Atatürk Havalimanı'ndaki 38 yıllık yasak haberin sırrı. İstanbul'daki sansür New York uçağını nasıl düşürdü?

Atatürk Havalimanı'ndaki 38 yıllık yasak haberin sırrı. İstanbul'daki sansür New York uçağını nasıl düşürdü?

Gazeteci Faik Kaptan, İtalyan Havayolları’nın Türkiye’deki eski yöneticilerinden Bora Tınar’ın vefatı sonrası kaleme aldığı yazıda 38 yıl önce İstanbul’da önlenen bombalı saldırının sansürlenmesini ve bunun New York’a giden uçağın düşürülmesine yol açmış olabileceğini yazdı.

İstanbul Atatürk Havalimanı’nda 40 yıl görev yapan gazeteci Faik Kaptan, İtalyan Havayolları’nın Türkiye’deki eski yöneticilerinden Bora Tınar’ın vefatı sonrası yazdığı yazıda 38 yıl önce Atatürk Havalimanı’nda uçağa bombalı saldırı olayının nasıl önlendiğini ve bunun 2 yıl sonraki Lokerbie faciasına yol açmış olabileceğini ifade etti.

İşte Faik Kaptan, yazdığı yazıya şu satırlarla başladı,

“Sabredip aşağıda okuyacağınız olayın perde arkasındaki gerçeklerini Bora abime Bodrum’dan telefonla ulaşıp yazdım. Tekrar rahmetler olsun”

Türk havacılığında kayıtlara geçen, fakat dönem Sıkıyönetim dönemi olması nedeniyle haberi yapılamayan olası bir facianın önüne geçildiği bir bomba olayı yaşandı.

Pan American Havayolları uçağının 1988 yılı Aralık ayında Londra’dan New York’a giderken İskoçya’nın Lockerbie kasabasının üstünde patlatılarak düşürülmesi olayının ilk provası 1986 yılı Eylül ayında Atatürk Havalimanı’nda mı yapıldı?

Fakat Türk havacılarının, güvenlik kuvvetlerinin dikkati ve titiz çalışmaları doğrultusunda olası bir facianın önlendi. Yani amiyane tabiriyle teröristler facianın film senaryosunu yazdılar, filmin çekimini yaptılar fakat sahneye koyamadan Türk havacıları ve güvenlik kuvvetleri önledi.

faik-kaptan1.jpg

O GÜN NE OLDU?

Yeşilköy Havalimanı Dış Hatlar terminalinin Atatürk Havalimanı Dış Hatlar terminali adını almasının üstünden bir yıl geçti. 12 Eylül 1980’de yapılan ihtilalden sonra ilan edilen Sıkıyönetim halen devam ediyordu. Her iki terminalde de hakim güç askerlerdi. Hepsinin başında da bir Albay vardı. Albay sert mizaçlı, yüzü gülmeyen bir kişiydi. Basın mensuplarını da pek sevmezdi.
O gün akşam saatleri. Sonbahar havası. İstanbul’a hakim sisli ve puslu bir akşam olmak üzere.

Saat 17.00 civarı.

Gün bitmek üzere olduğu için terminal içinde son turları atıyorum. Pasaport kontrolü bankolarının yanındaki personel kapıdan tam çıkmak üzereyken karşıdan koşarak gelen Albayı ve yanında birkaç polisi gördüm. Olağanüstü bir durum vardı. O anda soramadım ve ben de koşarak onları takip etmeye başladım.

foto2.jpg

Albay ve beraberindekiler 108 numaralı köprü de bulunan Alitalia uçağının yanındaki merdivenden aprona yöneldiler. Tabi polisler kapıyı tuttukları için benim inmemi engellediler. Tanıdık bir polis bana, “ Yasak Faik, aşağıda şüpheli bir valiz var” dedi.
İş biraz olsun anlaşılmıştı. Uçak altındaki bavullardan birisinden şüphelenilmişti.

MEÇHUL YOLCUNUN SAHİPSİZ BAGAJI

Arap kökenli olduğu belirlenen bir yolcu Alitalia uçağı ile İstanbul’dan Roma’ya oradan da transit olarak bineceği Pan Am ile de New York’ a uçmak için bankoda işlemini yaptırdı. Görevliye gri renkli Somsonite marka bavulu da New York etiketi yapıştırarak teslim etti. Uçuş kartını aldıktan sonra pasaport kontrolüne giderek uçağının kalkacağı 108 numaralı köprüye gitmesi gerekiyordu.
Ancak bu yolcu işlemlerini yaptırıp bavulunu gönderdikten sonra Pasaport kontrolüne gitmedi. Arap kökenli bu meçhul yolcu elindeki küçük çantasıyla dış hatlar terminali gidiş katından dışarı çıkıp tekrar kente döndü.
Saat 16.45’de Roma’ya kalkacak yolcular için saat 16.00’da uçağa binilmesi anonsu yapıldı. Yolcular son arama noktasından geçtikten sonra yan merdivenden uçağın altına geçerek bavullarını göstermek zorundaydı. O dönemde EDS yani elektronik arama sistemi olmadığı için yolcu valiz eşleşmeleri uçak altında göstermek suretiyle yapılıyordu.

TEK VALİZ ORTADA KALDI

Yolcuların tamamı valizlerini gösterip uçağa girdi. Herkes yerine oturdu ancak aşağıda gri renkli Samsonite marka bir valiz sahipsiz kaldı. Defalarca uçak içinde anons yapıldı. Fakat valize sahip çıkan yoktu. Bu arada bir görevli de uçağı sayıyordu. Uçakta da bir yolcu eksik çıkıyordu.
Tehlike çanları çalmaya başlamıştı. Bir yolcu eksik, bir valiz de aşağıda sahipsizdi. Hemen polise haber verildi. İşte Albay ve polislerin koşturması bu nedenleydi.
Ben sadece pencereden gözlemliyordum. Polisler çevre emniyetini almışlardı.

BOMBACI BEKİR

O dönemde havalimanı çalışanlarının yakından tanıdığı işini çok iyi yapan bomba imha uzmanı “Bombacı Bekir “ lakaplı polis de olay yerine geldi. Bekir elindeki cihazla valizi taradı ve dinleme yaptı hemen valizin o bölgeden uzaklaştırılması gerektiğini söyledi.
Valiz özel bir araca bindirildi ve hangarlar istikametine doğru hareket edildi.

Olayın bundan sonrasını o dönem Alitalia İstasyon Müdürlüğü yapan Bora Tınar’dan dinleyelim:

“Şüpheli valizi polis aldıktan sonra bizler de kendi şirketimize ait apron araçlarıyla takip ettik. Valiz şimdiki Emniyet Müdürlüğü ile THY hangarı arasındaki boş araziye götürüldü. O zamanlar buralarda hiç bina yoktu.
Bekir valizi indirip boş bir alana götürdü ve bir fünye ile patlattı. Fünye patlayınca hep birlikte yanına gittik. Ses çıkmadığı için boş zannettik. Ancak parçalanmış valizin yanına gittiğimiz zaman hepimiz olduğumuz yerde donduk kaldık. Bekir herkesin uzaklaşmasını istedi.
Görülen manzara şöyleydi. 10 sigara paketi alan bir Marlboro kutusu içinde özenle hazırlanmış ve sanırım TNT kalıbı gibi bir düzenek ona bağlı kırmızı mavi kablolar. Onların hepsinin bağlandığı transistörlü radyoya benzeyen bir cihaz. Büyük ihtimalle zaman ayarlı bir düzenek vardı. Fünye ile bombanın devreye girmemesi büyük şanstı. Fünyenin patlaması sonucu valizin içinde çok sayıda sigara ve bez parçaları vardı.”

“Olay bu aşamaya gelince bomba uzmanı Bekir’de yanımıza geldi ve o zamanlar havalimanına getirilip görev yapması için verilen bomba imha uzmanı robot vardı. Sanırım ABD’liler vermişti. O robotun olay getirilmesi için telsizle anons yaptı. Robot olay yerine getirildi.
Bizim o dönemdeki robot 1,5 metre boyunda, yerden 30 santim yüksekliğinde ve uzaktan kumandayla olaya müdahale eden bir cihazdı.
Bekir robotu hazırladı ve gerekli işlemleri yaptıktan sonra valizin yanına gönderdi. Bekir robota düzenekteki mavi kırmızı kabloların ayrılması işlemini yaptırtmak istiyordu. Ancak robot bir türlü bu işi beceremiyordu. Çok kez valizin yanına gitti geldi, aradan çok zaman geçti ama robot bu işi beceremedi. Sert bir cisimle üstüne vurarak imha ettirmek istediler, o da olmadı.
Sonunda bizim gözü kara bomba uzmanı polisimiz Bekir, “ Başlarım senin yapacağın işe robot efendi “ diyerek kollarını sıvadı. Müdürünün ve Albayın itirazlarına rağmen Bekir valizin yanına gitmişti bile. Nefesler tutuldu.
Bombacı Bekir yürekten bir Besmele çekerek mavi ve kırmızı kabloların bağlantı yerini elindeki pensle kesti. Elinle de karanlığın içinde olumlu işaret yapınca sessizliği orada bulunan 10-15 kişinin alkışları bozdu. Bekir görevini yapmıştı.

Herkes rahat bir nefes aldı. Bekir’i kutladılar. Bu sırada İstanbul Emniyet Müdürlüğünde de uzman ekipler geldi. Tesirsiz hale getirilen bomba düzeneği bu ekiplere incelenmek üzere teslim edildi.”

BOMBA PAN AM’IN NEW YORK UÇUŞUNA AYARLIYDI

Daha sonra öğrendiğime göre içinde bomba düzeneği olan valiz transit olarak bineceği Pan Am’nı Roma –New York seferini yapacak olan uçağına yüklenecekti. Uçak kalktıktan sonra da patlatılacaktı. Yine duyduğuma göre daha sonra incelemesi biten bu bomba açık bir arazide imha edildiği zaman 7 metre genişliğinde 2 metre derinliğinde bir çukur oluşmuştu.

Anlayacağınız bir faciadan, işinde titiz ve dikkatli görevliler tarafından kurtulmuştuk. Bu olayı o dönemde haber yapamadık. Sıkıyönetim Komutanlığı’ndan yasak geldi. Tek satır bile yazamadık. Şimdi aradan 32 yıl geçti işte bu kitapta gerçeği okudunuz. Bu olayın aynısı 2 yıl sonra Londra Havalimanı’nda tekrarlandı. Pekiyi orada ne oldu?

NE OLMUŞTU?

Pan Am Havayollarının Londra-New York seferini yapan Boeing 747 Jumbojet uçağı, 21 Aralık 1988 yılında İskoçya’nın Lockerbie yakınlarında havada patlatılarak düşürüldü. 2000 kilometrekarelik alana yayılan parçalar teker teker toplandı. Uçaktaki herkes (258 kişi) ve kasabada yaşayan 17 kişi ile birlikte toplam 275 kişi öldü. Patlamanın sebebi zaman ayarlı bombaydı. Bombayı uçağa koyanların Libyalı teröristler olduğu öğrenildi. Bu olay yıllar sonra tekrar gündeme geldi ve Kaddafi sorumluluğu üstlendi. Libya’ya ambargo uygulanmaya başlandı. Sonunda Libya adları tespit edilen teröristleri İskoçya’ya iade etti. Teröristler ömür boyu hapse mahkum oldu.

İlgili Haberler