Bu kültür medeniyet yaratamaz
Siyasi kültürün sorun çözme kapasitesi çok başarısız. Bu ülkede temel sorunları tartışırken bile insanlar ikiye bölünüyor. Siyasi kültür, bütünü, herkesi ve hepimizi kendinden saymıyor. Sadece bölüyor, karşısına alıyor.
Fakültelerde siyasal antropoloji dersleri var. Bu konu tam onlara göre. Çünkü sorunlu alan siyasi kültür.
İşte buyurun size 6 Şubat depremlerin yıldönümündeyiz. Tüm televizyonlarda benzer tartışmalar sürüyor. Sorun; can alan, hayat söndüren, ülkeye, hem ekonomik ve hem insan kaybı olarak yine çok büyük zararlar veren deprem felaketi. Anlaşılacağı gibi sorun herkesin, hepimizin, lakin tartışma, zıt kutupların mücadelesine dönmüş durumda.
İnsan sormadan edemiyor: Deprem insanları öldürürken kimin hangi partiden olduğuna bakarak mı can alıyor?
İktidar yanlılarına başka, muhalefete başka mı felaket uyguluyor?
Hayır!
Öyle ise neden, sorunu siyasal kamplaşmalar üzerinden değil de bizzat sorunun kendisi üzerinden analiz etmiyorsunuz?
İşte bu çatışmacı kültür ve onu besleyen siyaset, Türkiye’nin geleceğini boğup öldürüyor.
Nasıl?
Şöyle.
Eğer herkesi ilgilendiren ülke sorununu, partilerden bağımsız, ideolojik kaygılardan uzak, salt probleme bakarak çözmezsek, sorun çözülmez, ortadan da kakmaz. Çünkü birinin iyi dediğine öbürü kötü diyor. Tartışılması gereken sorunu/ problemi değil, birbirine ne dediklerinden hareketle kendi bireysel sözlere laf yetiştiriyorlar. Aslında bu duruma laf salatası (verbalizm) denir.
Size tutarlı siyasal kültürden bir örnek vereyim mi? Vereyim de ne anlatmak istediğim daha iyi anlaşılsın. Sondakika. Com sitesinde yer alan bir haber şöyle: “Avusturalya’da bir öğle yemeği için resmi aracını ve şoförünü kullanan Yeni Güney Galler Eyaleti Ulaştırma Bakanı Jo Haylen, Tartışmalara neden oldu.”
Neden tartışmalara neden olmuş?
Şundan.
Özel seyahati için makam aracını kullanmış ve şoförüne “13 saat 46 dakika süren 446 kilometrelik” yol yaptırmış. Buraya kadarı bizde çok normal. Öyle değil mi? Ancak o kültürde bunun adı yolsuzluk. Bu nedenledir ki Hanım Bakan, kamuoyunun tepisi karşısında istifa etmiş İstifa ederken de halktan özür dilemiş.
Bu örnek olaydan hareketle, siyasi ahlaktan, hukuktan, kişisel dürüstlükten ve daha başka nedenlerden söz edebiliriz, ancak bunun davranışın adına kısaca kültür denir. Siyasi kültür esas kültürün sadece bir parçası.
Dikkat ederseniz, bu kültürün insanları, siyaseti denetliyor. Yasalarda belirtildiği gibi görev yapmalarını istiyor ve halkın parasıyla kendilerine konfor sağlayıp sağlamadıklarına dikkat ediyor. Sınırı aşanlar olursa da hizaya çekiyor.
Türkiye’de depremde 55 binden fazla insan ölmüş, otel yangınında partili partisiz ayırt etmeksizin 78 can yanmış, Soma’da maden kazasında 350’den fazla insan göçük altında kalmış, bırakın sorumluluk almayı ve istifa etmeyi, bir daha olmasın diye kimin ne yaptığı belli değil. Halk, olup biteni olağan felaket olarak değerlendiriyor. Halbuki tüm yaşananlar insan kusur ve ihmallerinden kaynaklanıyor.
Avrupa işte bunun için medeniyet yaratıyor da sen, tam da bu aymazlık yüzünden hiçbir şey yaratamıyorsun.
Türkiye’de siyasi kültür kamplaştığı için sorgulama ve denetleme gücünü yitirmiş durumda. Her parti ve siyasal blok, kendi yaptığını, yanlış bile solsa sonuna kadar savunup destekliyor. Böyle bir kültürde, ülke doğruyu bulamaz.
Bakın daha yeni, tören bitiminden sonra genç teğmenler bir önceki yemini etti.
Sonra ne oldu?
Siyasetin karşı husumetli kampı, bunları beğenmedi.
“Darbecilikle” suçladılar.
Sonuç hepimizin bildiği gibi, bu genç insanlar, işe başlamadan işten atıldılar.
Siyasetin önemli bir kesimi zafer kazanmanın sarhoşluğu içinde. Kimse gerçeği, aslında ne olup bittiğini, o gençlerin içindeki sevgiyi, duyguyu, hayalleri, okul bitirmenin yarattığı heyecanı anlamak istemedi. Türkiye’de siyasi kültür acımasız yüzünü gösterdi ve kendi evlatlarına kıydı.
Bu kültür, büyük devlet kuramaz. Medeniyet yaratamaz. Ancak kuyruğu ile kavga eder. Gölgesine saldırır. Türkiye bu bölücü, ayrımcı kültürü hak etmiyor. Bilimin ışığında aydınlık yarınlar kurmak zorundayız.
SİYASAL YOZLAŞMANIN BİZİ GÖTÜRDÜĞÜ YER
Suriye’de kim kayıp etti?
BİZİM ÖNDERLİK DE BÖYLE DİYOR!
Türklük kime neden batıyor?
Tarih öyle demiyor
Tavizlerle sorun çözülür mü?
DEMEK SİLAH BIRAKIYORLAR
Siyasal yozlaşma sorunumuz
Muhalefetten iktidara kaçış
Sistem çökmüş müdür?









