Atatürk'ün arabası hangi ABD Başkanına verildi? Yazıklar olsun size. Yılmaz Özdil açıkladı

Usta gazeteci Yılmaz Özdil, yıllarca Atatürk tarafından kullanılmış ve dünyada yalnızca 45 adet üretilen otomobilin hangi ABD Başkanına verildiğini açıkladı. Medyanın o dönemde bu durumu hangi yalaka manşetlerle verdiğini anlattı.

Gazeteci Yılmaz Özdil, bugün yayınladığı YouTube içeriğinde NATO'nun bize nasıl geldiğini anlattı. II. Dünya Savaşı yeni bittiğinde Moskova'nın gözü bize diktiğini ve boğazlarda üst talebi ve Doğu sınırımızdan toprak istediğine değinen Özdil, o sırada Washington büyükelçisi olan Münir Ertegün'ün kalp krizi geçirerek vefat ettiğini ifade etti. Beyaz Saray'ın diplomatik olan bu fırsatı kaçırmadığını ve Ertegün'ün cenazesinin Missouri zırhlısına yüklendiğini aktardı. ABD'nin dostluk mesajı olarak bu zırhlıyla Türkiye'ye gönderildiğine değindi. Söz konusu ölüm hadisesinin Türk Amerikan ilişkilerinde doğum noktası olduğunu aktardı.

MİSSOURİ ZIRHLISI İLE TÜRKİYE HANGİ MESAJ VERİLMEYE ÇALIŞILDI?

Missouri Zırhlısı ABD'nin en büyük savaş gemisi olduğuna ve tarihte 270 metre boyunda olduğuna dikkat çeken Özdil, ayrıca zırhlının 1600 mürettebatının olduğunu aktardı. Pasifik'te savaştığını ve Japon İmparatorluğu'nun ABD'ye kayıtsız şartsız teslimiyet belgesinin bu zırhlının güvertesinde törenle imzalandığını ifade etti. Bu savaş gemisinin, bu kadar önemli bir savaş gemisinin adeta cenaze arabası gibi gönderilmesi ABD'nin Türkiye'ye verdiği değeri gösterdiğini ifade eden Özdil “Yani aslında diyorlardı ki, Siz hiç merak etmeyin, biz sizi Ruslara karşı koruruz. Bu mesajı veriyorlar” dedi. Bu özetin devamında Özdil şu ifadeleri kullandı:

“KELİMENİN TAM MANASIYLA GÖVDE GÖSTERİSİYDİ”

Missouri tek başına yeterli görülmemişti. Yanına refakatçi olarak bir kruvazör, bir de destroyer ilave edilmiş. Yani tabutu taşımak için filo göndermişler. Kelimenin tam manasıyla gövde gösterisiydi. Müjdenin gelişi yalaka basınımız tarafından anbean takip ediliyor, vatandaşa duyuru oluyordu. Missouri, Cebelitarık geçti, Missouri İtalya açıklarından geçti. Missouri Ege sularında şeklinde fotoğraflar yayınlayıp kamuoyu hazırlanıyordu. Gemilerden röportajlar yayınlanırdı. Yalaka basınımızın o dönemin ilkel şartlarında Akdeniz'in ortasından böyle fotoğraf çekebilme, röportaj yapabilme imkanı yoktu.

“BİR ZAMANLAR ELALEMİN ZIRHLARI BOĞAZA DEMİRLİ DİYE KURTULUŞ SAVAŞI BAŞLATAN MİLLET, ELALEMİN ZIRHLARINI BOĞAZDA KURTARICI GİBİ KARŞILADI”

Amerikalılar fotoğrafları çekiyor, bunlara veriyordu, bunlar da yayınlıyordu. Bugün olduğu gibi o gün de sahibinin sesiydi bunlar. Neticede Cuma günü zırhlılar geldi, Boğaz'a demirlediler. Bir zamanlar elalemin zırhları boğaza demirli diye Kurtuluş Savaşı başlatan millet, elalemin zırhlarını boğazda kurtarıcı gibi karşıladı. Beylerbeyi’nden Üsküdar'a, Beşiktaş’tan Sarayburnu'na kadar bütün sahillere böyle yığılmıştı sayın ahalimiz. Sevinç çığlıkları atıldı, davul zurnalar çalındı, el sallandı.

“TARİHTE İLK KEZ İNGİLİZCE MANŞET ATILDI”

Medyanın bu durumu pompaladığına değinen Özdil, “Jürinin gelişi toplumsal ileriye dönük yalaka basınımız tarihte ilk kez İngilizce manşet attı. Böyle 8 sütuna kadar Missouri dedi. Dolmabahçe Sarayı'nın hemen yanındaki o Bezmialem Valide Sultan Camii’nin minareleri arasına ve Kız Kulesi’ne ‘Welcome Missouri’ yazıldı.” dedi ve o görüntüyü paylaştı.

eee.png

Ankara'da “Missouri” adıyla lokantalar açıldığını en iyi restoranlardan birinin adının “Washington” olarak değiştirildiğini aktardı. “Rus salatası”nın adının aniden adının değiştirilerek “Amerikan salatası” olduğunu belirtti. Özdil “Memlekette ne kadar büfe, birahane, lokanta varsa Amerikan salatasının üstüne atladı. Halbuki Amerikan salatası denilen, yıllardır Rus salatası diye yediğimiz salatayı Beyaz Ruslar gelince bu Bolşevik ihtilaliyle, Rus salatası ile tanışmıştık. Amerikalılar gelince salata, Amerikan salatası oldu ya.” dedi.

“TÜRKİYE CUMHURİYETİ'NE RESMİ ZİYARET YAPAN İLK AMERİKAN BAŞKANI”

O dönemlerde bizimle hiç alakası olmayan Kore Savaşı'na asker gönderildiğini, Amerikan üslerinin açıldığını, Celal Bayar’ın ABD Başkanı Eisenhower’a misafir olarak ABD'ye gittiğine değindi. Özdil sözlerini şöyle sürdürdü:

"Beyaz Saray'da göğsüne Liyakat Lejyonu madalyası taktılar. Oraya gittiğinde altına uçak verdiler. Hadi dediler böyle gez, biraz dolaş. New York, Los Angeles, Chicago, Las Vegas. 33 gün gezdirdiler. New York'a, işte ilk o zaman gitti Waldorf hastanede kaldı. 33 gün gezdirdiler. Aradan az biraz geçti. 1959 yıl oldu Eisenhower geldi, Türkiye Cumhuriyeti'ne resmi ziyaret yapan ilk Amerikan başkanı.”

Eisenhower’ın İsmet İnönü'yü hiç sevmediğini çünkü İsmet İnönü sayesinde İkinci Dünya Savaşı'na girmediğimi öğrenince çok sinirlenmiş olduğunu belirten Özdil Eisenhower’ın “Bu, bizden emir almayan Türklerin bağımsız hareket etmesine uyuz oluyorum” diyemediğini onun yerine “Türk ordusunu Almanlara karşı seyretmek isterdim” dediğini belirtti.

TÜRK BASINI VICIK VICIK YALAKALIK DOLU MANŞETLER ATTI

Celal Bayar’ı ve Adnan Menderes’i çok sevdiğini, iktidara geldikten hemen bir ay sonra Türk ordusunu ABD'nin emrine verip bizimle hiç alakası olmayan Kore'ye savaş göndermelerini Eisenhower’ın çok takdir ettiğini anımsatan Özdil, “Sayın basınımız tabi o zaman sessizdi. ABD Başkanının Türkiye'ye çok büyük önem verdiğini, sadece Türkiye'ye özel olarak geldiğini yazdılar. Halbuki İtalya, Pakistan, Hindistan, Afganistan, İran, Yunanistan, Fas, Tunus, Fransa ve İspanya turuna çıkmış 11 ülke geziyordu. Amerikan Başkanı geçerken Türkiye'ye de uğrayacak, sadece bir gece kalacak. Hepsi buydu. Ama dedim ya sayın basınımız o zaman da yalakaydı. Şahane manşetler attılar ‘Eisenhower’ın şeref dolu hayatı’ dediler. ‘Hür dünyanın başkanı Eisenhower, evine hoş geldin başkan Eisenhower, Çalışkan başkan Eisenhower, Başkanla mühim işler konuşulacak. Ayağına yüzbinler coşkuyla karşılanacak. Amerika Başkanı muazzam tezahüratla karşılanacak’ diye manşetler attılar. Türk basın tarihinin arşivi. Yani vıcık vıcık yalakalık ile dolu. Ankara'nın bulvarına ve kavşaklara bile zafer tankları kuruldu. Bu zafer takımlarına ‘IKE’ yazdılar. IKE lakabıydı.

Atatürk’ün arabasının Eisenhower’a nasıl verildiğini ise şu ifadelerle açıkladı:

Eisenhower Esenboğa’ya indi. Siyah bir otomobile bindirildi.

888.png

“ATATÜRK’ÜN ARABASINI EİSENHOWER’A VERDİLER”

Esenboğa indi. Siyah bir otomobile bindirildi. Kortej eşliğinde motorlu polislerin eskortluğunda şehre girdi. Tam şehrin girişinde kortej durdu. ABD Başkanı o siyah otomobilden indi. Yol kenarında bekleyen Türk halkını selamlamak için üstü açık otomobile bindirildi. O üstü açık otomobil Lincoln K serisi. Sadece 45 adet üretilmişti. 12 silindirli, 3 ileri manuel vitesli, dört kapılı idi. Koltukları deri kahverengiydi, sağ ön koltuğu katlanırdı. 1934 model. Eisenhower, işte bu otomobiline bindi. Fotoğrafta da gördüğünüz üzere şapkasını sağ eline aldı. Kollarını böyle kupa kazanmış futbolcular gibi havaya kaldırdı. Türkiye Cumhuriyeti'nin başkentinde alkışlanan, alkışlarla bu otomobille ayakta tur attı. Misafir devlet adamından ziyade şehri fethetmiş muzaffer bir komutan edasında. Bu otomobil, Atatürk'ün otomobili. 23 Nisan, 29 Ekim gibi özel günlerde, özel törenlerde Atatürk'ün, Mustafa Kemal Atatürk'ün halkı anlaması için 1934 yılında Maliye Bakanlığımız tarafından satın alındı.

“SADECE ATATÜRK KULLANILDI”

Rahmetli olana kadar sadece Atatürk tarafından kullanıldı. Manevi değeri nedeniyle 1938'den sonra İsmet İnönü tarafından asla kullanılmadı. Atatürk'ün naaşı 1953'te Anıtkabir'e defnedildi. Bu otomobil de 1958'de yine Maliye Bakanlığı tarafından Anıtkabir'e devredildi. Ordu Donatım Tamir Fabrikası'nda onarım ve bakımı yapıldı. Müze olarak sergilenmesi için Anıtkabir'de duruyor. Bu otomobil 1959'da Anıtkabir'e çıkarıldı. Türk halkını selamlamak için ABD Başkanı'nın altına verildi. Sonra işi bitince tekrar Anıtkabir'e gönderildi. Yani aslında sembol otomobille sembolik bir mesaj. Türk halkı Cumhuriyet tarihi boyunca bu otomobilin üstünde sadece Mustafa Kemal Atatürk'ü ve ABD başkanını gördü. Türkiye'nin NATO üyeliği nedir derseniz, işte bu fotoğrafta.

İlgili Haberler