Akit yazarından AKP için çarpıcı sözler: “Gemi su almaya başladı”

Akit yazarından AKP için çarpıcı sözler: “Gemi su almaya başladı”
Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı yakından takip eden Abdullah Şanlıdağ, AKP’yi liyakatini kaybetmemesi için eleştirdiğini açıkladı, “Gemi su almaya başladı. Dipten gelen bir dalga, bizi sonun başlangıcına götürebilir.” ifadelerini kullandı.

Uzun yıllardır Erdoğan’ı takip eden Akit yazarı Abdullah Şanlıdağ, köşesinde kaleme aldığı çarpıcı bir yazıyla AKP’yi eleştirdi. Partinin daha iyi olması için, bu eleştiri yazısını yazdığını ifade eden yazar, “Meddah ve amigo olmaktansa, hakikati; sultan da olsa yüzüne haykırmak mertliktir” ifadelerini kullandı.

İşte Şanlıdağ'ın o yazısı:

“DİPTEN GELEN BİR DALGA BİZİ SONUN BAŞLANGICINA GÖTÜREBİLİR”

Eleştiri, bir şeyin daha iyi olması ve düzelmesi için yapılır. Meddah ve amigo olmaktansa, hakikati; sultan da olsa yüzüne haykırmak mertliktir. Dilsiz şeytan olmak, biz Müslümanların şiarı olamaz. Hep alkışlayan, patlıcanın dalkavuğu gibi olur. Yerine göre eleştiri, haklı eleştiri er kişinin kârıdır. Mesela acizane bendeniz 25 yıldır bu gazetede yazarlık, TRT’de de muhabirlik yapıyorum. Kimseye şapka çıkaracak bir durumum yok. Kalemimden ve kameramdan başka servetim yok. Cumhurbaşkanı Erdoğan’ı 1990 yılından beri takip ediyorum. 1992 yılında kendisini Kahramanmaraş Spor Salonunda ağırladık. Ta o gün, “bu yiğit adam, gelecekte Erbakan Hocanın yerini alacak kişidir” derdik. Öyle de oldu. 16 yıl boyunca Türkiye’ye çok hizmetler yaptı, yapmaya da devam ediyor. Samimiyetinden hiçbir zaman şüphe etmedim. Erdoğan’ı FETÖ, PKK, YPG ve tüm terör örgütleri çok yordu. Sınırlarımızda terör yapılanması devam ediyor. Partiyi ele geçirmeye çalışan eyyamcı, Fetö’cü, hesapçı adamlara dikkat etmek gerekiyor. Eğer bu hainler yerel idare listesine girmeyi başardılarsa, mutlaka sızma olmuştur, işimiz zor. Gemi su almaya başladı. Dipten gelen bir dalga, bizi sonun başlangıcına götürebilir.

“AK PARTİ LİYAKATINI KAYBETTİ Mİ? HENÜZ DEĞİL”

Hayır, henüz değil. Zaten eleştirmemiz de liyakatini kaybetmemesi içindir. Kaybederse, yapacak bir şeyimiz kalmaz. Maazallah bir devrim, bir darbe olursa, gemiyi ilk terk edecek olan Ak Parti’nin içerisine çöreklenmiş Fetö’cüler, akçeciler ve hainler olur. Bu millet yine liderinin yanında yer alır. Karaman Hoca der ki “İktidar liyâkatını kaybetmişse, yerini bir başka siyasi kadroya terk etmesi gerekiyorsa, doğrusunu ve daha iyisini yapabilecek böyle bir kadro da varsa iktidarı yıpratacak ve muhalefetin eline koz verecek ölçüde de olsa eleştiri yapılmalıdır. Eğer bu şartlar mevcut değilse, mevcut eksiklere ve kusurlara rağmen iktidarın devamı gerekiyorsa bu takdirde eleştiri, iktidarı zayıflatıp düşürecek, daha beterine fırsat verecek ölçüde olmamak gerekir. Eleştiri ve tavsiyelerin ağyâra fırsat vermeden yapılabilecek bir şekli de STK temsilcilerinin ilgili iktidar biriminden görüşme talep ederek yüz yüze konuşması, eleştirmesi ve tavsiyelerde bulunmasıdır.”

Sahi bizde STK’lar ne iş yapar? İktidarın yanlışlarını eleştirip doğruyu gösterecek kaç STK’mız var Allah aşkına! Tüm STK’lar ya iktidarın ya da muhalefetin borazanlığına soyunmuşlar. Herkes bir köşeyi, makamı kapmanın derdinde olunca, yürek ister eleştirmek ve doğruyu haykırmak.

Şimdi ortada iki kesim var. Birisi; Erbakan döneminden beri, dertleri dava olan, Allah’ın kelamının yücelmesi için hiçbir mevki, makam gözetmeksizin samimi olarak çalışanlar. Bunlar bazen diyor ki “Keşke iktidar olmasaydık, muhalefette daha ihlaslıydık.” Bu kesimin haklı yönleri olmakla beraber, hayatın şartlarının hiç de öyle olmadığı gerçeğiyle yüzleşmekten kaçınmalarıdır. Bu kesim, demokratik mücadelenin gerekli olduğuna inanan kesimdir. Hâlâ iktidardan ümitlerini kesmediler. 31 Mart yerel seçimlerinde yine Ak Parti’yi destekleyecekler. Ama içten içe kaynıyorlar. Listelere itiraz etmek istiyorlar lakin Reise zarar gelmesini de istemiyorlar. Bir kez daha Erdoğan’ın hatırına destek verecekler. İkinci kesim ise, sonradan Ak Parti’ye dahil olanlardır. Bunlar içerisinde de zamanla gerçeği görüp gerçekten samimi olanlar var.

Bir kısmı ise rantçı, akçeci, şucu, bucu olanlar. Bunlar her devrin adamı oldukları için, Ak Parti ve ülke batmış, umurlarında bile olmaz.

Tabi bir de hayatın getirdiği zorluklar ve gerçekler var ki, ona da değinmek gerekiyor. Biz savrulduk, inançlarımızdan, ahlakımızdan, yaşantımızdan ödün verdik. Ahlak ve yaşantımızı iktidar bozmadı ama açılan imkân ve kapılar o tarafa yöneltti. İktidar bir yol açtı, biz o yolu kullanamadık. Velhasıl iyi bir imtihan veremedik. Dolayısıyla eleştiriye önce kendimizden başlamamız gerekiyor.