Bugünkü Yazarlar Tüm Yazarlar
İsrafil K.KUMBASAR

İsrafil K.KUMBASAR

Biat eden terörist hak savaşçısı mı?

Ülkede kendilerine ‘bîat etmemiş’ olan her kim var ise hepsini ‘aynı torbaya’ doldurup kara çalan ve ‘yapay kamplaşmalar’ üzerinden prim yapmayı alışkanlık haline getiren iktidar sahiplerini, ‘müzakere’ masasının altında kalma telaşı sardı.  
İktidarın borazanlığını yapan ‘embedded’ iş birlikçiler, eşkıya her yol kesip kan döktüğünde, askeri, polisi şehit ettiğinde hemen kaleme sarılıyorlardı:
- “Bu derin PKK’nın, Ergenekon ile iş birliği yapan örgüt içindeki birimlerin işi.” 
Pervasızlığı o derece ilerlettiler ki neredeyse sınırda ‘tam teçhizatlı’ bir şekilde karakollara baskın düzenlemeye giden teröristlere karşı düzenlenen operasyonlar için bile ‘askerlere’ suç yüklemeye kalkıştılar.
Duyan da öldürülen teröristlerin ellerinde gitar ‘pikniğe’ falan çıktıklarını sanacaktı. 
Yürüttükleri ‘psikolojik operasyonlar’ ile terör örgütünün, istikrarı baltalamak isteyen ‘derin yapılanmaların’ ürünü olduğunu kabul ettirmeye çalıştılar.
Şimdi, millet haklı olarak soruyor:
Madem ki PKK derin güçlerin eseri idi, şimdi niye ‘günün 24 saati’ İmralı’daki çok sayın ‘bebek katili’ ile pazarlık halindesiniz?

***

Bütün çabaları çelişkiler üzerinden ‘mevzi’ kazanmak; kafa karıştırarak, her şeyi birbirine eklemleyerek ‘gerçeğin’ ortaya çıkmasını engellemektir. 

***

Sanki bu topraklarda ‘bölücülük faaliyetleri’ henüz dün başlamış.
Sanki PKK’dan önce emperyalistlerin açıktan açığa desteklediği ‘Büyük Kürdistan’ hayalperestleri hiç olmamış.
Hadi diyelim ki bölücü terör örgütü gerçekten de bir takım güçlerin elindeki oyuncak.
Peki, yanı başımıza kondurulan ‘sözde’ Kürdistan devletçiğini nasıl izah edeceğiz?
O da mı ‘derinlerde’ peydahlandı?
Aslında iş birlikçilerin derdi, ‘bölücü faaliyetler’ veya ‘bölücü örgütler’ değil, o örgütlerin kendi efendilerine ‘bîat’ edip etmemesidir.
Öyle olmasaydı, memleketin ‘bilmem kaç küsur etnik gruptan oluştuğunu’ yutturmak için gece gündüz beyin yıkamaya kalkışırlar mıydı?
 “Çözüm, çözüm”  diye tutturdukları şey ‘kendi hâkimiyetlerinin’ dikkate alınması, ‘gücün kendilerinde olduğunun’ tescil edilmesidir. 
Yeter ki ‘onların üstünlüğünü’ tanıyın, o zaman ağanın eli tutulmaz misali ne isterseniz verirler.
‘Milletin kesesinden’ hovardalığa alıştılar nasıl olsa.

***

Öyle alelacele değil, her şeyi ‘yavaş, yavaş’, ‘alıştıra alıştıra’, ‘hazmettire hazmettire’ yaptılar.

Önce, ‘otuz iki buçuk’ kimlikten bahsedip ‘Kürt realitesini’ tanıdıklarını açıkladılar.

Ardından, devlete ait ‘etnik yayın’ yapan TV kanalı kurdular; ‘yerleşim birimlerinin’ isimlerini değiştirdiler; üniversitelerde ‘Kürdoloji’ bölümleri kurdular. 
Ardından, ‘Kürt açılımı’ yapıp, ‘savaş üniformaları’ ile gövde gösterisi yapan eşkıyanın ayağına valiler, hakimler, savcılar gönderdiler.
Ardından, Sam Amca’nın gözetiminde, Kandil’den gelen barış elçileri ile Oslo’da gizlice ‘anayasa’pazarlığı yürüttüler.
En nihayet,  “Sayın Öcalan bizim irademizdir”  diye dayatan Meclis’teki uzantıları ile el ele verip, yetmiş milyonun gözü önünde İmralı’daki bebek katili ile doğrudan ‘müzakere masasına’ oturdular.
Bir dedikleri iki edilmeyen bölücü hainler, ‘zafer’ sarhoşluğu içerisinde bugün kendilerini ‘her türlü pazarlığın’ en güçlü tarafı olarak görüyorlar. 
‘Uluslararası’ arenada mevzi kazanan hainler, artık ‘daha fazlasının’ peşinde.

***

Herkesi hizaya getirip, büyük efendiden  “aferin”  alacağını zanneden ‘torba’ kafa, şimdi ‘torbayı’deldirme korkusu içerisinde perde arkasında yürüttüğü ‘karanlık’ ilişkilere ‘hukuki meşruiyet’ kazandırmanın yollarını arıyor.
Ama kimin, kimler ile ‘aynı yolun yolcusu’ olduğunu, kimlerin ihanet cephesi ile ‘aynı kazanda’kaynadığını millet artık çok iyi görüyor.
Sıkın dişinizi, size göstermesine de şuracıkta ne kadar zaman kaldı.

Yazarın Diğer Yazıları