Demokrasi kan kaybetti

Freedom House (Dünya Özgürlükler Evi) her sene bütün ülkelerde anketler yapıyor ve insan hakları ve demokratik özgürlükler endeksi yayınlıyor. Ülkeleri aynı ülkede yaptığı anket sonucuna göre, insan hakları ve demokratik özgürlükler açısından özgür, kısmen özgür ve özgür olmayan ülkeler olarak tasnif ediyor.

Freedom House 2018 raporunda, dünya nüfusu özgürlük endeksinde, 2017 yılına göre son bir yılda;

*             Özgür nüfus oranı değişmedi, yüzde 39 olarak kaldı.

*             Kısmen özgür nüfus bir puan azaldı, yüzde 25'ten yüzde 24'e geriledi.

*             Özgür olmayan nüfus ise arttı. Yüzde 36'dan yüzde 37'ye yükseldi.

Aslında dünyada insan hakları ve demokratik özgürlükler, on yıl öncesine kadar düzelmişken, son on yılda tersine azaldı ve özgür olmayan ülke sayısı arttı.

Aşağıdaki grafikte dünyada ülke sayısı olarak, son 30 yıllık demokrasi endeksi

verilmiştir.

1987 yılında dünyadaki ülkelerin yüzde 34'ü özgür ülke statüsünde iken, 2007 yılında bu oran yüzde 48'e yükseldi. Yani 20 yıl demokrasi kazandı. 2007 yılından sonra özgür ülke oranı yüzde 48'den 2017 yılında yüzde 45'e geriledi. Aynı on yılda özgür olmayan ülkeler oranı da yüzde 21'den, yüzde 25'e yükseldi.

Demokrasi kan kaybetti...

Dünyanın demokraside geri düşmesinin elbette evrensel nedenleri var. En önemlisi küreselleşme ile gelen ekonomik sorunlardır. Küreselleşme ile dünyada zengin fakir ülke farkı açıldı. Cari fazla veren ülkeler daha zengin, cari açık veren ülkeler ise daha fakir oldu. Aynı zamanda küreselleşme ile spekülatif sermaye siyasi iktidarları etkisi altına aldı. Spekülatif sektörler oluştu. Aynı ülkede spekülatif zenginler türedi ve gelir dağılımı bozuldu.

Bir ülkede gelir dağılımı ne kadar bozuksa, o kadar siyasi istismara açıktır. Siyasi iktidarlar hem fakir halka bütçeden para dağıtarak, kendilerine biat edenlerin sayısını artırdı. Hem de bir çok ülkede özellikle İslam ülkelerinde fakir halkı Siyasi İslam tuzağına düşürmek daha kolay oldu. Bu uygulamalar  otokrasi yolunu açtı.

Yine Freedom House 2018 raporunda, son on yılda dünyada insan hakları ve demokratik özgürlükler açısından toplam puan olarak en fazla kaybeden ülkeler tespit ediliyor. Dünyada demokraside en fazla kan kaybeden ülke Türkiye oldu.

Öte yandan raporda son bir yılda statü değiştiren beş ülke var. 

Gambiya: Özgür olmayan ülkeydi, kısmen özgür ülke statüsüne yükseldi.

Timor Leste: Kısmen özgür ülke statüsünden özgür ülke statüsüne yükseldi.

Türkiye: Kısmen özgür ülke statüsünden özgür olmayan ülke statüsüne geriledi.

Uganda: Özgür olmayan statüden, kısmen özgür statüye yükseldi.

Freedom House, Türkiye'nin özgür olmayan ülke statüsüne gerilemesini, ''Özgürlük Dünyasında uzun ve hızlanan bir slaydın zirvesi'' olarak görüyor. Ve özetle:

*             Cumhurbaşkanı Recep Tayyip Erdoğan'ın basın, sosyal medya kullanıcıları, protestocular, siyasi partiler, yargı ve seçim sistemi üzerinde artan bir baskı  düzenlediği için 2014 yılından bu yana puanı düşüyor.

*             Erdoğan, kendi ihtiyaçlarına göre, anlamlı bir denetim ve dengeler olmaksızın bir "süper başkanlık" sistemi oluşturmak için bir anayasa referandumu düzenledi.

*             Temmuz 2016 darbesi girişimine verdiği cevap, yaklaşık 60 bin kişinin tutuklanmasına, 160'tan fazla basın organının kapatılmasına ve 150'den fazla gazetecinin hapse girmesine neden olan ve büyüyen bir cadı avına dönüştü.

*             Ülke genelindeki yaklaşık 100 belediye başkanı acil önlemler ya da siyasi baskıyla değiştirildi.

Freedom House'un tüm tespitleri doğru olmayabilir. Ancak dünya kamuoyu ve hükümetler bu kurumların tespitlerinden etkileniyor.

İnsan hakları ve demokratik özgürlükler, bütün insanlığı vicdani değer olarak ilgilendiriyor. Kaybeden ülkeler, siyasi ilişkilerde de kaybediyor. Dış ekonomik ilişkilerde de kaybediyor. 

Yapmamız gereken;

*             Bir an önce olağanüstü hali kaldırarak normalleşme sağlanmalıdır.

*             Anayasa Mahkemesi kararlarını uygulamak ve bu yolla, Avrupa İnsan Haklar Mahkemesi'nin aynı doğrultuda karar vermesinin önüne geçilmek.

*             Hukukun üstünlüğü, yargı bağımsızlığı yeniden sağlanmak olmalıdır.

Demokrasiyi yaşayıp da sonradan otokrasiye giden iktidarlar, bir yerde mutlaka takılıyor.

Muhalefet partileri, laikliği, Atatürk'ü, sağ ve solu tartışmak yerine, ekmek ve sudan daha önemli olan insan haklarını, demokratik özgürlükleri tartışmalıdır. İnsan hakları olmadan sağ veya sol da olmaz.

Yazarın Diğer Yazıları