Anayasa'nın 3 maddesinde de var ama uygulanmıyor

Anayasa'nın 3 maddesinde de var ama uygulanmıyor

Pazar günkü yazıda, yeni adli yıl açılış töreninde verilen dualı resmi, Cumhurbaşkanı Erdoğan ve Diyanet İşleri Başkanı Erbaş açısından inceledik. Dua ile yapılan adli yıl açılışıyla verilen mesajın seçmene olduğunu, seçmenin hassas değerleri üzerinden konsolide edilmeye çalışıldığından bahsettik. Birileri pastayı paylaşırken, pastadan payını alamayan ve günden güne fakirleşen halktan kopan oyu, din üzerinden geri kazanmaya çalıştıklarından söz ettik. Tüm bunların yanı sıra, iktidarın, yaptığı hukuksuzluklara, yolsuzluklara, haksızlıklara karşı sallanan meşruiyet zeminini de din ile temellendirmeye çalıştığını söyledik.

Ancak, söz konusu resimdeki üçüncü aktör olan Yargıtay Başkanı Akarca''dan o yazıda hiç bahsetmedik. Gelin bugün de Akarca''nın Diyanet İşleri Başkanı ve AKP Genel Başkanı ile yan yana ettiği duanın yargıya etkisine bir bakalım…

Anayasa ve tarafsızlık

Anayasa''da "tarafsızlık" ifadesi 3 yerde geçer:

İlki, 2017 Anayasa değişikliğiyle bizzat AKP tarafından 9 maddeye eklenen ifadenin yer aldığı hükümdür ve aynen şöyledir: "Yargı yetkisi, Türk milleti adına bağımsız ve tarafsız mahkemelerce kullanılır."

İkincisi, 103''üncü maddede Cumhurbaşkanının göreve başlarken ettiği yeminde geçer: "Cumhurbaşkanı sıfatıyla,…,Anayasa''ya, hukukun üstünlüğüne, demokrasiye, Atatürk''ün ilke ve inkılaplarına ve laik Cumhuriyet ilkesine bağlı kalacağıma,…,üzerime aldığım görevi tarafsızlıkla yerine getirmek için bütün gücümle çalışacağıma Büyük Türk Milleti ve tarih huzurunda, namusum ve şerefim üzerine andiçerim."

Sonuncusu ise, (konudan bağımsız ama) medyayla ilgili olarak 133''üncü maddededir: "Devletçe kamu tüzel kişiliği olarak kurulan tek radyo ve televizyon kurumu ile kamu tüzelkişilerinden yardım gören haber ajanslarının özerkliği ve yayınlarının tarafsızlığı esastır."

Bugün Türkiye''de, anayasada tarafsız olması emredilen üç unsurun da tarafsız olmadığı göz önüne alındığında tarafsızlık meselesinin daha iyi anlaşılması ve bu sebeple de üzerinde daha fazla durulması gerektiği kanaatindeyim.

Nedir bu tarafsızlık?

Konumuz yargı olduğu için, tarafsızlık mevzuunu 9. madde üzerinden ele almak istiyorum ancak olayın ucunun 103. maddeye dokunduğunu da baştan söylemeliyim.

İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi (İHAM), tarafsızlığı iki farklı açıdan ele alır: Sübjektif tarafsızlık ve objektif tarafsızlık.

Sübjektif tarafsızlık, mahkemede görevi hâkimin birey olarak, kişisel tarafsızlığını ifade eder. Aksi sabit oluncaya kadar var kabul edilir, haklı nedenlerle tarafsızlığından kuşku duyulan hâkimin davadan çekilmesi gerekir. Buna göre, hâkimler, hukuk normlarını uygularken dünya görüşlerini bir yana bırakmalı ve kişisel fikirlerinin etkisinde kalmadan karar vermelidir.

Bu açıdan Yargıtay Başkanı, pek tabii bir inanca mensup olabilir, dua da edebilir. Ancak cübbesi üzerindeyken, resmî bir törende hem partili Cumhurbaşkanı hem de Diyanet İşleri Başkanı''yla dua ederse, o noktada sübjektif tarafsızlığına duyulan inanç yitirilir.

Objektif tarafsızlık ise, kurum olarak mahkemenin hak arayan kişiler üzerinde bıraktığı izlenimi ifade eder. Mahkemelere, dolayısıyla yargıya güven duymanın büyük ölçüde bir bütün olarak verilen nesnel görünümle ilgili olduğu şüphesizdir. Bu açıdan İHAM, kararlarında sıklıkla şu meşhur İngiliz özdeyişine yer verir: "Adaletin yerine getirilmesi yetmez, aynı zamanda yerine getirildiğinin görülmesi gerekir."

Burada iki husus üzerinde durulur: Birincisi, mahkemenin kuruluşu (organik), ikincisi, görevin yerine getirilmesi (fonksiyonel) biçimi.

Tüm bu bilgiler ise, son yaşanan olayın tekil değerlendirilemeyeceğini, aslında iç içe geçmiş neden sonuç ilişkisine bağlı olarak o fotoğrafa şahit olduğumuzu gösteriyor:

Üyelerinin büyük kısmı tarafsız olmaya yemin etmiş ama olamamış AKP''li Cumhurbaşkanı tarafından atanan Hâkimler ve Savcılar Kurulu''nun Yargıtay üyelerini belirlemesi, Yargıtay başkan ve vekilinin ise yine AKP''li Cumhurbaşkanınca seçilmesi mümkün olunca, ortaya da işte böyle Yargıtay Başkanı''nın AKP''li Cumhurbaşkanı ile yan yana, cübbesi üzerindeyken dua ettiği görüntü çıkıyor.

Hâl bu olunca da hak arayan vatandaş, ne hâkimlerin, sübjektif olarak, dünya görüşünden bağımsız karar verebileceğine inanıyor ne de bir bütün olarak mahkemelere güven duyuyor.

Yazarın Diğer Yazıları