Bölge barışı ve nükleer araştırmalar

İran, özellikle son on yıldır ısrarlı bir şekilde nükleer araştırmalar yapmakta, Batı da ısrarlı bir şekilde karşı çıkmaktadır. İran, egemen bir devlet olarak istediği araştırmayı yapma hakkına sahiptir. İsrail, Almanya ve Fransa’nın yaptığı gibi. Batı dünyası, Müslüman bir ülkenin, atom bombası elde eder korkusuyla nükleer çalışma ve araştırma yapmasına karşı çıkmaktadır. Arap Baharı olayları Orta Doğu’da dengeleri bozdu. İran, bölgenin önemli bir ülkesi olarak olayların şekillenmesinde aktif rol aldı. Batılı ülkeler, İran ile gerek bölge gerekse uluslararası dengeler nedeniyle, ilişkilerini düzeltme ihtiyacı hissetti. İran da kendisine uygulanan Batı ambargosunun kaldırılması ve bozulan imajını düzeltmek için Batı’yla barışmak istemektedir. Benzer nedenlerden dolayı iki taraf  Kasım 2013’ten beri müzakere masasındadır. Son olarak 30-31 Ocak 2015 tarihinde Umman’ın Muskat kentinde bir araya geldiler ve görüşmelerin Kasım 2015’e kadar sonuçlandırılmasını kararlaştırdılar. Ancak 7-8 Şubat’ta İran ve ABD Dışişleri Bakanları Muhammed Cevad Zarif ve John Kerry, uluslararası Münih güvenlik konferansında iki görüşme yapmışlar ve Zarif yaptığı açıklamada işin uzamasında iki tarafın da çıkarı yoktur diyerek umutları artırmıştır. Ama asıl ve önemli destek bu anlaşmaya karşı çıkan dini lider Ali Hamaney’den geldi;  “Ben anlaşma taraftarıyım ama kötü bir anlaşma istemiyorum, Amerikalılar sürekli kötü bir anlaşma olacağına olmasın, daha iyi demektedir, biz de aynı kanaatteyiz”  diyerek anlaşmaya tam destek vermiştir. Bu tutum anlaşmanın önünde zor bir engelin kalktığını göstermektedir. Dolayısıyla anlaşma şansı artmıştır.
ABD ile iş birliği zor
İran’ın anlaşma noktasına gelmesinde Batı’nın uyguladığı sıkı ambargo kuşkusuz çok etkin oldu, ancak bir başka önemli neden daha vardır. İran Batı’ya karşı hep Çin ve Rusya kozunu oynamıştır. Bu kez müttefikleri Çin ve Rusya Batı tarafında yer almıştır, zira Birleşmiş Milletler daimi üyelerinin beşi de (ABD, Rusya, Çin, İngiltere, Fransa) İran’ın nükleer programına karşı çıkmıştır. Bu beşliye Almanya da (5+1) katılarak daha güçlü bir taraf olmuştur. Çin ve Rusya’nın Batı’ya katılmalarının nedeni, ülkelerinde bulunan Müslüman halkların bir gün İran tarafından desteklenmesi riskidir. Türkiye, Mısır ve Suudi Arabistan dahil olmak üzere bütün bölge ülkeleri de karşıdır. Özellikle İsrail, birçok defa İran’ın nükleer teknolojiye sahip olmaması için elinden geleni yapacağını kararlı bir şekilde açıklamıştır. Bölge ülkelerinden İsrail’in atom bombasına sahip olduğu bilinmektedir. İran da sahip olursa Suudi Arabistan, Mısır ve belki de Türkiye de sahip olmak isteyecektir. Bu durum bölgeyi cehenneme çevirir ve çok tehlikeli bir denge oluşur. İran’ın enerjisini ve gücünü atom bombası üretmek için değil İsrail’in atom bombasından arınması için kullanması daha insani ve daha akıllıca olur.
İran, Batı ambargosu nedeniyle hem tecrit hem de ciddi ekonomik sorunlar yaşadı. İhtiyaçlarını karşılamak için, Çin, Rusya, Kuzey Kore ve Latin Amerika’nın ABD ile sorunlu olan ülkeleriyle iş birliği yapmak zorunda kaldı. Ancak Şah döneminde bütün yatırım ve silahlar Batı yapımı olduğu için çok zorluk çekti. Bölgedeki ülkelerle de ciddi sorunlar yaşadı. İran’ın Batı’yla anlaşması hem bölge içi hem de uluslararası ilişkileri rahatlatacaktır. Ancak bütün sorunlar ortadan kalkacak beklentisine girmemek de gerekir. İran rejimi ideolojik olarak Amerikan karşıtlığından beslenmektedir. ABD ile Şah dönemi iş birliği ve samimiyeti çok zor gözükmektedir.

Yazarın Diğer Yazıları