD ve Rusya, Cenevre’de yapılan görüşmelerde Suriye’nin kimyasal silahlarının dökümünü bir hafta içinde teslim etmesi kararı aldı. Suriye’nin yükümlülüklerini yerine getirmemesi durumunda ise yaptırım uygulanması ya da güç kullanımını içeren BM sözleşmesinin 7’nci maddesini uygulamaya konulması kararlaştırıldı.