Avrupa Birliği kimi sevmiyor...

Gezi Parkı olayları nedeniyle Tayyip Erdoğan’ın çok başarılı olduğu politik denge kurgu yeteneği darbe aldı, zira içte ve dışta saldırdığı kesimlere bir türlü zarar veremiyor ve istediği gibi acıtamıyor. İçteki saldırı hedeflerini bir başka yazıya bırakarak bu yazımızda Türkiye için önemli olan AB ile yaşanan son olayları ele almak istiyoruz. Ekim 2005 tarihinden bu tarafa Avrupa Birliği ile ilişkilerde son aşama olan üyelikten bir önceki statüdeyiz. Yani AB’ye giriş müzakerelerini gerçekleştiriyoruz (daha fazla bilgi için, AB-Türkiye İlişkileri kitabı, Haydar Çakmak, Barış Kitabevi-Ankara), ancak müzakere edilmesi gereken 35 fasıldan sadece bir tanesi açılıp kapanmıştır. 13 faslı Kıbrıs Rum kesimi, AB’nin kendisi ve Sarkozy’nin yönettiği Fransa açılışa kapatmış, müzakereye izin vermemiştir. Şimdi Fransa ve Kıbrıs’ta yönetim değişti ve özellikle Fransa’daki Sosyalist cumhurbaşkanı François Hollande ve ekibi Türkiye’ye sıcak bakmaktadır. 2010 yılından bu tarafa Türkiye-AB arasında tabir caizse eğer “yaprak kımıldamamıştır” Türkiye’ye sıcak bakan ülkeler arasında olan İrlanda’nın dönem başkanlığı ve bir sonraki dönem başkanı Litvanya döneminde fırsattan istifade ederek ikili ilişkilerin düzeltilmesi ve canlandırılması için İngiltere başta olmak üzere Türkiye yanlıları harekete geçmiş ama bu kez de Gezi Parkı hadiseleri nedeniyle AKP’nin tutumu Türkiye yanlılarını sıkıntıya sokmuş, Türkiye karşıtlarına da hayır demek için bir argüman vermiştir.
Erdoğan, Taksim olaylarında daha çok Batılı ülkeleri eleştirerek Türkiye karşıtı olarak gösterdi. Türkiye’nin kalkınmasını istemeyen Batılılar içteki uzantılarıyla birlikte ülkeyi karıştırarak Türkiye’yi geri bırakmak istiyorlar diye izah etti. Batılılar Türkiye’yi Erdoğan yokken de sevmiyorlardı. Seni başta desteklediler çünkü senin bir Türk gibi davranmamanı çok sevdiler. Yurt severleri içeri tıkmanı, ülkeyi açılım numaralarıyla bölmeni alkışladılar. İleri demokrasi numarasıyla Türk devletinin çivisini çıkartma fikrini zekice buldular. Türkiye’de Kürt kökenli vatandaşlar yerine Türk topraklarına ortak bir Kürt Milleti yarattın, bunu 1919-1922 yıllarında Batılı ordular yapamamıştı, zira Mustafa Kemal ve arkadaşları geri püskürtmüşler ve Türk ulusundan bir Türk Devleti yaratmışlardı, şimdi bunu tehlikeye soktun ve bu nedenle de seni çok sevdiler. Peki ne oldu da sen ve adamların yakın müttefikin Batıya hep birden saldırıya geçtiniz, çünkü Batının politikasını anladın zira Batı seni yeteri kadar kullandı, sen ve adamların eskidi, yıprandı ve yoruldu. Cemaat ve tarikatların bir kısmını karşına aldın, çağdaş Türkiye yanlısı kuruluşlar ve yurt severlerle zaten başından beri ilişkin bozuktu, dolayısıyla dış ve iç destek azaldı. Başta Almanya olmak üzere Türkiye ile yakın ilişkisi olan ülkeler ve AB, Erdoğan’ın artık göz ardı edilebileceğini düşünmektedir. Erdoğan bunu anladı. Son anketlere bakıldığında Abdullah Gül hep birinci çıkıyor. Erdoğan’a daha fazla gözdağı vermek için Mustafa Sarıgül de hep Erdoğan’dan sonra üçüncü çıkıyor, yani ensesinde. Erdoğan’ın Güller familyasıyla başı belada, bunu şimdiden söyleyelim.
AB hiçbir surette Türkiye ile ilişkileri sonlandıracak bir adım atmaz, atamaz zira Türkiye onlar için stratejik bir ülkedir. 1.5 milyar Müslüman dünyasıyla temas noktasıdır ve Türkiye Batılı değerleri taşımaktadır. 75 milyon alım gücü olan ve yerli malı tüketme milliyetçiliği olmayan tüketiciye sahiptir. Öncelikli olarak kendi ürünlerini tüketen Çin, Japon ve Koreli tüketicilerden daha kolaydır. Türkiye-AB ekonomileri de ayrılığa kolay izin verecek durumda değildir. Yani ekonomik bir bağımlılık oluşmuştur. Türkiye’ye yapılan yatırımların %77’sini AB ülkeleri yapmaktadır. Türkiye dış ticaretinin %40’nı da AB ile yapmaktadır. AKP’nin 2002’deki iktidarından bu tarafa AB, Türkiye’ye 6 milyar euro üyelik yardımında bulunmuştur. Erdoğan, kameralar önünde vatandaşa yiğitlik taslıyor, el altından da adamları vasıtasıyla AB’ye merak etmeyin politika yapıyorum haberi göndermektedir. Bu nedenle 25 Haziran’da AB’nin aldığı “Bölgeler Politikası” başlığını Ekim ayında açma kararını beğenmezken, Dışişleri Bakanlığı yayınladığı resmi deklarasyonda kararı memnuniyetle karşıladığını belirtmiştir.

Yazarın Diğer Yazıları