Avrupa'dan kazanıp Çin'de harcıyoruz

Ocak-Mayıs beş aylık dış ticaret verilerine göre, 2018 yılında 35.3 milyar dolar olan dış ticaret açığı bu sene 11.6 milyar dolara geriledi. Bu beş ayda geçen yılın aynı dönemine göre ihracat yüzde 4.9 oranında arttı. İthalat ise yüzde 19.3 oranında geriledi.

İhracattaki artışın iki nedeni var… Birincisi; iç talebin düşük olması dış talebin ise devam etmesi… İkincisi ise TL'nin aşırı değer kaybetmesi ve bu nedenle ihracatın cazip olmasıdır... Mayıs ayında Merkez Bankası TÜFE bazlı reel kur endeksini 69.79 olarak açıkladı. Sepetteki değişmeleri ihmal edersek kabaca TL dolara karşı yüzde 30 daha düşük değerdedir.

İthalattaki düşüşte yine aynı nedenlerle ortaya çıktı. Birincisinde... İç talep düşük olduğu için üretim de düştü. Ekonomi küçüldü ve İthalat ihtiyacı azaldı. İkincisinde… TL'nin değeri yüzde 30 düşük olduğu için ithalat pahalılaştı.

TL'nin bu kadar düşük değerde olması ile birlikte eğer aynı zamanda aramalı ve hammadde olarak ithal girdileri içerde üretebilseydik, dış ticaret fazlası verebilirdik. Şimdi üretimde kullandığımız ithal aramalı ve hammaddeyi ithal etmezsek, üretim tamamıyla duracaktır.

dfghjkl-001.jpg

Öte yandan beş ayda Rusya ve Çin ile olan dış ticaretimizden toplam açıktan daha fazla 16 milyar 993 milyar dolar Dış ticaret açığı vermişiz. Avrupa ile olan dış ticaretimizden de ise 7 milyar 282 milyon dolar fazla vererek bu açığın bir kısmını kapatmışız.

İhracatımızın yarısını Avrupa Birliği'ne yapıyoruz. AB'ye yaptığımız ihracat beş ayda toplam ihracatımızın yüzde 49.2'sini oluşturuyor. Çin'e yaptığımız ihracat ise toplam ihracatımızın yüzde 1.5'i kadardır.

Yani Avrupa'dan döviz kazanıp, Çin'de hovardaca yiyoruz. Türkiye'yi batıdan koparmak isteyenlerin bu hesapları iyi öğrenmesi gerekir.

vgfhjk.jpg

Rusya'dan enerji ithal ettiğimiz için fazla söylenecek laf kalmıyor. Ucuz mu, pahalı mı? tartışılabilir. Ancak Çin olunca benim tüylerim diken diken oluyor. Çünkü Çin'e karşı yılda 20 milyar doların üstünde dış ticaret açığı veriyoruz. İthal ettiğimiz malların çoğunu da Türkiye de üretiyoruz ve üretebiliriz.

Çin'den teknik teçhizat dışında, sentetik iplikler, aydınlanma cihazları, panolar, bisiklet, deri ve kösele bavul, elektrikli su ısıtıcıları, boru, musluk, ayakkabı, plastik malzeme. Oysaki bunlar Türkiye'nin her şehrinde yapılıyor ve yapılabilir. Türkiye Çin'de karşı her sene verdiği 20 küsur milyar dolarlık açığın yarısını teşvik olarak verse, bunların hepsi Türkiye de daha ucuza üretilir.

Bilmemiz gerekir ki Serbest piyasa başıbozuk piyasa değildir. Dünyada Kapitalizmin ve serbest piyasa ekonomisinin  temsilcisi olan ABD bile Çin ile olan dış ticaretine düzenleme getirdi. Açığı azaltmak için kota ve vergi koydu. Kaldı ki Çin ABD' den kazandığı dolarları resmi rezerv olarak tutuyor ve bunları tekrar ABD' ye geri götürerek tahvile yatırıyor.

Türkiye'nin Çin sevdasını ben anlayamadım. Anlayan varsa beri gelsin.

Yazarın Diğer Yazıları