Bu topraklar!

Bir Türk kahramanı... Bir Türk “atası”, toprağa verildi!
“Anıtı”, kurulmasında öncüsü olduğu  “Türk Mukavemet Teşkilatı” anıtının bulunduğu yerde...
Bu acı vesileyle bu “epik mücadeleyi”  şimdi hatırlamak ve bundan sonra da gereklerini yapmak, herhalde rahmetli Denktaş’ın milletimiz; anavatan ve Kıbrıs Türklerine son vasiyetidir...
 Bir şey daha; gene bu vesileyle, bugün ortada dolaşan sahte kahramanlarla,
gerçek  “kahramanların” arasındaki fark da bilinmeli!

***


Denktaş “toprağa” verildi. Kıbrıs’ın Türk toprağına. İlelebet Türk kalması gereken toprağa... Fakat asıl yeri bütün Türklerin gönlü; ve gönül isterdi ki mübarek mekanı Ankara’da Atatürk’ün yanı olsun! Bu ikilemin aslında Türklüğün ne kadar parçalanmaz bir bütün olduğunu ve bu topraklar uğrunda ne kadar şehit verdiğimizi hatırlatması gerekir.

***


Her kahraman gibi Denktaş’ın düşmanları da çoktu.. Rumlardan başka Denktaş’ın epik mücadelesini anlamayan içimizdeki hasımları, hatta Kıbrıs Türkleri arasında  “hainler” mevcut idi. Rumların bazıları şimdi Denktaş’ın arkasından kendi itikatlarına göre “rahmet” okuyorlar.. Bizdeki karşıtları ise şimdiki halde Denktaş hakkındaki gerçek duygularını ve değerlendirmelerini tekrar edemeseler ve timsah gözyaşları dökseler de bekleyin, bir süre sonra hakiki duygularını açıklarlar. Atatürk hakkında da şimdi böyle yapmıyorlar mı? 
Hatta bunlardan bir Hasan Cemal var... Şu rahmetli, hakiki Türk kahramanı Cemal Paşa’nın torunu... Ben ona, “psikolojik vaka”, -imalat hatası- derim.. Aslında biyolojideki “mutasyon” -bozulma- ürünü... Yazılarıyla, özellikle Annan Planı döneminde yazdıklarıyla sabit. Denktaş’ın sağlığında ve mücadelesinde onun karşısında olmuştu.. Şimdi ölümü üzerine dayanamamış sokuşturuyor; Kıbrıs “milli davasının”  aslında askeri vesayetin bir parçası olduğunu, askerin siyasetteki elini güçlendirdiğini ve dolayısıyla Denktaş’ı askeri vesayete alet olmakla suçluyordu. Şimdi de aynı fikirde. Ona göre Kıbrıs milli davası Kuzey Kıbrıs ve Türkiye’de demokrasinin tepesinde sallanan “Demokles’in Kılıcı” ydı.
 Ve Hasan’a göre bugün de öyle!
Ne demeli?.. İnsan “mutasyona”  uğramaya, bozulmaya görsün... Koca Cemal Paşa’nın sulbünden gelen bile işte böyle oluyor!

***


Acı bir tesadüf... Bir Türk kahramanı Denktaş’la gene spor alanında bir Türk kahramanı;  “Ne mutlu ki Türküm”  demiş ve Türk bayrağı için futbol sahası içinde mücadele etmiş Lefter Küçükandonyadis’in ölümü aynı zamanda oldu.
Türk milli formasını defalarca giyen(50 kez) Lefter’in üzeri Türk bayraklı tabutu önünde binlerce insanımız, kulüp vb.. farkı dinlemeden birleşti. Bu da acı ama milletimiz ırk, din, mezhep dinlemeden kahramanlarını bu topraklara verirken birleşiyor!.
Ben de buradan Fenerbahçeli Lefter’e, Galatasaraylı fakat milli formayı birlikte giymiş ağabeyim Gündüz ve kendi adıma ’rahmet ve Fatiha’okuyorum. Gönüller birse, bu deyimleri kullanmam herhalde caizdir...

Yazarın Diğer Yazıları