Bazı partilerin etnikçilik histerisi

Bazı partilerin etnikçilik histerisi

Etnikçi olununca, ABD bütün kapıları onlara açacak, Avrupa el üstünde tutacak, Moskova''da, en mutena otellerde ağırlanacaklar. Bazı partilerimiz herhâlde böyle düşünüyorlar.

Son zamanlarda özellikle DEVA Partisi, bu saikle çırpınıyor görüntüsü içinde. Partinin başkanı Ali Babacan ağzını etnikçilikle açıyor, etnikçilikle kapatıyor. 2 Ocak''ta, daha 4 gün önce, "Anayasası''nın 66. maddesinde yer alan, "Türk Devletine vatandaşlık bağı ile bağlı olan herkes Türktür." cümlesini değiştirmeyi teklif ediyor. Yetmiyor, etnik dilin Anayasa''ya girmesini istiyor. Anayasa''nın 42. maddesinin de değiştirilmesini öneriyoruz. Ortak ve resmî dilimiz Türkçeye ek olarak, eğitim ve öğretimde ''anadilinin kullanılması ve geliştirilmesi hakkı''nın anayasal güvenceye kavuşturulması gerektiğini ifade ediyoruz." diyor.

Türkiye''de kaç etnisite var? Birini sokarsan, diğerleri ne diyecek?

Şu notu daha önce yazdım. Bir derstir. Ders tekrarı bilgiyi pekiştirir!

"''Mikro milliyetçilik-etnikçilik'' emperyalizmin zokasıdır. Siyasî İslâmcı ve Marxist etnikçiler, zokayı yutmaya teşnedirler.

Mustafa Kemal, Nutuk''unda, Millî Mücadele başlamadan önce Türkiye''nin manzara-i umûmiyesini tasvir eder. Bir tarafta Pontusçuları, patrikhanelerin ideal paralelliğini; diğer tarafta Kürt Teâlî Cemiyeti''ni ve başka ''yıkıcı-bölücü'' teşekküllerin kimlerin maşaları olduklarını bir bir anlatır." (25 Mart 2015)

Ali Babacan''ın yardımcısı Mustafa Yeneroğlu da genel başkanını yalnız bırakmıyor. Önceki akşam, Halk TV''de, onun etnikçi ifadelerini duyunca, dur bakayım, ne diyecek dedim, dinledim. Sunucu hanımın da maşallahı var... Mustafa''nın etnikçiliği yere göğe koymamak için o kadar çırpınmasına, Kandil''e selâm çakmasına ateşle gitti. O hanım tam bir çanakçıydı. Mustafa''yı fişekledikçe fişekledi. İkisi birbirlerini öyle bir gazladılar ki, Ankara''da mı konuşuyorlar, Kandil''de mi, yoksa izin aldılar da İmralı''da program mı yapıyorlar, dedim.

 Ama o iş öyle kolay değil. Önce Kandil''e çıkacaksınız, el etek öpeceksiniz. Sonra İmralı''ya gitmek için yol arayacaksınız, baktınız, Saray size izin vermiyor, o zaman Mehmet''i devreye sokacaksınız. (Mehmet Öcalan, Abdullah Öcalan''ın kardeşi. Akraba kontenjanından, İmralı''ya gidebilir. Ona "Sor abine, bizi kabul ediyor mu?" diye rica edersiniz!)

Bir not daha ekleyeceğim; "Çözüm=Çözülme" döneminde, HDP''lilerin İmralı''ya gönderildiklerinde "Başkanım, başkanım..." diyerek PKK''nın kurucu başı Abdullah Öcalan''a bağlılık bildirmekte sınır tanımadıkları görüşmelerinin zaptı, Almanya''da yayınlandı. Mustafa, Almanya senin ikinci vatanın. "İmralı Notları"nı getirt, istersen. Olmazsa ben sana yollayayım. A. Öcalan''ı aşıp da bir şey yapacağını düşünüyorsan, avcunu yalarsın. "İmralı Notları", benim "İmralı''daki Konuk" kitabımla birlikte okunursa, tam bir fikir edinilebilir. "İmralı''daki Konuk", İmralı duruşmalarının kitabı. Duruşmaların tamamını takip ettim ve kulislerine kadar yazdım. İki kitap da İmralı''daki adamı merkeze alıyor.

Zırva te''vil götürmez Mustafa. Nasıl olur da "Türk"ü yontar, etnikçliğinin içine sokarız, hesabındasınız. Bunu önceki partin, Ak Parti''nin başkanı denedi; Türk''ü silmeye kalkıştı, biliyorsun. "Türk"ü silme ne gaileler açtı başına, bir düşün. (Mecburen yine kitabımızı tavsiye edeceğiz. O dönemi tahlil ettiğimiz "Türk Adını Silme Planı"nı bir yerden temin et, sana bir fikir verecek, belki de "Ben nasıl bir yola girmişim, tövbe estağfurullah!" dedirtecektir!)

13 Aralık 1877''de açılan ilk Meclis-i Mebusan''da, üyelerin 69''u Müslüman ve 46''sı gayrimüslimdi. Kanun-i Esasî''nin (Anayasa''nın) 68. maddesinin son cümlesini iyi oku Mustafa. Hukukçusun anlarsın. Tabiî başkanın Ali''ye de okut. Bu madde metnin sonunda, "Mebus olmak için Türkçe okumak ve mümkün mertebe yazmak dahi şart olacaktır." diye yazar. Bu cümle, Osmanlı halîtasında özellikle II. Abdülhamit''in tercihidir. (Kimileri "Abdülhamit" deyince huşuyla secdeye varırlar ya!)

Mustafa, halkımızı bölen tavrın, beni ister istemez karşına dikiyor.

Son sözü merhum Doç. Dr. Sinan Ateş''e söyleteceğim.

Önce DEVA''nın başı Ali Babacan''ın 24 Aralık 2022''de attığı şu tiviti okuyacağız:

"Paris''te Ahmet Kaya Kürt Kültür Merkezi''ne düzenlenen saldırıda hayatını kaybedenlere Allah''tan rahmet yakınlarına başsağlığı diliyorum. Fransa hükûmetini ırkçılığa karşı tam ve kararlı mücadele ile halkın güvenliğini sağlamak için her türlü önlemi almaya davet ediyorum."

  Sinan Ateş, Ali Babacan''ın PKK''lıların yakınlarına baş sağlığı dilemesine karşı tavrını, katlinden dört gün önce, aynı tarihte çok açık koyuyor:

"Beyler bu vatan size neyledi? Ha Serok, ha Babacan ha... Hepsi bir, hepsi aynı alçak ve karanlık yolun yolcuları... Bir gün bir şehit cenazesinde görmediğimiz bu beyefendiler, pkklının leşine taziye yayınlıyor. Kahraman Türk askerinin aldığı her kellede acınızı katlayacağız."

Ben de Sinan Ateş gibi soruyorum: Bu vatan size neyledi ey Ali, ey Mustafa!

Yazarın Diğer Yazıları