Bayram sohbetlerinden izlenimler…

Bayram sohbetlerinden izlenimler…

Geride bıraktığımız bayramın vesile olduğu kalabalıklarda edilen sohbetlerin konusu muhakkak dönüp dolaşıp seçimlere geliyordu. Bu sohbetlerdeki farklı ekonomik parametrelerde, farklı eğitim durumlarında, farklı kültürel değerlerdeki tüm vatandaşın ortak noktası "endişeli" olmalarıydı. Hemen hemen herkesin cevabını merak ettiği soru, ekonomik kaygılarla akla gelen, "seçimden sonra ne olacak" sorusu.

Bu ortak noktanın dışında farklı veya birbirini destekleyici görüşler arasında gerçekleşen tüm diyaloglarda ilgimi çeken başlıklar ise şöyle:

1.Kimse için net bir galip yok.

Seçim sonuçlarının öngörülmezliği, seçimlerin bıçak sırtı geçecek olmasının tabii göstergesi. Bu da bir taraf için desteklediği adayın yalnızca kıl payı farkla seçimi kaybedebileceği anlamına geliyor. O yüzden Millet İttifakı'nın da Cumhur İttifakı'nın da destekçileri rahat değil.

2.Bıkkınlık var.

Muhalefet cephesinde kesin bir bıkkınlık var. Öyle ki, muhalif seçmen, siyasi muhalefet ne yapsa ne dese sineye çekilmeye hazır durumda. "Yeter ki gitsinler", "yeter ki değişim gerçekleşsin" düşüncesi hâkim. Ekonomi bu bıkkınlığın en büyük sebebi ancak tek sebep ekonomi değil. Eğitim sistemindeki çöküş ve yargı sistemindeki güvensizlikten de bir hayli şikayet var. Özellikle de ebeveynler ve gençler, eğitim sistemini eğitimin kalitesinden ara tatile kadar, her açıdan eleştiriyor.

3.Bilinmeyenden korkuluyor.

Muhalif cephede AKP'nin hâlâ kazanma ihtimalinin olması yadırganıyor. Ancak bu zamana kadar AKP'yi desteklemiş, şimdilerde ise aklı karışmış seçmen, hemen muhalefet partilerine yönelemiyor. Bunda etkili olan yalnızca siyasi ideolojilerdeki farklılıklar, seçim stratejilerine yaptıkları eleştiriler değil. 20 senelik düzenin değişmesini tedirgin edici bulan bir seçmen kesimi de var.

"Ya daha kötüye giderse?" diye düşünen bu seçmene karşılık, muhalif seçmenler "Daha kötü ne olabilir?" diyor.

4.Muharrem İnce, partisinden -yabana atılmayacak kadar- fazla destek görüyor.

Muharrem İnce yalnızca genç kesim tarafından destek görmüyor. Destekleyenlerin içerisinde yaş ortalaması 30'un üzerinde olan seçmen sayısı da oldukça fazla.

İnce'nin seçmenle ilişkisi ise, aşk-nefret ilişkisi gibi. Seven seviyor, sevmeyen de zehir zemberek sözlerle eleştiriyor.

5.Togg mu soğan mı tartışması, sokakta da var.

Ekonominin kötü durumda olduğunu her iki taraf da kabul ediyor. Ancak iktidarı destekleyen seçmen bu durumun tüm Avrupa'da da yaşandığına ikna olmuş, çareyi de yine muhalefetteki partilerde değil iktidar partisinde arıyor: "Düzeltirse bunlar düzeltir" düşüncesi hâkim. Zira, Togg, doğal gaz gibi müjdeler, bu seçmen nezdinde karşılığını bulmuş. Büyük projeler sevinçle destekleniyor.

Muhalif seçmenin gözü Togg'u da doğal gazı da görmüyor. Domatesin soğanın fiyatı, evin kirası, araba fiyatları ve artan enflasyon yüzünden öfkeli. Yalnızca yaşam kalitesine bakıyor ve değişim istiyor.

6.Sert söylemler partilileri daha partizan yapıyor.

Zaman zaman hararetlenen bayram sohbetlerinde net olarak dikkatimi çeken bir şey de söylemler ne kadar sert ve suçlayıcı olursa, ikna ediciliğinin de o kadar azaldığı.

Kim sohbetlerde sakinliğini korursa daha fazla dinleniyor, bir o kadar da ikna kabiliyeti yüksek oluyor.

Bu açıdan seçim kampanyasında birleştirici üslubu benimseyen Kılıçdaroğlu'nun kendisi açısından doğru bir strateji yürüttüğünü söylemek mümkün.

Özellikle de kafası karışmış seçmen grubu ikna edilmeye açık.

Muhalefetin seçimlere kadar yapması gereken vaatlerini nasıl gerçekleştireceğini "en basit ifadelerle" anlatmak. Zira, karmaşık siyasi söylemler endişelerle birleşince değişimden korku artıyor.

Anlayışlı olmak kadar anlaşılır olmak da önemli… Bu seçimi kazanmak hiç kolay değil…

Yazarın Diğer Yazıları