DHA'da yer alan habere göre, tarihte birçok medeniyete başkentlik yapan ev sahipliği yapan Bursa'da, arkeologlar o dönemde yaşayan bir kadının, 48 yaşındaki eşi ve 14 yıl yaşındaki oğlu için yaptırdığı kayda geçirilen mezar taşını buldu. Mezar taşında yazan ise araştırmacıları şok etti.
Arkeologlar, birinde 6, diğerinde ise 2 insana ait kemiklere rastladı. Bir mezar taşında keşfedilen ve Türkçeye çevrilen yazı ise tarihçiler tarafından büyük ilgi ile karşılandı. 1500 yıllık olduğu tahmin edilen özel mezar odasında arkeologların çalışmaları devam ediyor.
Arkeologların, bir mezar taşında keşfedilen ve Türkçeye çevrilen yazı ise tarihçiler tarafından büyük ilgi ile karşılandı.
"KİM O'NU YOK EDERSE, KIYAMET GÜNÜ HESAP VERECEKTİR"
İznik Müze Müdürü Ahmet Türkmenoğlu, mezar taşında, "Ben Herennia Vitalia. Bu tabutu 48 yıl yaşayan ve Phretens’in ilk lejyonu olan sevgili kocam Lulius Valentinus Christian ve 14 yıl yaşayan oğlum Lul için diktim. Kimsenin tabutu yok etmesine izin verilmemelidir, ama kim onu yok ederse kıyamet günü Tanrı'ya hesap verecektir" ifadelerinin yer aldığını söyledi.
48 ve 14 YAŞINDAKİ KİŞİLERE AİT
Keşfin ardından bu yazıtı Prof. Dr. Boris Dreyer’e çözdürdüklerini belirten Türkmenoğlu, "5'inci yüzyıla ait mezar taşı. Bunun üzerinde de bir kadının hem 48 yaşında ölen kocası hem de 14 yaşında olan oğlu için bir mezar yaptırdığını anlıyoruz" dedi.
ÇALIŞMALAR DEVAM EDİYOR
İznik Müze Müdürü Türkmenoğlu, 1'inci derece arkeolojik sit alanı olarak ilan edilen bölgeden çıkan eserlere ilişkin ise, "Kazı çalışmalarımız Müze Müdürlüğü başkanlığında ve 9 Eylül Üniversitesi’nden Doç. Dr. Aygün Ekin Meriç’in bilimsel danışmanlığında yürütülmektedir. Kazı çalışmalarında bugüne kadar 3 lahit ile birlikte çeşitli çapkı mezarlar ve oda mezar örnekleri ortaya çıkarılmıştır" diye konuştu.
Meme kanserinde erken teşhisin önemi nedir?
Bebeklerde İshal hastalığının nedenleri nelerdir?
Ali Babacan'dan gündemi değiştirecek açıklamalar
2021 yılında Türk Lirası'nı neler bekliyor?
Kozmik oda kumpasını emekli Albay Erkan Yılmaz Büyükköprü anlattı