Atatürk’ün bunları söylediğini düşünün

Genelkurmay Başkanı  “devlet sorumluluğu görev ve yetkileri yasalarla belirlenmiş. TSK’nın komutanı ve bir kamu görevlisi” olduğunu söylemiş.
Bu lafları, hangi rütbe ve görevde olursa olsun Atatürk’ün söylediğini düşünün. Ben düşündüm, ürperdim.
Bundan sonra saydığı bir sürü şey var ama, ya doğru değil ya da anlaşılmıyor.
Mesela, “Hukuki çözümler” aramış. Bütün milletin bildiği bir şey var ki Türkiye’de hukuki çözüm yoktur, hukuki hiç bir şey yoktur. Bütün maddeleri yani mazeretleri yazmaya üşeniyorum. Bilgi ve belgeleri zamanında yollamış... Bu bilgi ve belgeler sahte olduktan sonra zamanında yollamak değil, bizzat götürseniz de faydası yoktu hatta zararı vardı.
Cumhurbaşkanı da bu konuda o meşhur, evlere şenlik cevabını vermiş: Her şey diyalogla çözülür.

 

Ormanlarımızı ve camilerimizi yedirmeyiz

Başbakan o çok bilinen  “Her şeyi ben yaptım. Ben mutlak muktedirim” haliyle:
 “Gerekirse, yol yapmak için camiyi de yıkarız” demez mi!  “Yıkarız” ı yıkarım olarak anlayın.
Milletimiz teyakkuzda olmalı. Biliyoruz en sessiz vakitlerde, en sessiz günlerde yakıp yıkıyorlar. Bayramlarda, ezan zamanlarında...
Hani siz, mülkiyete saygılıydınız! Siz ODTÜ’nün mülkiyetinde olan bir yere girdiniz. Eskiden sizler böyle yapanlara, “Moskova’ya, Moskova’ya!” derdiniz.
ODTÜ protestosu yayılıyor, büyüyor. Bütün şehirlere yayılıyor, bütün üniversitelere yayılıyor. Aklıma şu geldi, Atatürk anlatır ya; “Öndekiler okuma biliyorsa Kur’an okurlar, bilmiyorlarsa dua ederlerdi. Biraz sonra öleceklerini biliyorlardı ama asla korkuları yoktu.” Çanakkale cephesini anlatıyor.
İşte bugünkü dua ve hukuk savaşı da öyle. Polisler, İstanbul’da Galatasaray Lisesi’nin önünde toplanan halkı ite kaka götürüyorlar. En fazla da kızları. Kızlarda en ufak bir korku yok.
Arabası ile yol kesen bir kadın, arabadan inmiyor ve çekici ile götürüyorlar. Pencereden başını uzatıp onlara doğa dersi veriyor. Otomobilinin arkasına ve önüne dövizler asmış. Gel de hatırlama Mustafa Kemal’in kadınlarını.
Camilerimizi ve ormanlarımızı yedirmeyiz. Bizim kitabımızda da bu yoktur. Siz Hakan Fidan’ı yedirmezsiniz, biz de ormanlarımızı ve camilerimizi yedirmeyiz. Bizim kitabımızda da bu yoktur.

Yazarın Diğer Yazıları