Ayıdan post çıkarmak…

Türk-Rus ilişkileri Osmanlı'dan günümüze "batı odaklı" şekillenir. Birisiyle savaşırken diğeri genellikle yanımızda olur. Türkiye penceresinden baktığınızda klasik "denge politikası" olarak görülebilir. Ancak dünyada birçok şey değişti ve 'düşman' kavramı yerini 'çıkar hesaplarına' bıraktı.

2. Dünya savaşından sonra BM Güvenlik Konseyi'nde aynı masaya oturan 5 süper devlet (ABD, İngiltere, Fransa, Rusya ve Çin) ve şimdilerde Almanya'ya da sandalye vererek dünyaya birlikte nizam veriyor. Yeni bir dünya savaşı korkusuyla birbirleriyle doğrudan çatışmıyor.  Hatta ilişkilerini bir adım öteye taşıyarak silah ve petrol ticaretini paylaşmanın ve paslaşmanın tadına vardılar.

50 yıldır söylenen "Dünya 5'ten ibaret değil" eleştirilerinin sesini kısmak için kuklaları aracılığıyla savaş ateşlerini körüklüyor ardından sözde destekledikleri tarafı korumak adına Barış Gücü olarak sahaya iniyorlar. Yugoslavya'da test edilen kirli ortaklık günümüzde Irak ve Suriye'de tekrarlanıyor. Bu kargaşa bittiğinde güneyimizde 3 ya da 4 yeni komşumuz daha olacak.

Eskiden "3 yanımız deniz, 4 yanımız düşman" diye söylenirdi ama askeri harekat planları "1 buçuk savaş" veya "2 buçuk savaş" stratejileri üzerine hazırlanırdı ('buçuk' bölücü terörü simgeler). Şimdi kaç tam kaç buçuk düşman var bilmiyoruz!

Doğrusu tüm komşularla eşzamanlı olarak arayı bozmak hem teorik hem de pratik açılardan kolay değildir! Birbirleriyle sorunlu iki devletten birine düşmanlığın normal şartlarda diğerinin dostluğunu kazandırması beklenir. İran, Irak ve Suriye ile aynı anda düşmanlık geliştirmek ve bu üçlüyü Rusya'nın yanına ittikten sonra Rus jeti vurmak çok özel bir çabayla mümkündür! İster diktatörlük ister demokrasi ile yönetiliyor olsun hiçbir devlet aklı böyle bir maceraperestliğe izin vermez.

BM Güvenlik Konseyi daimi üyeleri aralarında, Irak ve Suriye'de yeni devletler kurmak üzere anlaşmış ve öteki dünyadan aşırı tepki çekmemek için kontrollü kaos planlarını devreye sokmuş olabilir. Tüm insanlık Yugoslavya olayındaki gibi "yeter artık savaş bitsin de ne olursa olsun" deyinceye kadar iç savaşı izler daha sonra bölünme planını gerçekleştirir.

Kimileri donkişotça hamlelerle tüm dünyayı kandırabileceğini ve oldu bittiye getirebileceğini sanabilir! Ankara'nın Suriye politikası böyle bir plansızlığın ürünüdür. Şimdi Suriye pastası paylaşılırken ne olursa olsun masada olalım niyetiyle girişilen taktik hamleler ters tepebilir.

ABD'nin Yeni Ortadoğu'da aslan payını kapmak için Türkiye'yi destekler görünmesi bir tuzak olabilir. Saddam'ın önüne atılan Kuveyt yemi örneğiyle benzerlik kurulabilir. Evet, ABD Türkiye'den tamamen vaz geçemez ancak Rusya'yı da tamamen karşısına almak istemez. Başkomutanlığı giden yol bataklığa saplanabilir. Alternatif planlarla durumun Türkiye'nin lehine çevrileceğine inanmamız için de yönetimin hem içte ve dışta güvenirliğinin olması gerekir. Oysa hem içerde hem dışarda gerginlik tırmandırılıyor!

AB'nin mültecilerin geri kabul şartıyla Türkiye'ye 3 milyar avro desteğini, Cumhurbaşkanı başdanışmanı Burhan Kuzu'nun, "AB, nihayet Türkiye'nin restini anladı ve kesenin ağzını açtı. Ne demiştik? Sınırı açar tüm Suriyeli mültecileri üzerinize salarız " ifadesi hem şimdi hem ilerde yüzümüze vurulacak bir gevezeliktir. Zaten dost da düşman da samimiyetinizi biliyor. Fiyat açıklamanın gereği var mıydı?

Öte yandan MİT'e ait olduğu ileri sürülen TIR'ların durdurulması davasında tutuklu onlarca jandarma personeline 2 general ve 1 albay daha eklenmesinin başkomutanlığı giden yolda askeri cenahtan gelecek itirazları kesmek için yapıldığı algısı oluşmuş durumdadır. Selam davasından tutuklanamayan generallerin MİT tırları davasından içeri alınması ve Jandarma eski Genel Komutanı E. Org. Servet Yörük ile kurmay başkanının ifadeye çağrılması konunun yargıyı aştığını gösteriyor. Yandaş medyanın resmi toplantıları dahi "ihanet toplantısı" gibi duyurması gibi nedenlerle askeri çevrelerde davanın Genelkurmay karargahına kadar tırmandırabileceği konuşulmaktadır.

Kumpasların nasıl işlediği artık açıkça görünüyor. Balyoz yetmezse paralel veririz havasına yürüyen operasyonlar sivil ve asker bürokrasi belki tamamen sindirebilir. Ancak saraylıların şunu iyi bilmesi gerekiyor. İçerde tüm kurumlar dize getirilebilir fakat desteğine güvendikleri ABD bir yere kadar arkalarında durur. Rus ayısından post çıkarılacaksa bunu onlara bırakmaz aksine ayının önüne atar!

İşte o zaman sırtlarını güvenle dayayacakları hiçbir kurum kalmaz!

Yazarın Diğer Yazıları