Anne-oğul kanseri el ele yendi

Anne-oğul kanseri el ele yendi
Ankara'da yaşayan Gülistan Benli, 2017 yılında meme kanserine yakalandı. Tedavisine başlanan Benli, hastalıkla mücadele ederken 2 yıl sonra 12 yaşındaki oğlu Hakan Çağan'ın da lösemi olduğunu bilgisine ulaşıldı. Anne ve oğlu, birlikte verdikleri mücadeleyle hastalığı yenmeyi başardı.

Mamak ilçesinde yaşayan Gülistan Benli, 2017’de 4. aşama meme kanseri olduğunu öğrendi. Tedavisine başlanan Gülistan Benli, hastalıkla mücadele ederken 2 yıl sonra 12 yaşındaki oğlu Hakan Çağan’ın da lösemi olduğunu öğrendi. Anne ve oğlu el ele vererek hastalıkla mücadele etti.

Önce anne Gülistan Benli, ardından da Hakan Çağan, gördükleri tedaviyle hastalığı atlattı.

Ancak Gülistan Benli’nin hastalığı, geçen nisan ayında yeniden nüksetti. Hastalığı tamamen yeneceğine inanan Gülistan Benli, Lösemili Çocuklar Sağlık ve Eğitim Vakfı’nda (LÖSEV) gönüllü olarak çalışırken, oğluyla birlikte diğer annelere umut oluyor.

“OĞLUMA KONAN TANI BENİ YIKTI”

Gülistan Benli, “Oğluma konan bu tanı, beni yıktı İnsan o an kendini unutuyor. ‘Dibe vurdum’ dediğiniz bir an oluyor. Ama çocuğunuz var. Hayır bu dip değil diyorsunuz. Oğlumun kanser olduğunu öğrendikten sonra tamamen onun hastalığına yoğunlaştım. Yeme içmeme çok dikkat ettim ki bana bir şey olmasın, oğluma destek olabileyim diye. Stresin en yoğununu yaşadığımız bir andı. Ben iyi olacaktım ki oğlumu da ayağa kaldıracaktım. Ben kendi hastalığımı bırakıp tamamen oğluma yoğunlaştım. ‘Bu hastalığı ben yendim oğlum da yenecek’ diye inandım. Çok zorlu bir süreçti ama uzun süreli bir grip gibi düşündük. Çok şükür oğlumun da tedavi süreci olumlu gitti ve beraber bu hastalığın üstesinden geldik. Oğlumla el ele tutuştuk, birbirimize destek olduk” ifadelerini kullandı.

“BİRBİRİMİZE SIKI SIKI SARILDIK”

Şu anda 16 yaşında olan Hakan Çağan ise “Anneme kanser teşhisi konulduğunda 10 yaşındaydım. İlk öğrendiğim zaman çok fazla üzülmüştüm. 4.evreydi ve kaybetme korkusu vardı. Yine de her zaman sıkı sıkı sarıldım, elinden tuttum. 2 yıl sonra da benim kanser olduğumu öğrendik. Sonrasında annemle beraber kemoterapiye gitmeye başladık. Yeniden sıkı sıkı sarıldık. Başarıyla bu süreci atlattık. Şimdi ikimiz de çok sağlıklıyız. Yeniden spor yapıp, hayatıma devam ediyorum” dedi.

“ERKEN TEŞHİS TEDAVİ ORANINI ARTTIRIYOR”

LÖSANTE Çocuk ve Yetişkin Hastanesi’nde görevli Doç. Dr. Fatma Buğdaycı Başal, “Erken teşhis, hastalığın tedavi edilebilirlik oranını arttıran bir durum. Bu noktada taramalara dikkat çekmekte büyük fayda var. Memede, koltuk altında bir kitle eline gelebilir. Meme başı akıntısı olabilir. Memede cilt değişikliği portakal kabuğu görünümü olabilir. Memede kızarıklık olabilir. Meme kanseri tarama programında 40 yaşından sonra her yıl mamografi çekilmesi ve bunun meme ultrasonu ile desteklenmesi uygun olur. Tarama programlarına olan ilgi çok arttı. Bu sayede 40 yaş altında daha çok kadına tanı konur hale geldi” diye konuştu.

İlgili Haberler