Avrupa'nın demokratik olmayan ülkesi

Avrupa'nın demokratik olmayan ülkesi

Bugün size Avrupa''da bulunan bir ülkeyi anlatacağım…

Ülkenin başkanlık koltuğunda siyaset hayatına liberal söylemlerle başlayan ancak devamında liberalizmi ve muhalefeti düşman edinen, yalnızca kendi partisine oy verenleri "halk" olarak tanımlayarak geri kalanları halktan görmeyen, kutuplaştırıcı söylemler üzerinden siyaset yapan bir isim var.

İktidara geldiği günden beri, anayasayı ve yasaları, kendi iktidarını ve yürütmedeki gücünü pekiştirecek şekilde değiştiriyor. Bununla birlikte, yasama ve yargıyı da adeta yürütmeyi frenlemeyecek şekilde dizayn ediyor. Parlamentodaki sandalye sayılarını, milletvekili adayı olma kuralarını, seçim bölgelerinin sınırlarını kendi partisinin lehine olacak şekilde değiştiriyor. Anayasa Mahkemesinin yapısında, üye çoğunluğunu elinde tutmayı sağlayacak değişiklikler yapıyor ve mahkeme, hükümetin garantörü haline dönüştürülüyor, Macaristan hükümeti tarafından eleştirilen pek çok İnsan Hakları Avrupa Mahkemesi kararını uygulamaktan kaçınıyor.

Kanunlarda yaptığı değişiklikleri, kamuoyunda tartışma ortamı yaratılmasına fırsat vermeden, muhalefetle kapsamlı diyaloglar gerçekleştirmeden ve yasal belirsizliğe yol açacak kadar sıklıkla yapıyor.

Seçimlerde, iktidardaki parti ve lideri, tüm devlet gücünü kullanarak propaganda yapıyor. Medya, seçim yarışındaki partilere karşı adil seçim atmosferini bozacak şekilde yanlı ve adaletsiz şekilde yer veriyor.

Medya, büyük ölçüde hükümetin kontrolünde. Muhalif ve eleştirel yayınlar yapan medya kuruluşları sıklıkla cezalarla karşılaşıyor. Medya kuruluşlarının sahipleri, iktidardaki partiye yakın kimseler ve bu medya kuruluşları, genel olarak olayları aynı şekilde servis ediyor. Vatandaşlar, tek bir hakim görüşün aşırı etkisine maruz bırakılıyor ve farklı görüşlerin oluşması engellenmek isteniyor.

İktidara yapılmış her eleştiri, halka, milli değerlere yapılmış gibi gösteriliyor ve muhalifler çeşitli suçlamalarla sindirilmeye çalışılıyor. Hükümet politikalarını eleştiren gösterilerde, katılımcılar polis şiddetiyle karşılaşıyor.

Üniversiteler ve sivil toplum kuruluşları baskı altına alınmaya çalışılıyor.

İktidardaki parti temsilcileri ve ülke başkanı, dinsel ve ırksal azınlıklara sert söylemler kullanmaktan çekinmiyor, hatta bu nefret söylemleri üzerinden kutuplaştırıcı siyaset yapıyor.

Bahsi geçen ülke, MACARİSTAN.

Seçimli otokrasi

Avrupa Parlamentosu (AP), geçtiğimiz hafta 123 aleyhteki ve 28 çekimser oya karşılık, 433 oy ile Macaristan''ın AB değerlerini sistematik bir şekilde tehdit ettiğine ve artık demokratik olarak yönetilmediğine karar verdi. Parlamento, Fidesz Partisi lideri ve Macaristan Başkanı Victor Orban yönetimindeki Macaristan''ın yönetim şeklini "seçimli otokrasi" olarak tanımladı.

Peki, nedir bu seçimli otokrasi?

AP''nin tanımlamasıyla, "seçimlerin yapıldığı anayasalı bir sistemin mevcut olduğu ancak demokratik normlara ve standartlara saygının bulunmadığı" yönetim.

Peki, neden AP, Macaristan''ı seçimli otokrasi olarak tanımlıyor?

AP, yaptığı açıklamada, Macaristan''da demokrasi ve temel haklar açısından endişe verici gördüğü alanları şöyle sıralıyor:

- Anayasal ve seçim sisteminin işleyişi,

- Yargının bağımsızlığı,

- Yolsuzluk ve çıkar çatışmaları,

- Medya çoğulculuğu dahil ifade özgürlüğü.

Bunların yanı sıra, akademik özgürlük, din özgürlüğü, örgütlenme özgürlüğü, LGBTIQ hakları dahil eşit muamele hakkı, azınlıkların yanı sıra göçmenlerin, sığınmacıların ve mültecilerin hakları, ekonomik ve sosyal hakları da sorunlu alanlar olarak gösteriyor.

Birkaç ay önce kendisine karşı birleşen muhalefet karşısında yine seçimlerden galip çıkan Orban yönetimindeki Macaristan''ın bugün artık Avrupa''nın demokrasi olarak görmediği ve "seçimli otokrasi" olarak tanımladığı bir ülke olması, hepimiz için önemli bir uyarı niteliği taşıyor.

Yazarın Diğer Yazıları