Ankara'daki Araplar

Uluslararası kamuoyunun önünde Mısır Cumhurbaşkanı Mursi, İran Cumhurbaşkanı Ahmedinecad ve Tayyip Erdoğan arasında kıyasıya bir yarış yapılmaktadır. Bu yarış Filistin’i kim daha çok seviyor ve kim daha çok yardım yapıyor. Tayyip Erdoğan, Filistin’i kastederek  “öleceksek adam gibi ölelim” diyerek Filistin için ölebileceğini duyurarak diğer iki rakibinin önüne geçmiştir. Ahmedinecad, Filistin’e silah yardımı yaptığını açık bir şekilde duyurarak diğerlerine iyi bir çalım atmıştır. Mısır Cumhurbaşkanı Mursi, ateşkes görüşmelerinde hem İsrail hem de Hamas lideri ile görüşebilen tek lider olduğunu göstermiş ve ABD Başkanı Obama, Mursi’yi bir günde üç kez arayarak Orta Doğu’nun en önemli lideri olduğunu göstermiştir. Tayyip Erdoğan, Obama’dan telefon gelmeyince kendisi aramış ama Obama tercihini daha önce Mursi yönünde yapmıştır. Sadece Obama değil, İsrail’in radikal liderleri Başbakan Netanyahu ve Dışişleri Bakanı Lieberman da Mursi’yi iki taraf arasında ateşkesin sağlanmasında oynadığı müspet rolden dolayı tebrik edip teşekkürlerini sunmuşlardır. Bilinçli bir şekilde ortaklaşa olarak Mursi’yi öne çıkartmışlardır. Ayrıca ABD Dışişleri Bakanı Clinton ani bir kararla Orta Doğu’ya gelmiş ve Netanyahu ile Mursi’yi ziyaret etmiştir.
Araplar, İsrail’in 1948’de kuruluşundan bu tarafa dört büyük savaş (1948, 1956, 1967, 1973) yapmışlar ve hepsinde yenilmişlerdir. Araplar İsrail ile baş edemeyeceklerini anlamışlar ve Filistin sorununu Arap sorunu olmaktan çıkartıp, bir İslam sorunu haline getirmişlerdir. Dünyadaki bütün İslamcılar da Arap ulusal sorunu olan Filistin’i kutsal bir sorun olarak kabul edip dünyanın dört bir yanından Arap sorununa İslami sorunmuş gibi destek vermeye başlamışlardır. Gayet tabii ki Türkiye’deki İslamcılar da bu uluslararası orkestrada yerini almışlardır. Başta Başbakan ve Dışişleri Bakanı olmak üzere AKP iktidarı, mesaisinin tamamına yakınını, Filistin ve Arap ülkelerine harcıyor. Arap milli sorununa İslami kutsal bir dava olarak bakıyor ve Arap’tan çok Arapçı davranmaktadırlar. Bu ideolojik bir davranıştır, bu davranışın bir başka nedeni de Türkiye’de %5’i bulmayan radikal İslamcı tabanı Saadet Partisi’nin elinden almaktır.
Bir yıldan bu tarafa birçok defa yazdık, önemli olduğu için bir kez daha hatırlatmak istiyoruz. İsrail, kurulduğu 1948 yılından beri güvenliğini sağlayıp huzura kavuşamadı. Bunun en önemli nedeni de hep muhalefette olan ve bir türlü iktidara gelemeyen Radikal İslamcılardır. Radikaller, dindar kesimlerden taraftar toplamak için Yahudi karşıtlığı ve İsrail devletini yıkma politikasını benimsemişlerdir. İsrail, Müslüman ülkelerdeki özellikle de Arap ülkelerindeki İslamcıları iktidara taşıyarak onlarla anlaşma yolunu seçmişlerdir. Bu nedenle de Arap Baharı aslında Radikal İslamcıların sözde baharı haline gelmiştir. İsrail, İslamcılarla anlaşma yapmayı başarırsa aslında Orta Doğu’ya barış gelebilir. Ama eğer başaramazsa Orta Doğu’nun Arap ülkeleri bu İslamcı iktidarlarla bir felakete sürüklenebilir veya İslamcılar da kendi İslamcılarını yaratabilir, eğer böyle olursa Orta Doğu halkları Saddam ve Kaddafi türü bir rejimden, İran türü bir rejime geçiş yapar ki bu değişim halklara ve bölgeye yazık eder. İsrail de beklediğini bulamaz.
Tayyip Erdoğan, Abdullah Gül’ü dış politikadan dışladı. Eskiden yurt dışı temsili zirvelere hep Gül giderdi, şimdi kendisi gidiyor. Gül, dış politika ile ilgili demeçler verir, fikrini açıklardı son dönemlerde bunu da yapmıyor. Abdullah Gül, dış politikada daha tecrübeli ve daha temkinliydi. Erdoğan-Davutoğlu ikilisi Türk dış politikasını kısırlaştırdılar. Sadece Müslüman ülkelerle ilgileniyorlar. Bu tutum, radikaller arasında aşırı bir ilgi ve ideolojik boyut kazandı, dolaysıyla hata üstüne hata yapar hale geldiler. Bir Türk gibi değil Müslüman gibi davranıyorlar. Hatta zaman zaman bir Arap’tan daha Arap davranıyorlar. Adeta Ankara da Türkler değil de Araplar oturuyor gibi geliyor insana. Bu arızalı bir durumdur. Türk gibi davranmak istemiyorsanız, Müslüman bir Türk gibi davranın bari, zira Araplık üzerinizde sırıtıyor. Zaten yakın müttefikiniz ABD ve İsrail, Arap gibi davranmanızdan hazzetmiyorlar. Çünkü dünyada Araplardan iki yüz milyon var, iki tane daha fazla olması, onlar için bir mana ifade etmiyor, hele Türkler için hiçbir manası yok.

Yazarın Diğer Yazıları