CHP'nin çıkış yolu

24 Haziran seçimleri öncesinde, CHP için yazmak partiye zarar verirdi. Buna karşılık bugün seçimlere zaman varken ve CHP'de bir kargaşa yaşanırken susmak da aynı şekilde yanlış olur.

CHP'nin siyasi konjonktürde geldiği yeri, ''CHP başka bedende yaşayan bir ruha dönüştü'' diye tarif edebiliriz.

Bu tarif bir zorlama değil. Yaşananların bir tespitidir. Zira CHP, siyasi yelpazede kendine özgü bir ideoloji, kendine özgü bir duruş sergileyemedi. Bunu Cumhurbaşkanlığı seçimlerinde yaşadık. Son seçimde de aynısını yaşamaya ramak kaldı.

CHP Genel Başkanı ve MYK'nın 'Merkez Yoklama' sırasında milletvekili tercihlerinde de ''toplumu kucaklama'' olarak tarif edilen bir  eğilim dikkat çekiyor.

Bu anlayış ANAP'tan kalma ve darbe sonrası olağanüstü şartlara karşı düşünülmüş ve fosilleşmiş bir anlayıştır. Dört eğilim de denilen bu düşünce Turgut Özal'ın ANAP'ı kurarken geliştirdiği o günkü ortama uygun bir düşüncedir. Zira o zaman söz konusu eğilimler;  demokratik sol, liberal sağ, milliyetçi sağ ve İslami sağ'ı temsil eden partiler kapatılmıştı. Sonradan şartlar normalleşince ANAP da dağıldı.

CHP ne yapmalıdır?

Kendine özgü çağdaş bir anlayış benimsemelidir. Global dünyada sağ-sol temelde devam etmekle birlikte, ideolojide insan öne çıkmıştır. İnsanı ve toplum refahını öne çıkaran, kendine özgü bir ideoloji geliştirmelidir. Bu yolla, akıntıya kapılmış bir ağaç gibi halkın arkasından gitmek yerine, ikna ederek halkı kendi kulvarına çekmelidir.

6 ok Cumhuriyetin kuruluş simgeleridir. İşlevini de iyi yaptı. Bundan sonra bu hedeflerin zorla yorumunu yapmak yerine, CHP'nin çağdaş dünyaya hitap eden, insanlığı öne çıkaran yeni 4 hedefi olmalıdır .

1.            Laik devlet;

2.            Demokrasi, insan hakları ve siyasi özgürlükler;

3.            Hukukun üstünlüğü;

4.            Halkın (Ulusun) ekonomik çıkarlarını önde tutan bir dış ilişkiler politikası.

CHP, oy alacağını zannederek, CHP'li olmayanları da aday gösterdi. Bu defa CHP'liler oy vermedi. Oysa ki CHP oy çalmaya değil, yukarıdaki değerleri iktidara taşımak için bir yol çizmelidir. Toplumu bu hedefler için ikna etmelidir.

Söz gelimi 1970'li yıllarda Ecevit grubu, 'Ortanın Solu' kavramına içerik kazandırarak, partide ideolojik yenilenme getirdi. Bunun için uygulanan yol haritası;

* Halka dayanmak, güvenmek,

* Demokrasiyi tüm yönleriyle benimsemek,

* Cunta ve darbelerin karşısında olmak,

* Ezilenlerden, çalışanlardan, emekçilerden yana olmak, şeklindeki prensipleri kararlı bir şekilde savundu ve halkı ikna etti.

CHP'nin de bugün çağdaş ve ideolojik bir taban yaratması ve toplumu bu çizgide ikna etmesi gerekir.

Söz gelimi Laik devlet olmadan, demokrasi ve düşünce özgürlüğü olması mümkün değildir. Yeni CHP kadroları Laiklik konusunda korkak davranıyorlar.

Kılıçdaroğlu başarılı bir Adalet Yürüyüşü yaptı. Ancak arkasını getiremedi. Ben bu yürüyüşten sonra kendisine; 'partinin bir Adalet Marşı besteletmesi gerekir. Her toplantıda Onuncu Yıl Marşı gibi bu marşı okumak lazım' dedim. Bu yürüyüşü kalıcı kılacak bu veya benzer bir yol benimsenmedi.

Türkiye 2018 yılı dahil AKP iktidarına 600 milyar dolar cari açık verdi. Bu 80 milyon insanın kaybı demektir. CHP bu kayba odaklanmak ve çözüm önermek yerine ''ulusal'' kelimesine takıldı. Yine koli yerine iş dağıtmak gibi bir proje yapamadı. AKP'nin kuyruğuna takıldı.

CHP'nin demokrasi yolunu açması da bugünkü tüzük ve kadrolarla mümkün değildir. Çünkü çeteleşmiş bir delege sistemi vardır. Mahalle delege seçimleri olan ilçe kongrelerinde çoğunluk sistemi var. Bir oy fazla alan, delegeye hâkim oluyor. Adaylar da çoğunlukla merkez yoklama ile seçiliyor.

Partide Alevi delege çoğunluktadır. Ancak benim tanıdığım ve CHP'ye gönül vermiş bir çok Alevi bu durumdan hoşnut değildir. Üst düzey parti yöneticilerinin koltukta kalmak için Alevilerin istismar edildiğini düşünüyorlar.

Gerçekte 1946'da demokrasinin yolunu açan CHP, bugün de delege seçiminde çeteleşmeyi kaldırarak, merkez yoklama ile aday seçimini kaldırarak örnek olmalı ve demokrasinin önünü açmalıdır.

Özet olarak; Bugünkü CHP kadroları ile CHP'nin çıkış yolu bulması mümkün değildir. Her şeyden önce üst yönetimde olan ve CHP'yi yöneten eski maliyeci arkadaşlar, zamanında bürokrat olarak başarılı ve dürüst insanlardı. Ancak siyaset bürokrasiden daha geniş bir perspektif ve daha yüksek bir esneklik ve daha fazla cesaret gerektiriyor. Üstad yakınlığı ile ve birbirini kayırarak parti yönetilemez.

Siyasi partilerde, partinin geleceği aynı zamanda halkın geleceğidir. Halkın geleceği dostluk, arkadaşlık ve siyasi vefadan önce olmalıdır.

Yazarın Diğer Yazıları