Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
Muhiddin NALBANTOĞLU

Muhiddin NALBANTOĞLU

Almanların soykırımı

Türklerin Ermeni tehciri olayını dillerine dolayan Batılı emperyalistler, bu vesile ile Türklerin Ermenileri soykırıma uğrattıklarını parlamentolarına kadar taşımışlardır. Israrla bizim de onların yaptıkları gibi bir insanlık suçu işlediğimizi kanıtlamaya çalışıyorlar. Bu emperyalistler arasında başı çeken, bir zamanlar Türkiye’nin müttefiki olan ve olaylar sırasında Türkiye’de olanları da yakından bilen Almanya’dır. Böylece Almanya kendilerine bir çeşit suç ortağı aramış olmaktadırlar. Onların yalnızca İkinci Dünya Savaşı boyunca milyonlarca insanı acımasızca gaz odalarında yakarak yok ettikleri bir gerçektir ama, bizim onlarla aynı kefeye konularak aynı şekilde suçlamamız mümkün değildir. Çünkü bizdeki olaylar Ziya Gökalp murhumun deyimi ile bir “mukatele” dir. Yani Türk orduları üç kıtada ve ondört cephede kan ve ateş selleri arasında savaşırken cephe gerisinde silahlanan ve Türk ordularını arkadan vuran Ermenilerin daha içerlere taşınması olayıdır. Bu arada Ermenilerle silahlı çatışmalar yaşanmış ve her iki taraftan da pek çok masum insan hayatını kaybetmiştir. Olay budur. Hangi devlet ordusunu arkadan vuran iç düşmanlarına karşı kayıtsız kalır ki? Fakat Almanya’nın soykırımı korkunç üstü korkunç bir tarihi gerçektir. Bunu kendi belgeleri ve uluslararası mahkemelerin zabıtları da doğrulamaktadır. Gazetemizini dünkü kronoloji sütununda bir olaydan bahsediliyor. Aynen alalım:

Fırınlarda yakıldılar
“10 Ekim 1944 Nazi katliamı: 800 çingene çocuk sistematik bir şekilde Auschwitz kampında öldürüldü”

Nazi kodamanlarının Nurenberg Mahkemesinde yargılanarak çoğunun idam cezası aldığı sıralarda geniş çapta ortaya çıkan ve sayıları 24 kadar olan Toplama Kamplarında 6 milyondan fazla insanın aynı şekilde fırınlarda boğularak, yakılarak ortadan kaldırıldığı belirlenmiştir. Gerek bu emirleri verenlerin ve gerekse bu toplama kamplarının yöneticilerinin itirafları doğrultusunda işin gerçek olduğu ortaya çıkmıştır. Nazi liderlerinden ve Nurenberg Mahkemesi mahkumlarından Hitler’in Silahlandırma Bakanı Spir, hiç gizlemeden, öbür Nazi liderleri gibi inkara da kalkışmadan büyük bir açık yüreklilikle yaptıkları bu soykırımları açıklamıştır. Aynı şekilde bu mahkemelerde yargılanan diğer sanıklar da soykırımı doğrulamışlardır. Kaldı ki bu toplama kamplarından sağ olarak müttefikler tarafından kurtarılanlar da tanık olarak suçları doğrulamışlardır. Üstelik Spir mahkemeler sırasında son sözleri sorulduğunda büyük bir açık yüreklilikle şu ifadede bulunmuştur:

Büyük utanç...
“Alman milleti aradan on bin yıl da geçse bu büyük insanlık suçunun utancını üzerinden atamayacaktır. Bu utancı bütün Alman nesilleri büyük bir suçluluk içinde gelecek asırlara da beraberlerinde taşıyacaklardır...”
Hitler’den sonra Almanya’yı yöneten Gros Amiral Karl Doentz de anılarında aynı konuya temas ederek der ki:
 “.. Ben mert bir asker olarak ancak mertçe düşmanlarımızla savaştım. Bu soykırımlarından eğer haberdar olsa idim kesinlikle karşı tavır koyardım. Bu kahpece ve utanç verici olayları insan olarak tasvip etmemiz mümkün değildir...”
Nurenberg yargılamalarında en az cezayı da bu iki kişi almıştır. Onar yıl ile kurtulmuşlardır.
Aradan geçen uzun yıllar içinde Almanya’da ve dünyada çok şey değişmiştir. Ancak bir tek şey değişmeden kalmıştır o da hiç soykırım yapmadığımız halde bizim de Birinci Dünya Savaşının kan ve ateş selleri arasında iken silaha sarılarak Türk ordularını arkadan vuran Ermenilere karşı aynı suçu işlemiş olduğumuz yalanıdır. Bakalım bu Batılı caniler daha ne zamana kadar bu konuyu ısıtıp ısıtıp insanlığın önüne getireceklerdir?

Yazarın Diğer Yazıları