Medya Polemik

Medya Polemik
Medya Polemik

Yandaş medyanın zafer çığlıkları

 

Tetikçilerin, itirafçıların, iftiracıların, bombacıların, gizli tanık sanıkların tahliye edildiği komutanların, gazetecilerin, rektörlerin, hukukçuların müebbet dahil ağır cezalara çarptırıldığı Ümraniye Davası, uzun zamandır kendi içinde çatışan yandaş gazeteleri “sevinç” te birleştirdi. Özel Yetkili medya, hem esası hem de usul hatalarıyla tartışma konusu olan davanın hükmünü zafer çığlıklarıyla karşıladı. İşte o gazeteler ve henüz kesinleşmemiş olan yerel mahkeme kararını ’nihai hüküm’gibi sunarak bir kere daha bilgi kirliliği yaratan başlıkları:
Sabah: 19 Darbeciye Müebbet,
Zaman: Ergenekon Terör Örgütüne Müebbet Hapis
Star: Derin Devlete Müebbet
Yeni Akit: Cuntaya Ceza Yağdı
Yeni Milat: Terör Örgütü
Yeni Şafak: Darbeye Müebbet
Akşam:  Suç ve ceza
Taraf: Ergenekon’da müebbet yağdı

 

 

 

 

 

 

 

+++

 

Bir zilleri eksik...

 

Kiminin cümleleri göbek attı... Kiminin kelimeleri keyiften dört köşe... Kin kusan da var, nefret saçan da... İktidara yakın yayın organlarında köşelerden “oh olsun”lar, “daha beter olsun”lar fışkırdı... 

 


Küfür yağdırdı
Bunlar,  “onun-bunun çocuğu”  değildir de, nedir?.. Bunlar  “vatan haini, millet düşmanı”  değildir de nedir?.. Bunlar, öyle bir  “anası belli, babası elli veled-i zinalar” dır ki; dün Taksim’de  “çevre eylemi”  yaparlarken bugün de Silivri’de  “ayçiçek” lerini ve  “buğday” ları yakmışlardır. Bunların  “ağababası”  olan DHKP-C militanları da  “Silivri hakimlerini bombalı bir saldırı ile havaya uçurma plânı”  yapmışlar iyi mi?..  “Tutuklu”  iken bunları yaptıran Ergenekoncular, acaba serbest olsaydı, neler yapardı?..
Hasan Karakaya/Yeni Akit

 


Gün bizim günümüz...
Asker, sivil, general, yargıç, bürokrat, siyasetçi, gazeteci, işadamı herkes o “eski güzel günler” in geride kaldığını kabul edecek. (...) Ergenekon Mahkemesi bir dönemi bitirmekle kalmadı, imtiyazlı bir sınıfın gücünü de elinden aldı. Sadece geçmiş darbecilerin değil, istikbaldekilerin de dokunulmazlığına son verdi. (...) Tartışmasız olan Türkiye’nin son çeyrek yüzyılı üzerindeki haki örtünün kaldırıldığı ve bunun Türkiye için benzersiz bir hal olduğudur.
Mustafa Karaalioğlu/Star

 


Durmak yok yola devam
Ergenekon davasıyla ilk defa devlet eksenli bir örgütün varlığı yargı tarafından tescil edildi (...) Bugünkü siyasi irade ve birkaç cesur savcının direnmesiyle Türkiye bu noktaya geldi. Burada duracağını da sanmıyorum. Uzantıları da er veya geç ortaya çıkacak.
Mahmut Övür/Sabah

 


Sırada iş dünyası ve medya var
Sırada Ergenekon’un iş çevreleri ayağının derdest edilmesi var.
Tabi onların yanında, bir de kartel medyası...
Onlar da derdest edilince, bakın o zaman,  “Devireceğiz. Ayaklanın.. Sıcak geçecek”  lafları bir daha edilebiliyor mu?
Ali Karahasanoğlu/Yeni Akit

 


Bu nasıl kafa;
Hak etmeseler de çekecekler
“Cezalar ağır” denilebilir; mahkum olan kişilerin pek çoğu hükümet aleyhine kara propaganda yapmakla birlikte, belki darbeyi akıllarından geçirmemişlerdir. (...) Bu cezaları hak etmediklerini düşünüyorlardır. Aralarında hak etmeyenler de mutlaka vardır. Ama askeri müdahale zihniyetini gömmek istiyorsak, böyle sancılı bir süreçten geçmek zorundaydık. Cezalar ağırdır ama hiç kimse ceza almasaydı, Danıştay saldırısının, İrtica ile Mücadele Eylem Planının suikast düzenlerinin, kara propagandanın hesabı sorulmasaydı Türkiye darbeci zihniyetten nasıl kurtulacaktı?
Nazlı Ilıcak/Sabah

 


Alenen hedef gösteriyor
Bugün, medyadaki eski, yeni tüfeklerin tamamı  “Bu AKP ne pahasına olursa olsun gitmeli!”  derdinde.
Gezi olaylarına kimi zaman alenen, kimi zaman açıktan destek veren bu adamlar, bunun bir “darbe” tezgahı olduğunu bilmiyorlar mıydı?..
Bu adamlar darbeyi istemiyorlar mı?..
Bu adamlar,  “Recep Tayyip Erdoğan gitsin de ne pahasına olursa olsun gitsin!”  kafasında değil mi?..
Evet, Ergenekon’un bu aşaması bitti.
Ama Ergenekon bitmedi, dimdik ayakta!..
Serdar Arseven/Yeni Akit

 


Borcunu takla
atarak mı ödüyorsun?
Eğer bazı tehlikeleri büyük ölçüde geride bırakabildiysek; bunu, bu soruşturmaları açma cesareti gösterebilen savcılara ve kararlarının arkasında durabilen hâkimlere borçluyuz.  
Oral Çalışlar/Radikal

 


Temyizi beklemeden
nihai hükmü verdi!
Evet, artık  “Ergenekon”a  “terör örgütü”  denebilir. Mahkeme o kararı verdi ve örgütle bağlantılı olduğuna kanaat getirdiği isimlere ceza yağdırdı. (...) Hiç şüphesiz  “tarihi”  diye nitelenebilecek bir karar. (...) Ergenekon bir terör örgütü ise, bu örgütün sivil-medya-iş dünyası ayaklarının henüz yargı huzuruna çıkmadığı da biliniyor.
Ahmet Taşgetiren/Bugün

 


Ne güzel korkuttuk ama mantığı
İsterse temyiz, isterse yeni baştan mahkeme, isterse herkesin pek sabırsızlıkla beklediği gibi genel af gündeme gelsin. İsterse tüm suçlular bugün tahliye edilsin. Nihai sonuç değişmiyor. Bu memlekette darbe ve cuntacılığı meslek edinenler suikast, faili meçhul, cinayet, katliam gibi yan işlevler için altyapı oluştururken bunun bir suç olduğunu hatırlayacaklar bundan böyle.
Leyla İpekçi/Zaman

 


İktidara da mesaj var...
Ergenekon davası, ülkemizi Yunanistan, İspanya, Arjantin gibi darbecileriyle hesaplaşan ülkeler ligine çıkardığı için tarihî önemde. Ancak benzer işlere bulaşan önceki meslektaşlarının akıbetlerine aldırmadan bu davayı sonuna kadar götürmek için büyük risk alan insanların heykelleri dikilmesi gerekirken onlara yapılan muamele ve suçlulara karşı yer yer gösterilen kafa karıştırıcı tutum bir o kadar kötü. (...) Demokratik Türkiye hedefi hâlâ geçerli ise gerçekliliği bir daha tescillenen “AK Partiyi ve Güleni Bitirme Planını herkesin yeniden okumasında büyük fayda var. 
Abdülhamit Bilici/Zaman

 


Dava bitti savaşları bitmedi
Ergenekon süreci Türkiye’nin hafızasına çok şey kazandırdı, ama kirli ilişkiler ağı yeterince ortaya konulamadı. Ergenekon davası bitti ama Ergenekon bitmedi.
Ergenekon davasının uzaması, Ergenekon operasyonlarıyla gücü eline geçirenlerin silahı siyasi iradeye çevirmesi, yeni Ergenekonlar mı kuruluyor kaygıları sürece ciddi zarar verdi.
Bu nedenle Ergenekon’un asıl beynine ulaşılamadı.
Abdülkadir Selvi/Yeni Şafak

 


Çarpıtmanın daniskası
Cezaların ağırlığı tartışma götürür. Ama çok önemli olan şu; artık Ergenekon’un ’Cebir ve şiddet kullanarak TC hükümetini ortadan kaldırmaya teşebbüs eden silahlı bir terör örgütü’olduğu tescillendi.  (...) Generallerin Türkiye’de darbe yaptığı halde, adlarının sokaklara, caddelere, kışlalara verilerek taltif edilmesi dönemi sona ermiştir. Türkiye’ye hayırlı olsun.
Özlem Albayrak/Yeni Şafak

 


Mars’ta yaşıyor olmalı...
Davanın açılmasından bugüne kadar yargısız infazlar, fâili meçhuller, siyasi suikastlar görülmediğine, darbe girişimleri tarihe karıştığına göre, ’Ergenekon’adı verilen örgüt artık istediği gibi at oynatamıyor demektir...
Fehmi Koru/Star

 


Baklayı çıkardı: “Genel af” lazım
Darbe davalarıyla askeri vesayet ve darbe ihtimali sonlandırılırken, PKK’ya karşı verilen mücadelede örgütün silahla sonuç alınamayacağı idrakine kavuşmasıyla birlikte “çözüm” sürecine girildi.
Şimdi artık Türkiye’nin ağır ağır da olsa bir af iklimine doğru ilerlemesi gerekiyor.
Ülkeler tarihlerinde zaman zaman böyle köklü hesaplaşmalar yaşar. Özellikle büyük değişim dönemlerinde köklü hesaplaşmalar yapılmadan ilerlenmesi ne kadar imkansızsa; bu hesaplaşmaların bir noktada bitirilip affetme dönemine girilmesi de o kadar kaçınılmazdır. Bir zaman gelir ki, artık bu hesaplaşmaların bitirilip, el sıkışma dönemine girme ihtiyacı hissedilir.
Sanırım artık hep birlikte geleceğe bakmanın, affediciliğimizi ortaya koymanın, yaraları sarmanın, yere düşenleri kaldırıp yola devam etmenin zamanı geldi.
Gülay Göktürk/Bugün

 


Başdanışmandan itirafname:
Ergenekon davası, Cumhuriyet tarihinin en büyük hukuki hesaplaşmasının adıdır.
Yalçın Akdoğan/Star

 


“Yetmez ama evet”miş
Diğer NATO üyesi ülkelerin yıllar önce yaptığı tasfiyeyi gecikmeli ve eksik biçimde sağlayabildik. Güvenlik bahanesiyle örgütlenen derin ve paralel devlet ilk defa bu ölçüde darbe yedi.
Türkiye’deki vesayet düzenine karşı en büyük sivil ayaklanma olan 12 Eylül referandumundaki sloganı ödünç alarak söylersek ’yetmez ama evet’. (...)Temennimiz, meşru hükümetin kuyusunu kazan başka mesai arkadaşları çıkmasın.
Bülent Korucu/Zaman

 


“Prens” bile isyanlarda
Bu ülke, devletin içine çöreklenmiş çetelerden, demokrasinin üzerinde sallanan askeri vesayetten çok çekti ama yargılama böyle mi olmalıydı?
Eyüp Can/Radikal

 

+++

 

Baştan sona siyasi bir dava

 

Silivri’den iyilik bekledik. Bu dava siyasi başladı. Başladığı gibi devam etti.
Silivri baştan sona siyasidir.
Kumpastır.
Düzmecedir.
Pusudur.
Tümüyle hukuksuzluktur.
Bütünüyle adaletsizliktir.
Damgalayıcıdır.
Peşin kararlıdır.
Dolgudur.
Doldurmadır.
Mithat Paşa davasıdır.
(...)
23 iddianame birleşti.
276 sanık yargılandı.
650 oturum yapıldı.
Sanıklar içinde Genelkurmay Başkanlığı yapmış Orgeneral İlker Başbuğ da vardı. Ordunun başkanı olmuş bir komutana bile, “darbe yapmak için örgüt kurdu” suçu atılıyordu. Adamın elinde ordusu var, niçin örgüt kurmaya ihtiyaç duysun?
Dava uzadıkça uzadı.
3 yılı geçti.
4 yılını da devirdi.
Ortada örgüt yoktu.
Art arda dalgalar geldi.
Dava 5’inci yılına döndü.
İlgili ilgisiz, gizli, açık yüzlerce tanık dinlendi. Örgütün başı ” 1 numara “ bulunamadı. Gizli tanıklar içinde PKK’nın üst düzey komutanlığını yapmış Şemdin Sakık bile vardı.
Orgeneral İlker Başbuğ sanık.
PKK komutanı Şemdin tanık.
Silivri, kurgulanmış davaydı.

 


***

 


Silivri, delilsiz mahkeme.
Dayanaksız yargılama.
Hukuksuz dava.
Silivri zindanı kara leke!
Necati Doğru/Sözcü

 

+++

 

Şaşırdım mı...

 

Zerre kadar şaşırmadım...
Çünkü bunların, insanlar daha içeri alınmadan, telefonları dinlenirken verilmiş kararlar olduğuna inanmaya başlamıştım. Şimdi emin oldum.
(...)
Adalet gerçek hukuk devletinde şaşırtmaz. Hukukiliğini kaybetmiş devlette de şaşırtmaz. Aradaki fark vicdandır, kanunlardır. Bir de özel yetkileri, özel misyona çevirmeyen bir adalet duygusudur...
Ertuğrul Özkök/Hürriyet

 

+++

 

Kısa...kısa...kısa...

 

Adalet her şeydir, yaşamın can damarıdır ve ona olan güven yıkılmıştır. Toplum vicdanı bu hukuksuz kararları kabul etmez, başka ülkelere akıl vermeye kalkarken aynı olayların bizde yaşanması ülkede de, dünyada da gözlerden kaçmaz! Şimdi o moral olarak yıkılmış insanlar bir de yıllarca “temyiz” diye bekletilecekler!
Ruhat Mengi/Vatan

 


***

 


Duruşma 3.5 saat geç başladı... (...) Birçok hukukçunun 3.5 saatlik sinirleri test eden ‘boşluk’la ilgili görüşü şöyleydi:
“Neler söyleneceği, nasıl tepki verileceği, tutuklulara verilecek cezalar karşısında neler olacağı kontrol edilmek isteniyordu... Kurnazca bir yöntem... Mahkeme toplumun ’gazını’nasıl almalıydı ki, ters bir durum ortaya çıkmasın...
Yalçın Bayer/Hürriyet

 


***

 


Suç makinası, bu davanın savcılarının  “Osmanım”, hakimlerinin “Osman Bey”  diye hitap ettiği, tanık-sanık-gizli tanık yapılan biri için tahliye kararı verilmiş ki, fazla söze ne hacet!.. Ben Silivri’de büyük bir cinayet gördüm; Teorisiyle, pratiğiyle ve taammüden seri bir hukuk cinayeti... Siz de gördünüz mü?
Müyesser/Yıldız

 


***

 


Ne demek  “Her yer Silivri, her yer Taarruz”  manşeti!
Bu davanın eleştirilecek yönleri vardır, sanıklarla dayanışma için barışçıl gösteriler de yapılabilir. (...) Fakat  “ajitasyon”  eylemleri yolu kısaltmayacağı gibi, toplumun iyi niyetli büyük kitlelerindeki desteği tersine çevirmek gibi bir sonuç da doğurabilir...
Taha Akyol/Hürriyet

 


***

 


Özel yetkili mahkeme, olacak şey değildi. Ama kininin intikamını almaya yeminli zihniyetin hükmettiği meclis çoğunluğu, hukuku çiğnemek pahasına  “engizisyon”  mahkemesine yolu açtı.
Güngör Mengi/Vatan

 


***

 


Davada tutuksuz yargılanan gazeteci Güler Kömürcü ile birlikte İstanbul’a dönerken kulağımda çınlayan söz ise sanıklardan Oktay Yıldırım’a aitti: “İçimi bu karar acıtmıyor, benim içimi acıtan şey Güneydoğu’da PKK’nın üzerinde uçamayan helikopterlerin, sabahtan beri bizim üzerimizde uçması, ben buna dayanamıyorum!”
Mustafa Mutlu/Vatan

 

+++

 

Örneği yok...

 

Yassıada Mahkemesi kuruluyor. İhtilale rağmen, DP’nin milyonlarca taraftarı var. Mahkeme karar vereceği zaman son duruşmanın izlenmesi için yasaklama getirmiyor.
12 Eylül sonrasında Milliyetçi Hareket Partisi yargılanıyor. 12 Eylül sonrasında Milli Selamet Partisi yargılanıyor. İhtilale rağmen, MHP’nin ve MSP’nin milyonlarca taraftarı var. Mahkeme karar vereceği zaman bu davalarda son duruşmanın izlenmesi için yasaklama getirilmiyor. Gerek askeri darbeler sonrasında başka kitlesel siyasal davalar var. DİSK, Barış Derneği, Dev Genç ve ülkücüler gibi. Hiçbirinde böyle bir yasak yok. Ergenekon’u izlemek için getirilen yasağın bizim hukuk tarihimizde benzeri yok. Dün araştırıyorum, dünyada da benzer siyasal davalarda böyle bir yasaklama yok. Tek başına bu yasak bile, yaşadığımız günleri siyasal yönden vurgulamaya yetiyor.
Yalçın Doğan/Hürriyet

 

+++

 

ABD’den RTE’ye kazık yolda...

 

Ergenekon Davası; AKP’nin ABD ile yola birlikte çıktığı bir serüvendi ve diğer amaçları dışında RTE’nin alaşağı edilme korkusuna panzehir olmayı, onu rahatlamayı da amaçlıyordu.
Zaman içinde AKP, ABD’den bağımsız bir şekilde davayı kendi intikam aracı haline getirdi. Gazi Olayları sonrası ise RTE’nin alaşağı edilme paranoyası tekrar nüksetti ama bu sefer öküzün altında ABD’yi aramaya başladı.
Ergenekon Davası’nın vicdanları bir kez daha dumura uğratan kararları, Gezi Olayları ile başlayan süreçte bizzat ABD tarafından bile RTE aleyhine kullanılabilir.
Cüneyt Ülsever/Yurt