Batı nedir ne değildir?

Batıcılık 19. yüzyılda Osmanlı İmparatorluğu'nda ortaya çıkmış bir siyasi görüşün adıdır. Osmanlı İmparatorluğu'nun bölünmeye, parçalanmaya doğru gittiği dönemde bütünlüğünü korumak için, Osmanlıcılık, İslamcılık, Türkçülük, Batıcılık ve Adem-i Merkeziyetçilik gibi farklı düşünceler oluşmuştu. 

Osmanlıcılık; herkeste eşitlik kavramı ile Osmanlı vatandaşı bilinci oluşturmayı amaçlamıştır. Bu amaçla birleşerek imparatorluğun dağılmasını önlemeyi hedeflemişlerdir.

İslamcılık (Ümmetçilik); İkinci Abdülhamit ile beraber devletin resmi politikası haline getirilmiştir. İkinci Abdülhamit ümmetçiliği dağılmayı önlemek için bir tutkal gibi görmüştür. Ne var ki  Birinci Dünya Savaşı'nda Araplar'da milliyetçilik ön plana çıkmış ve İngilizler'le aralarında anlaşarak Osmanlı'ya karşı beraber savaşmıştır.

Türkçülük; temel anlayış devletin kurtuluşunun milli değerlere bağlı kalmakla birlikte bu değerleri korumak olduğu şeklindeki yaklaşımdır. Amaç Osmanlı sınırları içinde yaşayan Türkleri milli değerler etrafında bir araya getirilerek dağılmayı önlemekti.

Batıcılık tezi; devletin bütünlüğünün ve kurtuluşunda Batının bilimini ve teknolojisini ve demokrasi anlayışının Osmanlı bünyesine alınması ve yeniliklere öncelik verilmesi düşüncesi üstüne kurulmuştur.

Adem-i Merkeziyetçilik (yerinden yönetim); yaklaşımı, Osmanlı içinde yaşayan vatandaşlara geniş özgürlükler verilmesini ve çeşitli etnik grupların federasyon gibi kendi siyasal yapısı içinde yaşamalarını savunmuştur.

Bu günlerde Batı mı? Avrasya mı? şeklinde düşünceler ortaya çıktı... Bu düşünceler toplumda endişe yaratıyor. Zira Türkiye Cumhuriyeti kuruluşundan itibaren çağdaş medeniyetler seviyesine ulaşmak için batı uygarlığını, batı demokrasi standartlarını hedef almıştır. 1949 tarihinde kurulan Avrupa Konseyi'ne 1950 yılında kurucu statüde üye olmuştur. OECD, NATO gibi uluslararası örgütlenmelerin etkin bir üyesi olmuştur. 1958 yılında kurulan ve bugünkü AB'nin temeli olan Avrupa Ekonomik Topluluğu'na (AET) giriş başvurusunu 1959'da Başbakan Adnan Menderes yapmıştır. Ortaklık anlaşması da 1963 tarihinde imzalanmış ve 1 Aralık 1964 tarihinde yürürlüğe girmiştir. Bu günkü iktidar döneminde Avrupa Birliği Bakanlığı kurulmuştur.

Ne oldu da son yıllarda AB ile ilişkiler bozuldu ve Batıcılık ve Avrasyacılık tartışılmaya başlandı?

Her şeyden önce Batıcılık anlamı, bir ittifak, bir birlik anlamını aşar. Öteden beri Batı denilince çağdaş medeniyet ve demokrasi anlaşılır. ABD ile çıkarlarımız çatışabilir. ABD çıkarları zaman zaman AB ile de çatışıyor. ABD Başkanı Trump ve İngiltere Başbakanı Boris Johnson'un faşist düşünceleri olabilir. Ama bunlar ve başkalarının gücü Batı demokrasi anlayışına sınır getiremedi. Bizim Batı ülkeleri ile sıkıntımız olabilir... Batıya kızıp, Batı demokrasisini reddedemeyiz.

Bugünkü başkanlık sistemimiz Batı demokrasisi ile uyumlu değil. Bunu her yıl AB Türkiye raporlarında da görüyoruz. Bizim demokraside, hukukun üstünlüğünde, insan haklarında, sivil özgürlüklerde geri düştük diye Batının demokrasi anlayışı değişsin mi?

Öteyandan batı bizi sömürmüyor. Biz Batıyı sömürüyoruz. En önemli gösterge, AB ile olan dış ticaretimizde fazla veriyoruz. Buna karşılık en büyük dış ticaret açığını Çin ve Rusya'ya karşı veriyoruz. Bu iki ülkeye olan dış ticaret açığımız, toplam açığımızdan daha fazladır. Yani Rusya ve Çin bizi sömürüyor.

Siyasi iktidar olan AKP 2015 yılından beri AB ile ve Batıya alternatif olarak Şanghay İşbirliği Örgütü'ne yönelmek istiyor. Böyle bir tercih Türkiye'nin 200 yıllık hedefini rafa kaldırıp, yönünü doğuya çevirmek olacaktır.

Şanghay işbirliği örgütünün 8 üyesi var. Hindistan dışında tamamında demokrasi yok. Hindistan'da da yasaklanmasına rağmen sosyal kastlaşma devam ediyor. İnsanın insan olarak kabul edilmediği bir ülkede demokrasinin ne önemi olabilir.

Özetle ABD ile ilişkilerimiz bozuk olabilir. Batı demek ABD demek değildir. Batı ile de siyasi sorunlarımız olabilir. Batı bir demokrasi anlayışı ve bir yaşam tarzıdır. Batıya değil,  ABD'den icazet alan politikacılara karşı olmalıyız.

Yazarın Diğer Yazıları