Maaşlar için şaka mı?

İlgili Bakan, 5.1 milyon memur ve memur emeklisi için maaşlarda 3 artı üç artış teklif etti. 2018 yılında 12 ay için ortalama aylık artış, yüzde 4.54 ediyor. Her memur ailesi için 3 kişi ortalama hesabıyla, memur maaşları 15 milyon insanı ilgilendiriyor.

Hükümetin, kamuda çalışan işçi ücretlerine global olarak yüzde 12.5 zam yapmasından sonra, memura yüzde 5.54 teklif etmesi de, toplu pazarlıkta ilginç bir başlangıçtır. 

Ama dananın kuyruğu öğle değil...

1- Hükümetler, kamuda çalışan işçi ve memuru, her toplu sözleşme görüşmesinde kullanıyor. Bu defa da muhtemelen Sayın Cumhurbaşkanı bizzat  veya Cumhurbaşkanlığından bir danışman, ya da Başbakandan daha gerçekçi bir açıklama yapılabilir.

Aslında maaş ve ücretlerde yapılan artış zam değil bir düzeltmedir. Zira enflasyon kadar artış demek zaten önceki reel maaş ve ücretlerin başka bir ifade ile satın alma gücünün korunmasıdır.

Üstüne, büyüme oranı kadar da zam yapılması gerekir. Maaş ve ücretlere  büyüme oranı kadar ilave artış yapılmazsa, memur ve işçinin göreceli durumu bozulur.

Bu hesaba göre 2018 için yüzde 10 enflasyon ve yüzde 5 büyüme oranı ile, en az yüzde 15 artış yapılması gerekir.

2- Öte yandan 2018 yılı enflasyon beklentisinin de yüzde 6.4 olduğu hatırlatıldı. Enflasyonun bu kadar düşeceğini MB'de beklemiyor. Zira 2006 yılından beri, hiçbir sene MB'nin enflasyon hedefi tutmadı. Bugünkü şartlar altında da verimlilik artışı, popülist harcamaların düşürülmesi gibi yapısal önlemler alınmadan enflasyon hedefinin tutmasını bekleyemeyiz. Bu tür önlemler ve kemer sıkma politikası, bir süre için toplumda hoşnutsuzluk yaratabilir. Bunun için siyasi iktidarlar yapısal önlemler almayı sevmez

3-Türkiye'de enflasyon hesabı da maalesef arapsaçına döndü. 

Maaş artışları TÜFE'ye göre yapılıyor. Her şeyden önce, memur ve işçinin harcama sepeti, Türkiye İstatistik Kurumu'nun hazırladığı, Tüketici Fiyatları Endeksi (TÜFE) sepetine tam uymaz. Çünkü TÜFE sepetindeki mal grupları ile çalışanların harcama grupları farklıdır. Söz gelimi TÜFE sepetinde gıda ve alkolsüz içeceklerin payı yüzde 21.77'dir. Ancak çalışanların harcama sepetinde bu pay yaklaşık yüzde 40'tır.

Dahası, çalışanların çoğu kirada oturuyor. Konut Kira artışı Yurt İçi Üretici Fiyat endeksine göre yapılıyor (Yİ-ÜFE ). Söz gelimi Temmuz ayı yıllık Yİ-ÜFE oranı yüzde 14,87 artış ve on iki aylık ortalamalara göre yüzde 9,98 artış gösterdi. Yasa ve Yargıtay kararına göre kira artışı 12 aylık ortalama Yİ-ÜFE oranı olan  yüzde 9,98'e göre yapılıyor.

Oysa ki TÜFE'de konut harcamalarında enflasyon oranı yüzde 7.50 olarak ilan ediliyor.

Öte yandan, İstanbul Ticaret Odası 1995, 1985 ve 1963 temel yıllarına göre üç  ayrı İstanbul Ücretliler geçinme endeksi hesaplıyor. Bu endekslerde sepet içinde harcama ağırlıkları farklı olduğu için, sonuçlar da farklı çıkıyor. Söz gelimi 1995 temel yılına göre geçinme endeksi yüzde 8.64 ve 1963 yılına göre ise yüzde 12.54 çıkıyor. Ayrıca TÜFE de 9.79'dur. İstanbul'daki işveren zam yapınca hangi veriyi esas almalıdır?

***

Temmuz Ayında Yıllık TÜFE ve İstanbul Geçinme Endeksleri

                İTO Ücretliler Geçinme Endeksi         

                1963 Temel Yılı      1995 Temel Yılı                 TÜFE

 

Genel            12.54                       8.64                                    9.79

Gıda                 9.63                      12.63                                  10.07

Konut             6.60                      17.32                                    7.50

Ulaştırma     8.02                      14.81                                  13.27

***

Bu endeksler, işçi ve memuru istismar eden, işçi ve memurun hakkının kötüye kullanılmasına imkan veren endekslerdir.

Doğrusu, bu endeksleri çalışanların harcamalarına uygun geçinme endeksleri olarak hazırlamaktır. Bunu da TÜİK veya İTO gibi siyasi etki altında kalabilecek kurumlar değil, birkaç Üniversite ortak çalışma alanları oluşturarak yapabilir.

Yazarın Diğer Yazıları