Clinton ve Fabius'un ziyareti

ABD Dışişleri Bakanı Clinton 11 Ağustos, Fransa Dışişleri Bakanı Fabius da 17 Ağustos’ta Türkiye’yi ziyaret etmişlerdir. Bu ziyaretlerin peş peşe olması tesadüf olabilir ama bu önemli iki ülke dışişleri bakanlarının Türkiye ziyaretleri tesadüf değildir. Fransa bir Akdeniz ülkesi olarak bölgeyle hep ilgilenmiş ancak bir türlü başarılı olamamıştır. Bu başarısızlıkta kendisinin uyguladığı isabetsiz politikaların payı olmakla birlikte geçmişte Osmanlı İmparatorluğu, Avusturya- Macaristan  İmparatorluğu, Büyük Britanya İmparatorluğu ve Rus Çarlığı gibi büyük devletlerin Akdeniz iddiaları vardı ve rekabet çoktu. Günümüzde de ABD, İngiltere, Almanya, Rusya Federasyonu ve hatta Çin Halk Cumhuriyeti Akdeniz ülkeleriyle yakından ilgilenmektedirler.  Dolaysıyla Fransa Akdeniz de yalnız değil. Suriye Fransa’nın eski sömürgesi bu nedenle gelişmeleri yakından izlemektedir. Sarkosy’nin Türkiye karşıtı politikaları nedeniyle son beş yıldan beri iki ülke ilişkileri çok kötü durumdadır. Yeni başkan François Hollande yüz günlük görevi sırasında zaman mı bulamadı yoksa nasıl olsa ileride bozuşacağız bu nedenle ilişkileri düzeltmemizin bir manası yok diye düşündüğünden mi bilemeyiz, iki ülkenin ilişkilerinin düzeleceği yönünde herhangi bir girişim yapmadığı gibi olumlu bir işaret de vermemiştir. Üstelik dışişleri bakanı Fabius’un Türkiye karşıtlığı eskiden beri bilinmektedir.
Fransa 2007 yılında “Akdeniz için birlik” oluşumunu gerçekleştirmek için çok uğraştı ama başta en yakın müttefiki Almanya olmak üzere Avrupalı müttefikleri çok kızdılar ve Fransa geri adım atmak zorunda kaldı, şuanda Akdeniz projesi atıl durumdadır. Fransa eski sömürgeleri Tunus ve Mısır olaylarında çok öne çıkmamıştır. Ancak Libya da ön saflarda gördük. Şimdi Suriye konusunda tekrar sahnede görüyoruz.  Her ne kadar Fransa Ortadoğu da ABD ve İngiltere ile birlikte hareket edecek olsa da bu iki emperyalist ülke en azından yalnız davranamayacaklardır. Fabius Suriye’nin üç komşusu Lübnan, Ürdün ve Türkiye’yi ziyaret ederek konuyla yakından ilgilendiklerini belirtmiştir. Kamuoyuna yaptığı açıklamalarda Esad yönetiminin kritiğini yapmış ve mutlaka gideceğinin altını çizmiştir. Devam eden iç savaşa angaje olmaktan kaçınmış sadece işin insani sorunlar kısmıyla ilgilenir gözükmüştür. Fransa Suriye konusunda en azından Rusya ve İran kadar ilgilenmeliydi ve ABD-İngiltere ikilisini yalnız bırakmamalıydı. Fabius Türkiye ziyaretinin nedenini Suriye ile komşu olması ve mültecilere ev sahipliği yapması olarak belirtmiştir.
ABD Dışişleri Bakanı 2012 yılında üç kez Türkiye’ye gelmiştir. Türkiye ve ABD Suriye konusunda işbirliği yapmakla birlikte aralarında bazı sorunların olduğunu saklayamıyorlar. Özelliklede Esad’ın gitmesi konusunda acele eden Ankara’ya rağmen ABD acele etmemektedir. Esad’ın süresiyle ilgili ABD’nin bilinen en önemli nedeni Kasım ayında gerçekleşecek olan başkanlık seçimidir. Barack Obama seçimi alacak gibi gözüküyor. Sonu belli olmayan Suriye macerasına girerek seçilmesini tehlikeye atmak istememektedir. Bu da Obama için tek başına önemli bir nedendir. Ancak ABD’nin acele etmemesinin başka nedenlerinin de olduğunu biliyoruz. Birincisi uluslar arası ve Müslüman kamuoyunu Esad rejiminin cani bir rejim olduğunu ve gitmesi gerektiğini meşrulaştırmak için yeteri kadar Suriyelinin ölmesini beklemek.  İkincisi iç savaşın derinleşerek ve çoğalarak tarafların düşman cepheler haline gelerek halkın bölünmesini sağlayacak zamanın olması ve iç savaştan sonra ABD’nin taraflar arasında hakemlik yapma olanağının ortaya çıkmasıdır. Olağanüstü bir durum ortaya çıkmadığı müddetçe yukarıda not ettiğimiz gerekçeleri dikkate alarak Kasım ayından önce Esad gitmeyecektir. Clinton bölgeye ve Türkiye’ye oyalama ve zaman kazanma turları atmaktadır. Türkiye de basın korkusundan yazamıyor ama ABD ve Avrupa basını AKP iktidarının Suriye konusunda ne kadar ileri gittiğiyle ilgili haberlerle dolu. Suriye muhalefetine uçak ve tank savar dahil olmak üzere ağır silahların verilmesi, El Kaide militanlarının Esad karşıtlarına katılması için Türkiye üzerinden geçirilmesi, Muhalif militanların eğitilmesi ve daha birçok faaliyet. Çok zayıf bir ihtimal ama ABD ve İsrail Esad rejimi ile anlaşır da Esad iktidarda kalırsa Erdoğan ve Davutoğlu ne yapar acaba, çok merak ediyorum. Diplomaside yumurtaları tek sepete koymak akla hakarettir. Bittabii akıl varsa eğer.

Yazarın Diğer Yazıları