ZAFERİN ADI TELGRAF TELLERİ

ZAFERİN ADI TELGRAF TELLERİ
Soyadı yasası çıkınca Atatürk ona ’Martonaltı’ soyadını münasip buldu

Soyadı yasası çıkınca Atatürk ona ’Martonaltı’ soyadını münasip buldu

Bilecik üzerinden trenle Ankara’ya ulaşan Manastırlı Hamdi, geçici olarak Ziraat Okulu’nda yer alan Heyeti Temsiliye Karargâhı’na gitti; Mustafa Kemal’in çalıştığı odaya alındı. Odada, ayakta duran iki kişi vardı: Biri üniformalı, diğeri sivil giyimliydi. Manastırlı Hamdi Bey, ikisini de tanımıyordu. Acaba bunlardan hangisi Mustafa Kemal idi?..

Mustafa Kemal, onun bu düşüncelerini anlamış gibi, ona doğru bir adım attı ve elini uzatarak "Hoş geldin oğlum" dedi. Daha sonra İsmet Paşa’ya dönerek: "İşte kahraman çocuğumuz Manastırlı Hamdi. Büyük hizmetlerini gördük. Sevgimize layıktır" dedi. Mustafa Kemal, daha sonra onu oturtarak başından geçenlerin öyküsünü dinledi. Yemeğe alıkoydu. Sofraya her gelen, üzerinde hâlâ kiraz küfelerinin izleri olan Manastırlı Hamdi’yi görünce şaşırıyor, sanki ‘Aman değmesin’ der gibi, uzağından geçiyorlar. Ama hepsinde de bir merak!.. Kim bu üstü başı dökülen genç adam? Neden Paşa, başköşeye oturtmuş bu adamı? İyi de Ata’nın huzuruna böyle de çıkılmaz ki diye düşünürlerken, bu durum Atatürk’ün dikkatini çekmiş olmalı ki, ‘Efendiler,’ diyor; ‘Şu yaklaşmak istemediğiniz kişiyi tanıyor musunuz?.. Bu kahraman adam, Manastırlı Hamdi’dir. Pek azımızın görebildiği büyük hizmetler yapmıştır. Kendisine hürmet ve muhabbet borçluyuz.’ O zaman sofradakiler adeta ayaklanıp, dilleniyorlar. ‘Hoş geldiniz’ sözleri birbirini izliyor... Ulu Önder; yemekten sonra karargâhta Manastırlı Hamdi için bir telgrafhane kurulmasını istedi. Manastırlı Hamdi bu isteği yerine getirerek Mustafa Kemal’in telgrafçısı oldu. Paşa’nın büyük önem taşıyan mesajları, hep onun maniplesinden yurda dağılıyor, yine vatanseverlerin mesajları buraya geliyordu... İsmet Paşa, Batı Cephesi Komutanlığı’na atandığı zaman karargâhı için bir telgrafçı gerekmişti. En uygun aday da Manastırlı Hamdi Bey’di. İsmet Paşa bu isteğini Mustafa Kemal’e ilettiği zaman, "Ben Hamdi’ye karışmam, o istediği şekilde çalışır, gönlünü edebilirsen götür" cevabını verdi. Manastırlı Hamdi Bey de İsmet Paşa’ya hayır diyemedi. Kurtuluş Savaşı’nın dönüm noktaları arasında sayılan I. ve II. İnönü zaferlerinin müjdesini, top sesleri arasında, karargâhtan Ankara’ya ulaştıran, Manastırlı Hamdi Bey olmuştu. Meclis Başkanı Mustafa Kemal’in kutlama mesajını da (Siz orada yalnız düşmanı değil, milletin makus talihini de yendiniz!) alıp İsmet Paşa’ya ulaştıran yine Manastırlı Hamdi Bey idi...
Türkiye Cumhuriyeti’nin kuruluşundan sonra, Manastırlı Hamdi Bey çeşitli görevlerde bulundu, daha sonra evlenerek Konya’ya yerleşti. Bu arada İstiklâl Madalyası ile taltif edilmiş, soyadı yasası çıktıktan sonra da, Atatürk Manastırlı Hamdi Bey’e, İstanbul’un işgalini anımsatan ‘Martonaltı’ soyadını vermişti. Manastırlı Hamdi Bey, savaş bitip Cumhuriyet ilan edildikten sonra, terfi ettirilerek, Akşehir telgraf memurluğuna atanıyor. Orada iki yıl görev yaptıktan sonra, Ankara Yenişehir Postanesi Müdürü oluyor. Bu arada sağlığı bozuluyor. Bir süre tedavi gördükten sonra, kendi isteğiyle Konya İstasyonu’na birinci sınıf memur olarak atanıyor ve bu görevdeyken de emekli oluyor.
(Devam edecek)