Babalarımızın onuru

Mustafa Kemal Atatürk’e ve Atatürkçülüğe henüz doğrudan saldırmaya cesaret edemeyenler, dolaylı olarak çeşitli vesilelerle saldırmaktalar. Mesela, Dersim olayı üzerinden veya Gençliğe Hitabe’sini, ayet mi? diyerek okullardan ve -ayin dedikleri- geleneksel Cumhuriyet törenlerini kaldırarak sistematik bir plana göre Atatürk Cumhuriyetini ve devrimlerini silmek istiyorlar...
12 yıllık kesintisiz eğitim yerine 4+4+4 eğitim düzeni de Cumhuriyetin eğitim düzenini kaldırmak için sinsi bir yöntem...

***


Gene Mustafa Kemal döneminin, bizzat kendisi tarafından önerilmiş ve TBMM’de kanunla kurulmuş İstiklal Mahkemeleri’ne ve yargıçlarına karşı açılan kampanyaya Başbakan Erdoğan her fırsatta devam ediyormuş. Önce Bülent Arınç, “İstiklal Mahkemesi tutanakları açılsın” dedi. Ben de  “Açılsın. Arınç da ataları hakkındaki rivayetleri açıkça yalanlasın” demiştim...
Sonra Başbakan R.T. Erdoğan bu kampanyaya katıldı. “Cellat Ali” dediği, Ankara İstiklal Mahkemesi Başkanı merhum, eski Nafia Bakanı Ali Çetinkaya’nın adının bir parktan kaldırılmasını istedi. Başbakanın  “kahramanı” güya İstiklal Mahkemesi mağduru İskilipli Atıf Hoca...
Evet bence de tutanaklar açılmalı. TBMM Başkanı Cemil Çiçek’in elini tutan yok, açılmalı. İstiklal Mahkemeleri’ni, Mustafa Kemal’e suikast sanıklarını yargılayan ve İskilipli Atıf Hoca’nın neden idama mahkum edildiğini delilleriyle anlasın.
Hoca sadece devrimlere karşı çıktığı için değil, Kurtuluş Savaşı esnasında düşmanlarla işbirliği yaptığı ve Milli Kuvvetleri mücadeleden vaz geçirmeye tahrik eden  “fetva” beyannameleri Yunan uçakları tarafından siperlerimiz üzerine attırdığı için idam edilmişti.
Sonraları ortaya atılan ve hatta “Nasıl Kıydınız” adıyla filmi yapılan  sözde esatiri ve de Başbakanımızın kahramanı bu zat idi...

***


Dostlarım haber verdiler: Erdoğan hâlâ, sağda solda “kahramanını” savunarak İstiklal Mahkemeleri’ne ve özellikle rahmetli Ali Çetinkaya’nın başkanı olduğu Ankara İstiklal Mahkemesi’ne ve yargıçlarına saldırıyormuş. Babam Kılıç Ali de bu mahkemenin üyesi idi ve bunun için de Erdoğan’a cevap hakkım doğuyor, babamın arkadaşlarının onurunu korumak bana düşüyor.
Ali Çetinkaya’nın torunu Osman Paksüt görevi gereği bu tartışmalara katılamaz. Diğer çocuk ve torunlarının nerede olduğunu bilmiyorum. Ama ben babamın, rahmetli Ali Çetinkaya’nın ve Necip Ali Bey’in onurlarını ölene dek gücümün yettiği kadar koruyacağım. İnşallah benden sonra da çocuklarım bu görevi sürdürürler. Mehazları; tutanaklar, babamın anıları ve değerli Profesör Ergun Aybars’ın bu konudaki kitap ve yazıları.
Menim son sözüm; İstiklal Mahkemeleri, Fransız mahkemeleri gibi değil tarihimizin en güç döneminde görevlerini sadece vicdanlarının sesine göre adaletle yapmışlardır.
İnsanlar cetlerini, babalarının onurlarını korumakla mükelleftirler ama onların yaptıkları kötülüklerden sorumlu tutulamazlar.
Bizler babalarımızın ülke işgal altındayken, kellelerini koltuklarının altına alıp yeni doğmuş çocuklarını geride bırakarak Kurtuluş Mücadelesi’ne katılmaları ve bu mücadelede yaptıklarıyla haklı olarak övünürüz. İşte Başbakan’ın bugün koltuğundan  “Cellat Ali” dediği Ali Çetinkaya böyle bir kahramandı. Sonra Nafia Vekili olarak yurda onurla hizmet etti. Yabancı şirketleri millileştirdi. Milli Kuruluşları yabancılara pazarlamadı...

***


Erdoğan’ın babasının, büyük babasının işgal döneminde ne yaptıklarını bilemem. İnşallah takalarla Anadolu’ya silah kaçırmışlardır. Eğer yapmadılarsa da bu Erdoğan’ın sorumluluğu değil. Şartlar öyle gerektirmiştir. Ancak ülke bir ölüm kalım savaşında iken mücadeleye koşanlarla, kahvehanede oturanlar arasında anlamlı bir fark olmak gerekir. En azından mücadeleye katılan o kahramanların hatıralarına saygı göstermek gerekir...

Yazarın Diğer Yazıları